Friday 29 January 2021

The Show Must Go On

Hello, everyone!

This month we had the opportunity to join the Mid-term volunteer training organized by the Turkish National Agency. The event was really captivating and useful. We had the opportunity to ask many important questions about volunteering, Turkey, about our further plans after the end of our projects. We could finally meet other volunteers participating in other projects in Turkey. We spent some good time together, shared our experience, discussed everything that happened to us during our work. We even got some great tips for “surviving” in Turkey! 

The last day of training was on 25th of December, which is an important day for the majority of our volunteers - Christmas eve. We did not have the possibility to organize a big party this year, but we had a dinner together and tried to bring some Christmas spirit to the group. It was a really great experience!

For the New Year it was not allowed to go out or celebrate with someone outside your own household. But hey, nobody can forbid you to have fun, right? Together with the volunteers of IYACA we organized ourselves a little celebration at home. We cooked our favorite traditional meals, chatted a lot and played games. It was a very special and unforgettable New Year for all of us! Maybe we couldn't spend the holidays being surrounded by our family members, but for sure we were surrounded by our friends! We had great time that night!
The second month of our volunteering project in Ankara was fairly less exciting and active, than the first one. With the new Covid restrictions imposed by the Turkish government we had to spent a lot of time at home on weekends and holidays. By the way, this is the best time for us to improve our Turkish language skills by watching Turkish TV-series, which are famous worldwide.

To be honest, this is not the easiest period for us, but the whole world is going through some rough times nowadays. We were very lucky with our hosting organization, though. Considering the circumstances, they made our schedule more flexible in order to give us some extra free time for exploring Ankara and Turkey.

I personally decided to explore the art and history museums of Ankara. The Ankara State Art and Sculpture Museum has recently reopened after a year-long restoration. This is the home to some of the most valuable works of Turkish art history. It was a pleasure to see and learn something new about Turkish culture. If you ever visit Ankara, this museum should definitely be on your must-visit list!


We have started the new year with new energy and ideas that hopefully we will be able to bring to life as soon as possible. We will continue to work on our project together and I hope that soon we will have more possibilities to have face-to-face meetings and activities! For now, kendine iyi bak ve görüşürüz!






Tuesday 26 January 2021

Turkey Retrospective

My stay in Turkey has come to an end, what a crazy journey! Two months have passed in the blink of an eye and I am now already back in the comfort of my house, remembering all that happened during these past 60 days. Despite the pandemic situation, I was still able to meet new people both in the office and in the apartment I shared with others. As always in life, many contrasting things happened: we laughed and argued, we worked and relaxed, we travelled and quarantine, but what’s important is that we shared all these memories together. I will cherish this experience as an important life lesson, even if it was a short stay I have learnt a lot about myself and what I cherish and expect in life.
Since Turkey is a majority Muslim country, I was not looking forward Christmas 2020; as expected there were no Christmas decorations hanging around the city and life was going on like any other time of the year. On the 25th of December, me and my roommate took a flight to Antalya and the same day we met an old friend of mine that I hadn’t seen in a while. It was a strange Christmas day, yet one of the happiest I had since many years. I finally understood that what makes it so special is not the snow, the decorations, the lights or the trees but the people you decide to spend time with.
Escaping for some days to the warmth of the south was a great way to spend the last few days I had left in Turkey. The weather in Antalya was not so nice but even walking near the sea and through the rain felt special. There are always pros and cons in every situation, the weekend lockdown we had to endure and the impossibility to sit at a restaurant were surely not enjoyable; nevertheless, we had the opportunity to go around and enjoy a city that otherwise would have been packed with noisy tourists: a once in a lifetime opportunity! I will surely go back to fully experience the city at its best, in summer, also to visit all the ruins around, along with a stopover to Mt. Olympos.
Since the last two days were also going to be rainy and gloomy, we decided to move to Fethiye, a close-by city. We were blessed with shiny sun and warm temperatures that made the trip even more enjoyable. I saw one of the most beautiful beaches, Oludeniz, and felt like I was in an idyllic movie set! I will cherish the memories of that trip forever, the adventurous time I spent with my lovely roommate and the kg I gained because of all the baklava we ate together!
All things must come to an end and now that I can finally close this short but intense chapter, I know that I will miss people, places and (mostly) food! I am grateful that this program exists and that the European Union is investing into making us citizens of the world, I can finally say I am proud to be European!
See you again,
Alessia 




