Showing posts with label Humans of IYACA. Show all posts
Showing posts with label Humans of IYACA. Show all posts

Tuesday, 24 September 2019

Bir Liderden Proje Notlari


Hayatlarımızın her alanında yer alan ve bir parçası olduğumuz gönüllülük bu sefer de benim karşıma lider olarak işleri kendi elime alabilme fırsatıyla geldi.
31 Ağustos - 8 Eylül 2019 tarihlerinde Obzor, Bulgaristan’da gerçekleştirilmiş olan “Volunteering: Tool for Youth Empowerment” konulu gençlik değişim projesine lider olarak seçildim ve maceram başladı. Seçilmemin en büyük nedenleri uluslararası gençlik projelerini yakından takip ediyor olmam ve daha öncesinde kısa dönem Evs, eğitim kursu tecrübelerimin olmasıdır. Katılımcı olarak gönderdiğimiz o evrakların sonrasında nasıl süreçlerden geçtiği, karşı kurum ile yapılan görüşmeler ve evrak takibi gibi birçok şeyi yaparak deneyimleme fırsatım oldu. Bunun da öğrenmenin en temel ve kalıcı yolu olduğunu düşünüyorum. Şimdi sizlerle proje boyunca aldığım notlardan bahsetmek isterim;
Proje konusu ve yapılacaklara dair öncesinde araştırma yapın
Lideri olacağınız grupla öncesinde tanışın ve onlara yardım etmeye açık olduğunuzu gösterin
Ulaşım biletleri, vize dekontu, imzalı katılımcı sözleşmelerinin takibini iyi yapın. (Ben öncesinde herkes için bir dosya oluşturup zamanı gelince onlardan gerekli fiş ve evrakları toparlayarak düzenlemiştim.)
Proje sürecinde her grubun etkinlik günü vardı bunun için öncesinde o süreçte neler yapacağınızı belirleyin ve grup içi görev dağılımını iyi sağlayın. (Etkinlikte neler yapacağımı bilmeme rağmen grup dağılımını belirleme fırsatım olmamıştı ama zamanı geldiğinde ne kadar planlı olmasak bile grupça o anda herkesin kendini dahil etmesi sonucu başardık. Team Work! )
Kültür gecesi için getirilecek malzemelerin grup içinde dağılımını sağlayın. Kültür gecesinde slayt ya da tanıtım videoları yerine daha eğlenceli ve yaratıcı şeyler hazırlayın. Örneğin ülkenizin kültürünü yansıtacak küçük bir tiyatro gösterimi olur ya da getirdiğiniz hediyeleri oynattığınız oyunların kazananlarına dağıtmak olabilir. (Biz Türkiye’deki kız isteme olayını canlandırdık ve fallarına baktık)
Son tavsiyem ise her gün yapılan etkinlikleri not almak ve kendiniz için proje ajandası oluşturmaktır.
     Nice dopdolu ajandalarınız olması dileğiyle..
Bu süreç benim katılımcı olarak ne kadar da az işle uğraştığımı ama asıl proje arkasında çok emek olduğunu fark etmemi sağladı. Lider olmak; sorumlulukları alıp tüm süreç, detaylar ve insanlarla başa çıkabilmemi ve kendimi keşfetme fırsatı sağladı. Birebir yaşayarak öğrendiğim en güzel tecrübelerimden biriydi.






