Showing posts with label Anıl Akçora. Show all posts
Showing posts with label Anıl Akçora. Show all posts

Friday, 13 September 2019

Adventure in Italy 2

İtalya gibi bir yerde 2 ay kalıcaksınız deseler herhalde ilk olarak herkesin hedefi Roma veya Floransa olurken ben buraları sona saklamıştım,şimdi bu EVS sürecimdeki hem seyehat hem aktivitelerim hakkındaki hikayelerimi okumaya hazır olun. İtalya’nın Treviso şehrinde 2 ay boyunca EVS projesi ile yer aldım.Etkinliklerimiz ilk başlarda küçük çocuklar odaklı olsa bile zamanla yeni etkinliklerin gelmesi ile odağımız değişmişti,artık tarlada veya ofiste çalışıyorduk.Ben küçük çocuklar ile olan aktiviteleri tercih ederim,küçük zihinlere birşeyler öğretebiliyor olmak EVS projesine katılma amacımı bana hatırlatıyordu.Günlerimiz bu aktiviteler ile geçerken ben haftanın yorgunluğunu atmak için ve yeni yerler görmek adına rota hazırlıyordum. Bologna,Venedik,Verona sonrası sıradaki durağım Floransa olmuştu.Her karışı ayrı bir güzel Floransa gerek eğlenceleri ile gerek bize sunduğu tarihi güzellikler ile gittiğim en iyi şehirlerden biri olarak hafızama kazındı.Bütün  şehri  yürüyerek gezmiş olmam da belki de hafızama kazınmasındaki etkenlerden biri olabilir. European Voluntary Service(EVS),biz gönüllülere öncelikli olarak kendimizi tanımak için,daha sonrasında ise yeni kültürleri tanımak için mükemmel bir fırsat.Gönüllü olarak katıldığımız bu aktiviteler bize iyisiyle kötüsüyle hem tecrübe oluyor hem de zor şartlarda bizim durumları nasıl ele alacağımızı veya krizleri nasıl yönetmemiz gerektiğini en iyi şekilde öğretiyor.Üstelik tüm bu EVS süreci aktivitelerden ibaret değil,haftada 2 gün olmak üzere bize ait olan boş günlerde dilediğimiz şehri gezebilir veya dilediğimiz ülkeleri bile görebilirz.Ben ilk olarak hiç İtalya’nın dışına gitmek istemedim,hedefim güney taraflarına gitmekti özellikle Amalfi ve Sicilya taraflarını görmeyi çok istesem de olmadı.Burda her gittiğim yer hakkında kısacık bilgi vererek kısaca aktiviteler harici zamanımı nasıl değerlendirdiğimi anlatmak istiyorum.İtalya’nın her şehri gittiğinizde işte tarih budur dedirten güzelliklere sahip eşi benzeri olmayan bir kültür ile bizi karşılıyor. Floransa’dan sonra göreceğim herşey bana vasat gelir diye kendimce söylenirken Roma beni hayretler içinde bıraktı . Collesium’un karşına geçtim ve saatlerce oturarak öylece o devasa taş parçasını izledim.Collesium sadece bir örnek tabii ki,İtalya’nın her şehri kendine has ve eşsiz güzellikleri ile dolu olduğu için ve ben bunların çoğunu gördüğüm için burada bunu yazmaya kalkmam bu yazımı asla bitiremeyeceğim anlamına geliyor. Gezdiğim yerleri anlatırken konudan sapmamak için tekrar EVS’e dönüyorum.Aktivitelerden kalan zamanı yukarda özetlediğim gibi bulunduğunuz ülkedeki şehirleri gezerek kullanabilirsiniz İtalya için bir ipucu ben tren kullanmaktan çok memnun kaldım ve Roma harici her yere tren ile gittim. Şimdi işi büyütmenin vakti geldi çünkü artık benim İtalya’da gezebileceğim en yakın yer tren veya otobüs fark etmeksizin 12 saat uzaklıktaydı.Ben oyumu başka ülkeleri gezmekten kullandım ve Slovenya(Koper)-Macaristan(Budapeşte)-Avusturya(Vienna)-Almanya(Münih-Heidelberg) şeklinde bir rota belirledim,bu yolculuğumu FlixBus ile organize ettim ve kalacağım yerlere kadar her şeyimi hazır ettikten sonra yola koyuldum.Yolculuğum son günüme kadar muazzam keyifli ve güzeldi ancak son gün Heidelberg-Treviso otobüsü beklerken otobüsün beni almaya hiç gelmemesi ve gecenin bir saati Heidelberg’de kalmam ile bu muazzam keyifli yolculuk bir anda bir kabusa dönüşmüştü,ama yukarda da söylediğim gibi bu proje kendimizi tanıma ve kriz yönetimini öğretme konusunda bize çok şeyler öğretiyor.Hayatım boyunca unutmayacağım güzel anılar edindim ve daha da önemlisi kendimi geliştirmek,vizyonumu geliştirmek için çok güzel gözlemler edindim.




