Thursday 16 December 2021

Avrupa Macaristan’dan selamlar

 

Kısaca kendimi tanıtmak istiyorum ismim Mert ve Ankara’da yaşıyorum 20 yaşındayım gönüllülük öncesi Istanbul’da kendi kafemin işletmesini ve aşçılığını ailem ile birlikte yapıyordum.  Daha sonrasında korona virüsten dolayı işimi bırakmak zorunda kaldım. Bir ara Pubg(PCS tournament) e-sportta hobimi profesyonel olarak gerçekleştirdim

Gelelim Iyaca'yı nasıl keşfettiğime dair hikayemi kısaca anlatmaya. İlk önce bir arkadaş tavsiyesi üzerine olarak gelsem de daha önce ofislerini görmüştüm ve ertesi gün içeri girip bütün bu programlar hakkında Gülcan hanım ile bir konuşma yaparak yeterli bilgiyi edinmem benim için çok büyük bir adımdı. Bunun için birçok kez sağ olsunlar Ayhan ve Serdar Bey gerekli ilgiyi gösterip benimle fazlasıyla ilgilendiler. Geriye kalan sadece bana uygun bir proje bulup katılmak istiyordum. Yaklaşık 2 ay sonra olacak olan Macaristan projesinden bahsedildi. Ve yakın bir  zaman içerisinde bütün gerekli işlemleri başlatmama dair bilgilendirildim. (Pasaport başvurusu ve Covid aşıları) daha sonrasında proje ilanını görüp katıldıktan sonra 2 aylık gönüllü olarak seçildim. Bu benim için çok heyecan vericiydi. 3 kasım 2021 de İstanbul’dan Budapeşt’e olan yolculuğum için gerekli hazırlıkları yaptım.

Kesinlikle yanınıza almanız gerekenler;
 -Türk bayrağı ve eğer bulabilirseniz Türk kültürünü tanıtabileceğiniz eşyalar ve materyaller(ben Türk kahvesi fincanı lokumlular ve cezve alabildim)
-powerbank yada taşınabilir batarya (havaalanında başıma geldiği için biliyorum şarjım tamamen bitti ve çok kötü bir deneyimdi)
-eğer varsa Laptopunuzu almanız size çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. Gerek sunum vb. şeyler için kesinlikle büyük bir avantaj
-havlularınız ve terlik vb. gerekli temizlik eşyalarınız.


Ve sonunda Budapeşte vardığımda Macaristan’ın harika doğa ve mimarisi beni çok içten etkiledi. Tren ile Kapoşvar(Kaposvár) a geçip bir an önce konaklayacağım eve ulaşmam gerekiyordu. Gözlemlediğim ve yaşadığım kadarıyla Macaristan hakkında genel bilgi:
-Insanların genel olarak hiçbir acelesi yok ve trafikte oldukça kurallara uygun şekilde yaşıyorlar. (ilk dikkatinizi çekecek olan şey insanların trafikte yayalara çok saygılı oldukları)
-En kalabalık şehirlerinden biri Budapeşte ve Györ
-İngilizce dilinin yaygın şekilde kullanmadıkları pekte hoş değil. İngilizce anlama oranları 3/5
İngilizce konuşma oranları 2.5/5(genellikle gençler)
-Doğası ve insanların doğa ile iç içe yaşaması gerçekten harika bir şekilde mutluluk huzur veriyor -11 eyaletten oluşup her eyaletin başkentleri var ve genel olarak her eyalet arası trenler ile ulaşım sağlanabiliyor.
-Mutfak giderleri hakkında çokta ucuz değil aslında fakat ülkede anladığım kadarıyla enflasyon biraz diğer Avrupa ülkelerine göre fazla(elektronik aletler ve ulaşım araçları fiyatları biraz fazla)

Compass ve Kapoşvar hakkında deneyimlerim;
Eşsiz bir doğa manzarasına sahip olan Kapoşvar sizi gerçekten etkileyecektir.
Yaklaşık 66 bin nüfusa sahip kapoşvar çok sakin ve mutlu insanlarıyla size huzur veren ve kendinize zaman ayıracağınız bir ortam sağlayacaktır.
 Compass Eygyesület: Kurucusu ve yönetici kadrosuyla oldukça başarılı işler başaran Compass bir gönüllülük ve gençlik merkezi. Kurucusu Andrea Eglyné Katona. Yönetim kadrosu: Reni Nyàri(koordinatör) kendisi sadece İngilizce ve Macarca konuşabiliyor; Kármen Pergel(koordinatör) bizim gibi gönüllüler sayesinde Türkçe öğrenip kendisini geliştiriyor ayrıca Macarca da konuşabiliyor

İlk 1 ay içerisinde ülkeye ve yaptığınız işlere adapte olmanız biraz zaman alacaktır. Kendi fikrim hakkında bahsetmem gerekirse:
Kişisel gelişim oranı 6/10
İngilizce gelişimi 3/10(İngilizce konuşacak insan bulmak çok zor)
İletişim gelişim 5/10
İnsanların birbirine ve yabancılara saygınlığı 4/10 (birkaç konuda ırkçılığa maruz kaldım)
Genel olarak gıda ve temizlik fiyatları 6/10 (Yaklaşık olarak düzenli ve dengeli beslenmenin maliyeti 10.000 forint/haftalık)
2 aylık projemden elde ettiğim tecrübem bu şekilde bir sonraki ayda görüşmek üzere, Sağlıcakla kalın.
Iyaca’ya ve Serdar Bey’e teşekkürler!
                                                                                                                                                                                                    Mert Çiftçi


No comments:

Post a Comment