Tuesday, 10 September 2019

Volunteerin Tool for Youth Empowerment


Iyaca’nın instagram sayfasında projeyi görüp başvurumu yaptım. Başvurumu yaptıktan bir süre sonra projeye kabul aldığımı öğrendim. Proje için tüm katılımcılarla birlikte whatsapp grubu kuruldu. Whatsapp grubunda yapılacak tüm hazırlıklar paylaşıldı ve projeye gideceğimiz günü beklemeye başladık.
Nihayet 31 Ağustos tarihi geldi ve Ankara’dan İstanbul havalimanına uçuşumuzu gerçekleştirdik. İstanbul’dan Bulgaristan’ın Obzor şehrine otobüsle geçtik. Otobüs yaklaşık sekiz buçuk saat sürdü. Yolculuğumuzun büyük bir bölümünü uyuyarak kolay bir şekilde tamamladık. Obzor’da otobüsten indiğimizde kalacak yerimizi bulup gitmemiz yaklaşık 10 dk sürdü ve kolayca yerleştik.
Kalacağımız yer bir geust house du ve oldukça temiz ve düzenliydi. Hatta bu zamana kadar kaldığım en iyi geust house du diyebilirim. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş ve ayarlanmıştı. Tüm proje boyunca da bu temiz ve titiz düzen hiç bozulmadı. Proje boyunca yemeklerimiz geust house yakınındaki bir resturantta yedik. Yemekler Türk yemeklerine yakın olsa da bir miktar tadlarına alışmakta zorladım. Ama yemeklerde çorba, ana yemek, salata ve meyve bulunduğundan ana yemeği yemediğim zamanlarda da aç kalmadım.
Projeler genel olarak sabah 9:30’da kahvaltıdan sonra başladı. Her etkinlikten önce oyunlar ve energizerler yapılarak etkinliklere karşı motive olmamız sağlandı. Etkinliklerin hemen hepsi grup oluşturularak yapıldı. Gruplar çoğu zaman international takımlardan ve rastgele bir şekilde oluşturulduç Böylece her ülkeden insanlarla tanışıp beraber etkinlik yapabilme fırsatımız oldu. Etkinlikler ise zihin çalıştıran herkesin kendi fikrini ortaya koymasıyla yeni şeyler ortaya koymaya ve üretmeye dayalıydı. Proje kapsamında Volunteering ve bunun geliştirilmesiyle ilgili etkinlikler yaptık. Etkinlikleri yaptıktan sonra ise her grup kendi yaptığı projeyi flipchartlarla birlikte sunumunu gerçekleştirdi. Bu etkinlikleri her gün farklı bir ülke tasarlayıp yönetti. Oldukça farklı etkinlikler ve ürünlerin ortaya çıktığını söyleyebilirim.

Projeleri yaparken 2 saatte bir kahve molası verip atıştırmalık bir şeyler yedik. Ayrıca öğle yemeğinden sonra akşam 5-6 ya kadar ara verildi. Obzor deniz kıyısında bir şehir olduğundan bu arayı daha çok sahilde denize girerek geçirdik. Projenin bir gününde Varna şehrine gezi düzenlendi. Varna gerçekten çok güzel ve herkesin gelip görmesi gereken bir şehir. Varna’da proje boyunca çok iyi anlaştığımız Makedonyalı grupla beraber gezip şehri keşfettik ayrıca bir sürü güzel fotoğraf çektirerek güzel anılar biriktirdik.

Ayrıca projede bulduğumuz süre boyunca akşamları yemekten sonra 1 veya 2 ülke kendi kültür gecesini gerçekleştirdi. Her ülke kendi içeceklerinden ve yiyeceklerinden getirmişti ve kendi geleneksel danslarını bizlere öğretmeye çalıştı. Biz de Türkler olarak kendi kültür gecemize baklava, lokum, kuruyemiş, kurabiye, Türk kahvesi, tef, halay mendilleri Türk bayrağı ve Atatürk resmi getirmiştik. Ülkeler arasında en çok ilgi gören ülkelerden biriydik ve herkes bizim baklava ve lokumlarımızdan yiyip Türk kahvemizden içmek için can atıyordu. Her şey bittiğinde ise geriye bizim için güzel anılar kaldı. Birbirimizden ayrılmakta çok zorlandık ve bir daha görüşmek için birbirimize söz verdik… Her şey oldukça eğlenceliydi… Bulgaristan’da gençlik değişimine katıldığım için oldukça mutluyum.




