

Sıradaki blog yazılarımı AGH'de bütçe, seyahat, dil öğrenimi ve çevre edinme(networking), sayılarla AGH üzerine yazacağım. Burda arkadaşlıktan başlayalım.
Hoop başka ülkeye taşındın, hem de 1 yıl
taşındın. Daha önce tanıdığın kimse yok etrafında. Yemeklerin de yok. Eşyaların
zaten yok. Bir buçuk valize vazgeçemediğin ne sığdırabildiysen sıkıştırdın
getirdin, haliyle Harry Potter'ın Hermione'sinin sihirli çantası sende
olmadığından.

Genel resim: Brezilyalıların ne aman yarabbi
insanlar klişesinin dalgası geçilirken(haklı bir klişe :D ), başka bi köşede
Yunanlı ile adalar goygoyu, diğer uçta abartılı Italyan jest-mimik dalgası,
üzerine de diyalekt...
Dernekte İsveçli gönüllülerle çalışıyoruz.
Sabahları güle oynaya beraberce Italyanca kursuna, çıkışta çay kahve, sonra
dernek etkinliği, kutlamalar, gezmeler... Biz onların eğitimine gıptayla
bakıyoruz, onlar bizim iletişim kabiliyetimize, samimiyetimize gıptayla
bakıyor. Insanlarla cesurca hiç düşünmeden iletişim kuruyormuşum, İsveç'te
insanlar benden kaçınabilirmiş. Güldürdü. Halbuki bu benim için bizim için
ekmek, su. Her yemeğimizi paylaşmamız bile onlara ekstrem görünüyor.
"Bizde asla böyle değil; sizde ne kibar, ne hoş." Dedik bizde kibarlık
değil, gereklilik.
Başka Bir Dünya Mümkün Programı'nın
Finlandiya eğitim sistemi hakkındaki
bölümünde Cem Seymen: "...Otobüste, otelde, yolda elimden geldiğince çok
insanla konuşmaya çalıştım. Saat sordum mesela, şu otobüs nerden geçiyor dedim
misal. Çekingenler, gözüme bakmaktan bile çekiniyorlar. Cevabını hemen verip
ayrılma telaşındalar. Biz öyle değiliz. Biz ateşli bir toplumuz, akdeniz
insanı, pratik zekalı, coşkulu, içinden ülkeler çıkaracak kadar dolu..."
Demişti, ne de güzel söylemişti.
AGH süreci de bir eğitim, hem en dışa hem
kendi içine yolculuk. Birbirimize hikayelerimizi anlatıyoruz, en güzel ve en
kötü sözlerimizi öğretiyoruz, deyimlerimizi öğretiyoruz, müziğimizi
hikayeleriyle paylaşıyoruz, yemeklerimizi paylaşıyoruz, yaratmak istediğimiz
adil dünyaya dair çabalarımızı anlatıyoruz, ekonomiyi daha çok yeşilini, kendi
ülkemizdeki sivil toplumu konuşuyoruz...
Bütün paylaşımlar elbet çok değerli,
eğlenceli. Ama damağımda kalan en yoğun tat ait oldum topluma, millete dair
memnuniyet. Ne kadar çok şehir görürsem Istanbul'u daha çok seviyorum, ne kadar
farklı milletten insan tanırsam kendi milletimi o kadar daha çok seviyorum.
Yalnız, eğitim açısından diğerlerinden 3 belki de 5 kat fazla çabalamamız
gerekecek şimdilik :)
AGH her şeye rağmen deneyimlenmesi gereken bir
süreç.
Hepimize eğlenmekten fenalaşacağımız keyifli
günler diliyorum.