Romanya’dan herkese
yeniden merhaba, buradaki iki aylık sürecimin sonuna gelmiş bulunmaktayım.
Burada zamanın ne kadar hızlı geçtiğinden bahsetmeden edemeyeceğim. Göz açıp
kapayıncaya kadar buradaki tüm günlerimi neredeyse doldurdum sayılır. Proje
süremin bitmesine çok az bir zaman kaldı, yakında projem bitecek ve Türkiye’ye
döneceğim. İlk zamanlarda buraya nasıl adapte olacağım diye düşünürken şu an
buradan ayrılacak olmanın verdiği hüznü yaşıyorum kendi içimde…
Bu ay neler yaptığımızdan bahsetmem gerekirse; buradaki
öğrencilerle çevre ve iklim hakkında aktiviteler yapıyoruz. Örneğin,
öğrencilerle beraber yaratıcı logo ve slogan tasarımları yaptık ve bunları
sunum haline getirdik. Öğrencilerle birlikte Ciorogarla’da çevre temizliği gibi
aktiviteler yaptık. Yine Ciorogarla’da bir orman gezisine katılarak orada
eğitici ve öğretici oyunlar oynadık. Bunun yanında, Romanya’nın Braneşti
kentindeki bir liseye giderek oradaki öğrencilere bu konu hakkında çeşitli
sunumlar yaptık ve onlarla yaratıcı oyunlar oynadık. Onların çevre konusundaki
farkındalığına yaratıcı bir boyut kazandırmaya çalışıyorduk. Bunun dışında ev
sahibi kuruluşumuz bizler için kültürel aktiviteler düzenliyor ve onlara
katılım sağlıyoruz. Örneğin, yine ev sahibi kuruluşumuzun düzenlemiş olduğu
müze gezisine katıldık ve Antipa Müzesi’ndeki etkileyici arkeolojik bulguları
inceleme fırsatı yakaladık.
Bunun dışında hafta sonundaki tatil günlerimizi daha verimli
geçirmek ve Romanya’yı daha iyi tanıyabilmek adına farklı kentleri keşfetmek
için adımlar atıyorduk. Böylelikle uzun bir tren yolculuğunun ardından Romanya’nın
Cluj gibi harika bir kentinde bulunma fırsatı elde etmiştik. Çok güzel geçen bu
Cluj gezisinden sonra Bükreş’e geri dönüp görmediğimiz müzeleri ve tarihi
yerleri ziyaret ettik. Diğer hafta sonumuzu ise Constanta isimli şirin bir
kenti keşfetmeye ayırdık. Bu sırada Romanya’nın yerel lezzetlerini deniyor ve
keyifli anlar yaşıyorduk. Ev sahibi kuruluşumuzun organize ettiği, Romanya’nın
Sinaia kentindeki Peleş Kalesi’ne gitmek üzere kültürel bir geziye
katılacaktık. Bunun için yaptığımız tren yolculuğunun ardından Sinaia tren
garına varmış ve kaleye doğru yürümeye başlamıştık. Peleş Kalesi’nin gerçekten
büyüleyici ve gizemli bir güzelliği vardı, her bir detayına hayran kalarak
kaleden ayrıldık ve Braşov’u keşfetmeye doğru yola çıktık. Şehrin göz alıcı
manzarası ve mimarisi bizi ilk andan etkilemişti. Burada müze, kilise ve diğer
yerleri keşfettik.
Tüm bu yaşananlarla
beraber hiç anlamadan buradaki son günlerimizi yaşamaya başlamıştık bile.
Projeye dair tüm sorumluluklarımızı neredeyse tamamlamıştık. Bu sürecin sonunda
ise bir haftalık tatil hakkımız vardı ve bu tatilimizi iyi değerlendirebilmek
için planlar yapıyorduk. Bu planların içerisinde benim için en heyecan verici
olanı ise başka bir ülkeye gitme planıydı. Gitmeyi planladığımız ülke ise
Hırvatistan’dı. Bükreş’ten kalkacak olan Zadar uçağımıza binerek Hırvatistan serüvenimiz
için ilk adımımızı atmıştık. Bu küçük kenti keşfimizin ardından başkent
Zagreb’e doğru yola koyulduk. Keşiflerle ve küçük sürprizlerle geçen gezimizden
sonra; Hırvatisan’ın Sibenik, Split ve Dubrovnik şehirlerindeki dolu dolu
ziyaretlerimizle beraber unutamayacağımız güzel anlar biriktirdik. Bükreş’e
döndükten sonra ise artık buradan ayrılmanın hazırlıklarını yapmaya
başlamıştık. İki aylık maceramızın sonuna gelmiştik ve artık vedalaşma
vaktiydi. Gitmeden önceki son günümüzde ise mentorümüz YouthPass belgelerimizi
verdi, buruk bir mutlulukla teslim aldık belgelerimizi. Artık buradaki son
anlarımızı yaşadığımız gerçeğiyle yüzleşmiştik. Her şeye rağmen güzel geçen bu
iki ay çok şey katmıştı bizlere. Veda anları her ne kadar üzücü olsa da burada
yaşanan anlar, güzel hatıralar olarak kazınacak zihnimize.
Romanya’da böyle bir deneyim edinebildiğim için mutluyum.
İmkânı olan herkesin böyle bir tecrübe edinmesini tavsiye ederim. Bu projede
başta IYACA, SAKURA ve ekip arkadaşlarım olmak üzere emeği geçen herkese sonsuz
teşekkür ederim. Hoşça kalın (:
No comments:
Post a Comment