Thursday, 1 August 2019

HUMANS OF IYACA



Bu yıl haziran ayının 7-14 tarihleri arasında, Madrid’in Toledo isimli şehrinde, ‘Un-Labelling - Erasmus+ Training Course’ adlı eğitim programına katıldım. İspanya, IYACA sayesinde hayatımda tattığım ilk, harika ve unutulmaz bir yurtdışı deneyimi oldu, ki ayrıca IYACA ve başkanımız Serdar Dobur’a , ikizim Ayhan Gorga’ya ve bu Madrid macerasında bana eşlik eden Ünsal Şerbetçioğlu’na çok ama çok teşekkür ediyorum. Hayatımda ilk kez dediğim birçok şeyi orada deneyimledim ve o bir haftayı hem dolu dolu hem de almış olduğumuz eğitimin amacını kavrayarak ve neyin önemli olduğuna dikkat ederek geçirdim. Eğitimin son günü trenle Toledo’dan ülkemize dönmek üzere Madrid’e döndük. Uçağımıza üç saate yakın bi zaman vardı. Yetişiriz düşüncesiyle Madrid’de bi yerde oturma kararı aldık. Arkadaşlarımızla biraz daha zaman geçirmek istiyorduk, hemen ayrılmak istemedik. Bu arada bi kafeye oturalım dedik ama Türkiye’de ki gibi olmadığını farkettik. İstediğin şekilde masayı birleştiremiyorsun, doluysa bile bekletmiyorlar ve Toledo’da deneyimlediğimiz kadarıyla saat akşam dörtten sonra kafeler kapatılıyor, bizi artık kapatıyoruz diye uyarmışlardı J . Bu arada fiyatlar terasta ya da kafe içerisinde oturmanıza göre değişiklik gösteriyor. Ağzımız açık kala kala yeni şeyler öğreniyorduk J . Oturacak kafe arayışımız biraz vaktimizi almıştı ama neyse ki sonunda oturmuştuk. Son muhabbetlerimizi ederken, saatin geldiğini anlayınca apar topar kalktık. En yakın metro istasyonuna geldik ve metroya bindik. Metro arıza yaptı ve biz üç-dört duraktan sonra indik. Uber çağıralım, en azından yetişiriz diye düşündük. Uberi çağırdık ama Uber bizim önümüzden geçiyor ve durmuyordu. Yazıyoruz anlamıyordu ve bulamıyordu ayrıca Türk vatandaşıymış sanırım. Ben konuşmak istedim ama sonra cevap vermedi. 20 dakika onunla uğraşınca bu sefer gerçekten uçağı kaçırma riskini düşündük ve hemen taksiye atladık.. Taksiden indik ve herkes valizleri elinde koşturuyordu. Benim uçağım herkesten önce olunca önce benimkini halletmeye çalıştık ama zaten boarding time kaçırmıştım. Hayatımda hiç öyle koştuğumu hatırlamıyorum, elimde valizler, el bagajım, pasaportum.. Bu arada yanımda iki arkadaşım daha var, biri Letonya’dan Marija, biri de İtalya’dan Silvia idi. Bi ara telaştan herkes kendi dilini konuşuyordu, çok komikti. J. Kontrolden geçtim, bu arada İspanyollar İngilizce konuşmuyorlar fazla, o yüzden Silvia kolay bir şekilde geçmemde ve sorularını cevaplarken de yardımcı oldu. Birbirlerimize sarılamadan ayrıldık… Sonra ben kapıyı buldum, daha açılmamıştı ve baya sıra vardı. Aklımda bir sürü soru vardı, boarding time kaçırmışım, valizim elimde, kilo kontrolü yapılmadı, kaç kilo olduğunu ve ne kadar para ödeyeceğimi bilmiyordum ama bir yandan da uçağa yetiştiğime seviniyordum. Neyse sırada bir Türk buldum ve anlattım, kapıya gidince anlatırsın merak etme diye beni teselli etti. Kapıya geldim, valizimi bi görevli ölçtü ve dedi ki 50 euro vermeniz gerekiyor dedi. Dedim ‘’NE!’’ , sonra cüzdanıma dönerken sırt çantamı gördü, valizimi el bagajım sanmış…… Neyse tekrar ölçtü, hallettik ve valizimi en son Ankara’da aldım. Çok şükür atlatmıştım! Herkese söylüyorum, boarding time ı kaçırdığınızda valizinizi kapıda da alıyorlar, sadece kaç kilo olduğunu bilmeniz yeter ki garanti olsun ekstra ücret vermezsiniz. Neyse uçağa bindim, İstanbul’a indim. E İstanbul’da da aksiyon biter mi? Madrid’de telefonumun ekranında iki saat vardı, biri Türkiye biri Madrid saati idi. Otomatik olarak kendi almıştı. Türkiye’ye döndüğümde yine otomatik kendi alır diye düşündüğümden, kontrol etmedim. Ankara uçağına üç saatim vardı. Yemeğimi yedim, kahvemi içtim, dinlendim. Sonra birden Ankara’ya gidecek uçağın anonsunu duydum. Bir daha sefer varmış demek ki vay be diye düşünürken, kendi uçağımın numarasına baktım. Ben numarayı okurken anonstan da o numara okunuyordu. Tekrar dedim ‘’NE!’’. Meğerse saatim bi saat geriymiş, otomatik olarak almamış. Tekrar bi koşturmacalar ve neyse ki daha kapı açılmamıştı. Koltuğuma oturduğumda vay be demiştim, ne gündü. Harika ve unutulmaz aksiyonlarla dolu bi gündü. Şuan arkadaşlarımla konuştuğumda gülerek anlatıyoruz.J


IREM GORGA- VOLUNTEER OF IYACA





Thursday, 7 March 2019

KÜLTÜREL ŞOK

2017 yılı ocak ayı hayatımda ilk defa yurtdışına, Yunanistan’a Erasmus+ gençlik değişimi projesi ile gittim. Her şey çok güzeldi ama insan ilk defa yurtdışına çıkınca farklı bir kültür bekliyor. Fakat konu Yunanistan olunca ortak bir kültür söz konusu. Projenin son günlerinde ev sahibi kuruluş sizlere sürpriz yapacağız ve akşam yemeğini dışarda Yunanistan’ın meşhur yemeklerinden olan “Souvlaki” yiyeceğiz dediler. Tabi ki farklı bir kültürün yemeğini yemek için heyecanla bekliyordum. Sonrasında o tarihi an geldi çattı. Yemek geldiğinde fark ettik ki “Souvlaki” bizde ki dönermiş.

