Merhabalar. Ben “Volunteer for Planetise”
projesinden
Serdar. 21 yaşındayım ve bir üniversite öğrencisiyim, bölümüm Mütercim ve Tercümanlık
İngilizce. Covid19 salgını sebebiyle projeye katılma süresinde erteleme
olmasıyla beraber ben değişik bir süreç içine girdim. Bu ertelenme yaklaşık
dört aylık bir süreyi kapsıyordu. Temmuz ayında ki vize işlemleriyle beraber
serüvenim hız kazanmaya başladı. Bu süreçte küçük aksilikler olsa da bir çözüm
yolu bulup için içinden çıkmayı başarabildim. Eylül ayı geldiğinde yani artık
projenin başlama tarihi, benim okul işlerimin gerekleri yüzünden gidememe ihtimalim
doğmuştu. Uzun konuşmalar ve çözüm
yolları arayışından sonra projeye birkaç gün geç katılabilme imkânım oldu. Bu
yüzden ekip arkadaşlarımdan ayrı olarak katılım gerçekleştirmek zorunda kaldım.
Ama yalnız değildim. Benimle birlikte uzun dönem için katılım gösterecek başka
bir arkadaşımızın da benimle aynı tarihte Romanya için uçuşu vardı. Onunla gece
saatlerinde havaalanında buluştuktan ve birkaç saatlik gecikmeden sonra
uçağımıza binebildik. Uçağa binmeden önce Romanya’daki havaalanına vardığımızda
nasıl ilerlememiz ve şehir merkezine nasıl geleceğimize dair bir Youtube
videosu atılmıştı. Bu aslında benim için gerçekten şaşırtıcıydı çünkü indiğimizde
bireysel olarak şehir merkezine geçmeyi beklemiyordum. Fakat herhangi bir sorun
olmadan inip otobüse binmeyi başardık. Kalabalık, yorucu ve gerçekten bilinmez
bir otobüs yolculuğunda hangi durakta ineceğinizden emin olmadan, durak
isimlerini kovalamak biraz yorucu olabiliyor. Nihayet ineceğimiz durağa
ulaşınca bizi karşılamak için gelecek mentorumuzla anlaştığımız kafeye
oturuyoruz. Bir kahve ve sıcak bir sohbetle geçen yaklaşık olarak on beş dakika sonrasında mentorumuzla ilk tanışmamızı
gerçekleştirdik. Beraber telefonlarımız için SIM kart çıkardıktan ve otobüs
kartlarını ayarladıktan sonra kalacağımız yer olan Ciorogârla’daki Liceul Tehnologic Pamfil Şeicaru okulunun
yurduna gitmek için metroya sonrasında otobüse binmemiz gerekti. Yaklaşık elli dakikalık
bir yolculuğun ardından iki ay boyunca evim diyeceğim konuma ulaşmış oldum.
Okul
ve yurt aynı yerleşke içinde konumlanmıştı. Bunların yanında danışmanımız olan
Mihai’den okul içinde küçük de olsa bir spor salonu ve bir futbol sahası
olduğunu öğrendim. Okulun giriş kapısından geçince küçük insan grubunun bize
doğru yaklaştığını ve elimizde taşıdığımız eşyalara hamle yaptıklarını gördüm.
Simaları yabancı gelmeyen bu insanlar benim yeni ekip arkadaşlarım olduklarının
farkındaydım. Hepsi çok sıcak ve samimi bir tutum içindelerdi. Kalacağım odayı
gösterdikten sonra bizi direkt olarak mutfağa alıp bir şeyler ikram ettiler. Birbirimizi
tanıma ve güzel bir sohbetten sonra kalacağımız bölgeyi tanımak ve mutfak
alışverişi için dışarıya çıktım. Yurda geldiğimde yeni ekip arkadaşlarımla bir
yemekten sonra uyumak için odama geçtim. Ama aklımda o gün gördüklerim ve
duyduklarım dönüp duruyordu. Bunlar konaklayacağımız yerin hijyen açıdan
eksikleri ile ilgili konulardı. Ekip arkadaşlarımdan tavanda gördüğüm
kurtçukların aslında daha fazla olduklarını onlar mutfağı temizledikleri için
bu kadar azaldıklarını öğrendim. Bu gerçekten üzücü ve tiksinç bir durumdu. İlerleyen
dönemlerde bu sorunu çözmüş olacaktık ama ilk anda biz de bıraktığı etki gerçekten uykunuzu kaçıracak
nitelikteydi. Bütün olumsuzluklara rağmen başka bir yerde, başka bir odada,
başka insanlarla bu yerde olmak ilginç ve heyecan verici bir durumdu.

Ilk günün aklımda bıraktığı karmaşadan eser kalmayarak etkinliklerin
ve yeni durumların içerisinde bulmuştum kendimi. Ofise gidip finansal
durumlarımızı hallettikten ve şehri biraz tanıdıktan sonra yurdunda kaldığımız
okulun öğrencileriyle tanışmak için birer sunum hazırlamamız gerekti. Bu
sunumlardan sonra küçük bir öğrenci ve öğretmen topluluğuna bu sunumları
sunduk. İki gün sonrasında okulda bulunun birkaç sınıfta kendimizi ve projemizi
tanıttık. Bu anlattıklarım ne kadar yoğun bir programmış gibi gelse de aslında boş
vakit açısından zengin bir takvimdi ve bu benim için kötü bir haber demekti.
Çünkü buraya geliş amacımız gönüllülük faaliyetleriydi. Bu konuyu
danışmanımızla konuşunca elinden geldiğince programa eklemeler yapmaya
çalıştığını söylemeden geçersem haksızlık etmiş olurum. Sonrasında gelen haftalarda
haftada iki gün öğrencilerle beraber dışarıda ve içeride etkinlikler, bir saat
Romence dersi, bir ofis günü ve bir kültürel etkinlik şeklinde haftalık
takvimimiz oluşmaya başladı. Tabi ki küçük değişiklere gidildi fakat genel
hatlarıyla Romanya’daki haftalık
programımız böyleydi. Eylül ayı için bana göre akıllarda yer etmiş en iyi
etkinlik Samurcaşeşti Ciorogarla Monastery’i ziyaretimiz olur sanırsam. Orada o
manastır ile ilgili öğrendiğim bilgiler gerçekten çok hoştu ve oradan aldığımız
vişne reçeli de cabası. Benim Bükreş maceramda Eylül ayını böyle geçirdim.
Okuduğunuz için teşekkürler.