Showing posts with label ANIL GÜLŞEN. Show all posts
Showing posts with label ANIL GÜLŞEN. Show all posts

Sunday, 10 January 2021

Elveda Romanya!

Tekrardan herkese selamlar! 

Ne yazık ki virüs sebebiyle öğrenciler ile çok fazla vakit geçiremedik. Geçen yazımda 1 haftalığına kapatıldığını söylemiştim ama sonraki hafta 2 etkinlik daha yaptıktan sonra Romanya’da bütün okullar resmi olarak 1 aylığına kapatıldığı için artık öğrenciler ile daha fazla etkinlik yapma şansımız yoktu. Yine de beraber yaptığımız 3 etkinlik içerisinde çok güzel bir bağ kurduk, okullar kapalıyken bile zaman zaman öğrencilerle beraber telefonlardan sohbet ettik, oyunlar oynadık. Tabi gönül yüz yüze daha çok vakit geçirerek bu zamanları daha dolu değerlendirmeyi isterdi ama sağlık son derece önemli bir etken.

Okullar kapanınca kendi kendime “Bu macera sanırsam burada bitti. Artık 1 ay boyunca yurtta yatıp kalkarız” diye düşündüm. Ama işler hiç de beklediğim gibi geçmedi. Arkadaşlar ve mentörümüz ile yaptığımız seyahat planları gayet harika bir şekilde işledi. Bu kalan 1 aylık süre zarfında Bükreş’in görmediğimiz kısımlarını gezdik ve bunun dışında Romanya’nın 2 tane güzel şehrini görme fırsatı yakaladık. Bu şehirler Sinaia ve Braşov’du. Bükreş’ten yaklaşık 3 saatlik bir tren yolculuğunun ardından Sinaia’ya varmıştık. Hava kasımın sonları olmasından dolayı oldukça soğuktu. Önce Peleş Kalesi’ni gezdik. Oldukça büyüleyici bir atmosfere sahip olan bu kale Romanya kralı 2. Karol’un doğup büyüdüğü yerdi. Kalenin içerisinde çeşitli Avrupa ülkelerinin mimarisini görmek mümkündü. Üstüne üstelik Osmanlı tarafından Romanya Krallığı’na hediye edilmiş birkaç adet kılıç da sergilenmekteydi. Kale gezimizin ardından şehrin merkezine gidip bir kahve molası verdik. Ardından ise marketten yolluk birkaç tane atıştırmalık alarak Braşov’a doğru giden trene bindik. Braşov’da indiğimizde ise karanlık çökmüştü ve direkt olarak o gece konaklayacağımız otele gittik.

Akşam otelde uno oynadık, sohbet ettik ve bir sonraki gün gezeceğimiz yerler hakkında gerekli bilgileri mentörümüz tarafından aldık. Sonraki gün ise sabahtan yine yola çıkarak Braşov’u gezdik. Belediye meydanı, Siyah Kilise, Gözetim Evi ve Braşov Çarşı’sını gezdik. Yemek yedik ve sonrasında tekrardan Bükreş’e döndük. Artık son haftalarımızdı. Yapmayı istediğimiz son birkaç şey vardı. Mesela yurdun çatısından gün doğumunu izlemeyi çok istiyordum ve bunu son haftada 2 kere yaptık. Portekiz’den gelen diğer gönüllü arkadaşımız Gonçalo’nun da doğum günü vardı. Yurtta imkanlarımızın el verdiği kadarıyla çok güzel bir doğum günü partisi ayarladık. Bu ne onun ne de bizim ömrümüz boyunca unutamayacağı bir etkinlik olmuştu. Son hafta sonuna girince insan biraz hüzünlenmiyor değil. Çünkü geriye baktığında 2 aylık harika bir serüven geçirmişsin ve bir anda herkes kendi evine dönmek üzere hazırlanmaya başlamış. Son günümüzde etkinlik sınıfında mentörümüz tarafından hazırlanan YouthPass’lerimizi aldık. Artık ne yapmak istediğimiz bir şey kalmıştı, ne de vaktimiz. Geri dönüş günümüz geldiğinde hepimiz sabah erken kalkıp son kontrollerimizi yaptık. Tabi bu sırada bir sürpriz ile karşılaştık. Ciorogârla’da kar yağıyordu! Birazcık karın tadını çıkarttıktan sonra yurtta kullandığımız alanları temizledik ve bir şeyler yedik.