Tuesday, 5 February 2019

Humans of IYACA

"Normally, I am a very cautious and restless person whenever I am about to have a journey. Most of the time I get prepared a night before and cannot comfortably sleep with the fear of being late. However, things were not in the normal way in Madrid when we had an Erasmus+ project. It was the last night of ours, we would turn back to Turkey, and I was the one who would wake everyone up for the journey which was very early in the morning. We were supposed to take the bus, which was once per hour, to reach the airport to catch our plane. I was so tired that I left some of the things to be packed up in the morning and went to bed having set up my alarm. Unfortunately, I overslept and could not wake my friends up on time. My “panicky” friends woke me up just ten minutes before the bus. I still do not know how I managed to pack my things and left in ten minutes and we all could catch the bus on time."
                                                                                                                    - Merve 'IYACA volunteer'

Thursday, 24 January 2019

Humans of IYACA

"During my short-term EVS project in IYACA I experienced many funny, exciting and shocking events that would barely fit in a book. However, one unexpected situation pops into my head at the moment... It was an ordinary Tuesday and I was heading to a school from which I supposed to go to a kindergarten where I was teaching kids English. However, the principle warned me that the roads, leading to the school, were too slippery, therefore he did not want to risk and take me there, so I stayed the whole day in school having discussions with middle-schoolers. Not expecting anything unusual, I went to the first class. As soon as I opened the doors I saw how surprised and happy the students were and they started asking me a question after a question... Most of them were very excited to know more about me, my country, however, soon the discussion turned into chaos when some teens started wondering what were my Facebook and Instagram nicknames and felt the need to take bunch of selfies with their new „teacher of a day“. When the bell rang I stood up ready to head to the next class, however, it was impossible due to students surrounding me. They did not want to let me go. Finally, one worker came and took me to the principle‘s office. I felt like it was a dream and did not expect this situation to repeat. 

Thursday, 10 January 2019

Humans of IYACA

“It was a great sunny day in Sweden what is very rare there... My friends and I from different countries like Turkey, Italy, Portugal and France wanted to enjoy the time in a brilliant place called Strandhem in Örkelljunga. We were there for an Erasmus+ project about nature and it was a gorgeous place matching the topic of our project perfectly. Therefore, we decided to do canoeing inside of the lake together with 6 people. We had 3 different canoes and canoed every inch of that lake. Later on, we wanted to cross the lake and discover what's there. We took the canoe out of the lake and started to walk inside the forest. We weren't wearing any shoes at all and we wore really colourful life jackets. From the point of view of the locals, we looked like aliens that came to occupy their village! We saw a really cute and nice wooden house and looked at that house through it’s window to understand what's inside and for sure we seemed like thieves! Later on, a neighbour started to stare at us and spoke with someone on the phone. We decided to go somewhere else and walked on the stony path. But the lady was still looking at us. We walked a bit and enjoyed the time there but I wanted to go to our project place already. The woman was still there! And she was so angry! She asked many questions to us and warned us that she will call the police! "Why are you here? This is a private place! You shouldn't be here! Never come back again!" 

Saturday, 29 December 2018

Humans of IYACA

“One day, when I was in Azerbaijan with EVS, my friends and I decided to hitchhike to reach a town from a city center. We stood on the road, however, at first, nobody stopped… Later, a truck driver saw and took us but the he warned us that there will be a traffic control. Therefore, one of us had to get in the back of the car. That “lucky” person was me. I needed to wait until they were sure that there was no control. Waiting in the back of the truck alone was very stressful to me. There was no fresh air there and the temperature was so high that it made me sweaty. To be honest, I felt like I was involved in a human smuggling. After 15 minutes, I joined the others and took my seat among them. Even though this story might scare you, when my friends and I remember it now, we share a good laugh.”

Ayhan – IYACA volunteer.

Friday, 28 December 2018

Humans of IYACA


We are starting new photo series "Humans of IYACA" in which we will present our volunteers and members of IYACA who will share some stories from their volunteering activities and Erasmus+ projects.
"One day I was in a restaurant in Bulgaria because I was doing my short-term EVS volunteering in this country. A few strange-looking men approached me with a deep grief on their faces. Suddenly they started making comments like “poor girl”, “do you have hair?”, “are you sick?”, “what kind of cancer do you have?” I was in deep shock. I have never heard similar reactions about my hijab... I have politely explained them why my hair was covered and assured that I was doing just fine.”

Şule – IYACA volunteer.