Saturday 16 January 2021

Romanya’da ki ikinci ve son ayım…

Öncelikle herkese merhaba. Geçen ay yazmış olduğum yazımda zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden bahsetmiştim. Uçup giden zamanı, yakalayabilmek mümkün değil maalesef. Bizim elimizde olan tek şey dolu dolu yaşayıp, verimli bir şekilde kullanabilmek. Şu an sizlere bu yazımı yazarken maalesef Romanya’daki ikinci ayımın sonuna gelmiş bulunmaktayım.  Burada harika insanlar tanıdım, çok güzel tecrübeler edindim, çok güzel anılar biriktirdim, kendimi biraz daha keşfettim...
Bu ay neler yaptığımıza değinecek olursam; öğrencilerle etkinlikler düzenledik. Öğrencilere kendimizi tanıttığımız sunumlar yaptık ve onlarla kaynaşmaya çalıştık. Bir daha ki buluşmamızda onlarla daha fazla kaynaşabilmek ve birbirimizi daha iyi tanıyabilmek adına bahçede bir top oyunu oynayarak isimlerimizi öğrenmeye çalıştık. Oyun sonrası oturup uzun sohbetler ettik. Öğrencilerin birçoğu Türk kültürüne hakimdi açıkçası hatta Türkçe birçok şey biliyorlardı… Bu çok mutlu ediciydi.
Daha sonra öğrenciler bizlere Romanya hakkında sunumlar hazırladılar. Sunumlarda Romanya’da gezip görebileceğimiz, tarihi ve kültürel yerleri tanıtmışlardı. Bir sonraki hafta 29 Ekim günüydü. Portekizli arkadaşlarımız öğrencilere basit Portekizce şeyler öğrettikten sonra bizde 29 Ekim’e yönelik bir sunum yapıp, Cumhuriyet Bayramı’nı anlattık.
İki gün sonra öğrenciler ile tekrar buluşacaktık… Bilmiyorduk ki son buluşmamız olacakmış… Son buluşmamızda geç kalmış bir Halloween dekorasyonu için balkabağı süsledik. Açıkçası çok eğlenceliydi, bizim kültürümüzde böyle bir şey olmadığı için ilk kez deneyimlediğim bir şey oldu.
Daha sonra artan korona vakaları yüzünden art arda birçok kısıtlama geldi. Önce kafeler ve restoranlar kapandı, beraberinde tüm okullara 1 ay boyunca ara verildi… Bizimde böylece öğrencilerle yapacağımız, yapmak istediğimiz şeyler maalesef ki askıda kaldıHaliyle birçok boş zamanımız vardı. Bizde bu boş zamanlarımızda müzelere gittik. Bükreş’e gidip bol bol dolaştık. Mihai ile birlikte Sinaia ve Braşov’a gittik. Sabahın erken saatlerinde yola çıktık ve tren yolculuğu yaptık. Sinaia’ya vardığımızda hissettiğim ilk şey soğuktu açıkçası. Dağlara yakın olduğu için havası baya sertti. Mihai ile birlikte Castelul Peleş’e gittik. Yürüyerek gittiğimiz için yol boyunca birçok güzel şey gördük. Akşam ise treni yakalayıp Sinaia’dan Braşov’a geçtik. Braşov’a geldikten sonra gündüz şehri keşfettik. Öğlen ise geleneksel Romanya yemeği ve tatlısı yedikten sonra geri döndük.
Bunun dışında yurtta eğlenceli vakit geçirmeye çalıştık. Birlikte oyunlar oynadık. Birlikte film izledik. Birlikte yemek yaptık. Projenin sonunda verilen 9 günlük bir tatil hakkımız vardı. O tatil hakkımızda çok güzel şeyler yapmak istiyorduk. Başka bir ülkeye gitmek gibi… Maalesef ki korona şartları buna izin vermedi. Romanya içerisinde başka bir şehir görmek istedik ama tekrar ve tekrar korona yüzünden gitmek istediğimiz çoğu şehir kırmızı bölgeydi ve karantinaya alınmıştı. Üzücüydü evet ama yazımın başında dediğim gibi, burada çok güzel arkadaşlıklar edindim ve onlarla çok güzel anılar biriktirdim.