Sonrasında ise Adrian gelip bizi yurttan aldı ve mentörümüz olan Mihai ile vedalaşarak havaalanı yoluna doğru koyulduk. Orada uçağa kadar arkadaşlarımızla bekledik ve onlarla vedalaşarak uçağımıza bindik. Bir hikaye de böylelikle sonuna ulaşmış oldu.

IYACA ve Sakura ekiplerine böylesine güzel bir fırsat yaratarak insanlara sundukları için çok teşekkür ederim. Şimdilik benden bu kadar :)




 

Tuesday, 3 November 2020

İstikamet Ciorogârla!


Her şey bir sabah telefonuma baktığımda “Romanya’ya gitmek ister misin?” mesajıyla başladıydı. Tam olarak her şeyin sıradan gelmeye başladığı, günlük rutinlerimin hiç değişmediği bir döneme denk geldi. İçimden bir ses sürekli artık yeni bir heyecana ihtiyacımın olduğunu, ritmimi değiştirmem gerektiğini söylüyorken böylesine bir teklifi reddetmem mümkün bile değildi. Hemen kabul edip gerekli olan tüm belgelerimi hazırladım. Ailem ile paylaştığımda birazcık virüsten dolayı endişelendiler ama engel olmak istemediler.

Her şey 1 Ekim sabahı havalimanına doğru yola çıkmam ile tam anlamıyla başladı diyebilirim. Havalimanına gider gitmez bu gönüllülük sürecinde beraber çalışacak olduğum Sinem ile buluştuk ve pasaport, bagaj tartılması işlemlerimizi halledip uçağa bindik. Bükreş’e indiğimiz zaman bizleri Mihai karşıladı ve Adrian gelip bizi alana kadar Romanya ve proje ile alakalı bir sürü şey anlattı. Kendisi de Türkiye’den yeni dönmüş. Orada beğendiği şeylerden söz etti.

Sonunda yurda geldik ve bizimle beraber çalışacak olan 2 Portekizli arkadaşımızın gelmesini bekledik. Onlar 2 aktarma ile geldikleri için gece 2 gibi geldiler. Birbirini daha önce hiç görmemiş insanlar olmamıza rağmen bir anda sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi sohbet etmeye, beraber gülmeye başladık. Öyle bir samimiyet oluştu ki ilk başlarda kendim bile buna inanamadım.

İlk başta hem kendi hem de beraber çalışacağımız insanların sağlığı için 14 gün boyunca yurtta karantinada kaldık. Yurt hemen okulun önünde olduğundan dolayı öğrencileri görüyorduk. Ama aramızda herhangi bir sohbet geçmedi. 14 gün sonra ilk olarak öğretmenler ile tanıştık. Kısa kısa kendimizden bahsettik, onlar da kendilerini tanıttılar. Ondan 1 gün sonra ise öğrencilere kendimizi bir sunum eşliğinde tanıttık. Hem kendimizi 14 gün karantinada tutmuş olmamızdan dolayı, hem de tam karantinamızın bittiği hafta bulunduğumuz bölgenin virüsten kırmızı bölge olup 1 haftalığına okulların kapatılmasından dolayı şu ana dek yalnızca 1 defa öğrencilerle bir etkinlik için bir araya geldik. Bugün 2. kez bir araya geleceğiz. Öğrenciler de enerjileri yüksek olan ve daima iletişimde bulunup, bir şeyler anlatıp başka şeyler öğrenmekten zevk alan insanlar.

İlk başlarda kendi kendime “Romanya’da ne yapılabilir ki?” diyerek kabul ettiğim bu projede ilk ayımı doldurdum. Geriye dönüp baktığımda hiçbir pişmanlığım yok, aksine iyi ki de kabul etmişim diyorum. Bakalım, geriye kalan son 1 ayımı elimden geldiğince güzel ve hatıralar ile doldurarak geçirmeyi hedefliyorum. İlk gördüğümde adını dahi telaffuz edemediğim bu yer benim hayatımı güzel anılar ile doldurdu.