Monday, 9 September 2019

Adventure in Italy


    Herkese merhabalar , özgürlüğümü doruklarına kadar hissettiğim bu İtalya macerama hepiniz hoş geldiniz . Gerçekten pek çok aksiyona ev sahipliği yapan bu yolcuğum ilk olarak uçakta arkadaşlar edinerek ,beraber Bologna seyahatimiz ile başladı .Bologna belki de en çok Avrupa kenti hissiyatı aldığım şehir oldu. Uzunca gezmeyi ne kadar istesem de yağmurum yağması ile benimde Bologna planlarım şimdilik suya düşmüştü. Hayatım boyunca hiç alışık olmadığım tren sistemi ile EVS projemin başlayacağı şehre gitmem gerekiyordu. Venedik’e kadar pek bir sorunla karşılaşmamıştım ancak Venedik-Treviso arası adeta bir kabusa dönüşmüştü, trenimi bulamıyorum ve danışabileceğim kimse yoktu saat geç olmuştu. Türkiye ile kıyasladığım zaman insan çalıştırmak yerine çoğu işi makineler ile hallediyor olmaları hoşuma gitmişti ancak zor durumda kaldığınızda makineler yardımcı olamıyor. Kayboldum korkusu ile treni bulma çabalarımda şans yüzüme gülmüştü ve Treviso trenimi bulup projemi hayata geçireceğim şehre sonunda ulaşmıştım. Gerçekten yorucu bir yolculuğun ardından tek istediğim dinlenip beni nasıl bir projenin beklediğini görmekti. EVS açılımının çevrilmiş hali ile birlikte Avrupa Gönüllü Hizmetleri, katılımcıların konaklama ve besin ihtiyaçlarına kadar karşılayan ve birbirinden eğlenceli etkinliklere ev sahipliği yapan projedir. Projeler genel olarak hoşuma gitmişti ve projeleri  yaparken elimden geldikçe öncelikle kaldığım şehir, devamında ülkeyi kültürel ve şuan ki konumları çerçevesinde gözlemlemeye özen göstermiştim. İtalya’dan bahsettiğimiz zaman size söyleyebileceğim ilk şey İtalyanlar ve Türkler dış görünüş bazında çok benzerler. Özelden genele açılmamız gerekir ise Treviso şehir olarak çok tatlı ama bir o kadarda küçük, iyi bir arkadaş grubuyla çok eğlenceli aktiviteler bulabileceğiniz bir şehir. Treviso’nun tartışmasız en iyi özelliğini Venedik’e aşırı yakın olması, tren ile çok ucuz bir fiyata 30-40 dakika arası Venedik’e gidebiliyorsunuz. Bu bilgi bizi benim ilk İtalya içi seyahatime getiriyor, Venedik yolcusu kalmasın !
Venedik gerçekten ayak bastığım andan itibaren beni etkisi altına alan bir şehir, fotoğrafçılığa olan ilgimden ötürü biraz hayal kırıklığına uğramış olsam bile Venedik hala İtalya’nın en değerli ve en güzel şehirlerinden biri. Sabahın erken saatlerinde ulaştığım için Venedik en sessiz ve tenha haliyle beni  karşılamıştı. Bu maceramda canım hangi yöne gitmek isterse oraya gidecektim ki Venedik bu tarz bir maceraya en açık şehir, daracık sokakları ve sokak aralarında size eşlik eden deniz. Sokaklarının birbirine aşırı benzemesi ile kaybolmuştum ama sorun yok bir şekilde yolumu bulacağımdan emin olarak en ufak bir paniğe kapılmadan yoluma devam ediyordum, en fazla başıma ne gelebilirdi ki.Başıma en fazla ne gelebilir ki diye düşünürken 2 gencin Türkçe olarak hakkımda konuştuğunu fark ettim ve onlara doğru yönelerek Venedik gibi bir şehirde bile hemen Türkler ile karşılaşmış olmanın komik ve mutlu edici hali ile selamlaştık. Almanya’dan gelen bu iki gurbetçi kardeşim piyasalara sürmek üzere oldukları türkü albümlerinden bir şarkılarına klip çekimleri için Venedik’te olduklarını ve benimde klip çekimlere yardımcı olmamı istediler, merak etmeyin klipte oynamadım elbette. Klip çekimi sırasında teknik konularda bu iki türkü sevdalısı arkadaşıma elimden geldiğince yardımcı olduğum sırada kendimi Venedik gibi bir şehirde tek başıma geziyorum ve Almanya’da gurbette olan iki kişinin klip çekmesine yardımcı oluyordum, evet bence de başıma daha saçma bir olay gelemezdi…Belki de gelmiştir, İtalya maceramın henüz başlangıcında benim bu anımı bu yazımı okuyarak benimle paylaşan herkese çok teşekkür ediyorum.