Gönüllülük projesi her zaman yapmak ve deneyimlemek istediğim bir şeydi. Bu fırsatı bana sundukları için IYACA’ ya çok teşekkür ediyorum. Gönüllülük projesi bence her insanın mutlaka bir kez deneyimlemesi gereken bir şey. Farklı bir yerde, farklı kültürden, farklı insanlarla bir arada olup aynı amacı paylaşabilmek çok güzel.  Kendinize çok iyi bakın. Hoşça kalın.






Tuesday 12 January 2021

Slovakya'da Bir Ay Sonunda Gönüllülük Deneyimi

Merbalar burada tam bir ayımı bitireli henüz bir kaç gün oluyor çünkü böylesine bir dönemde gelip karantinada kalmadan olmazdı sizde takdir edersiniz ki. normalde 5 gün olan karantinam test yapımı haftasonuna denk geldiği için 6 gün oldu ama şansım yanımdaydı ve test yaptırdığım gün akşamına sonucum çıktı. Eğer Türkiye'den katılıyorsanız böyle projelere <ki öyle> daha güçlü, sağlam, dirayetli olmanızı öneririm her konuya ve duruma karşı. İrdelenip yok sayıldığımız zamanlar oldu. Gün geldi dedim zaman nasıl geçiyor, gün geldi o ana çakıldık kaldık sanki gibi hisler. AVRUPA dolu dolu bir kelime değil mi? Bazılarımız için büyüleyici, bazılarımız için gizemli, bazılarımız için cool karşılanan. Ama inanın bana insan ait olmak hissetmek istiyor. Birileri bazen sevsin ilgi göstersin kol kanat gersin ama hiç biri bunları karşılayabilecek cinsten değil. Yaşanıp deneyimlenmesi gereken bir durum kesinlikle. Mentör ve host family durumumuz var. Gerçekten o kadar şanslıyım ki bu konuda onlar benim burda ki ailem gibi oldular. Bulunduğum yerde 2 tane Türk kebabcı var. biri sağolsun hiç ücret almadan ne zaman yanına gitsek elimize sıkıştırıyor yememiz için. Sanırım duygusal kısımları burada bırakmalıyım. Ve şimdi biraz da neler yaptığımızdan bahsedeyim. Projenin amacı ilkokul ortaokul düzeyindeki öğrencilere ingilizce öğretmekti. Bende sınıf  öğretmeni olduğum için bir avantaj oldu bu durum seçilmemde. Ama ne yazık ki koronadan okullar kapandı. Online olarak bulunduğumuz kurumda eğitimlere devam ediyorum öğretim partnerimle. Projelere başvururken kendinizden bahsetmeyi böbürlenmek olarak düşünmeyin. Onlar zaten kendine inanan ve güvenen insanlar istiyorlar. Yaşadığımız yer yani Slovakya elverişli doğallığı ve dağlarıyla tam bir hiking cenneti diyebilirim. İnanılmaz rahatlatan bu yürüyüşler keşfetmeyi, öğrenmeyi ve eğlenmeyi sağlıyor. Host family'm ile gittiğim harika yerleri de paylaşacağım sizinle fotoğraf olarak umarım faydalı olmuştur. Sonraki aylarda görüşmek üzere.



 



Sunday 10 January 2021

Elveda Romanya!

Tekrardan herkese selamlar! 

Ne yazık ki virüs sebebiyle öğrenciler ile çok fazla vakit geçiremedik. Geçen yazımda 1 haftalığına kapatıldığını söylemiştim ama sonraki hafta 2 etkinlik daha yaptıktan sonra Romanya’da bütün okullar resmi olarak 1 aylığına kapatıldığı için artık öğrenciler ile daha fazla etkinlik yapma şansımız yoktu. Yine de beraber yaptığımız 3 etkinlik içerisinde çok güzel bir bağ kurduk, okullar kapalıyken bile zaman zaman öğrencilerle beraber telefonlardan sohbet ettik, oyunlar oynadık. Tabi gönül yüz yüze daha çok vakit geçirerek bu zamanları daha dolu değerlendirmeyi isterdi ama sağlık son derece önemli bir etken.

Okullar kapanınca kendi kendime “Bu macera sanırsam burada bitti. Artık 1 ay boyunca yurtta yatıp kalkarız” diye düşündüm. Ama işler hiç de beklediğim gibi geçmedi. Arkadaşlar ve mentörümüz ile yaptığımız seyahat planları gayet harika bir şekilde işledi. Bu kalan 1 aylık süre zarfında Bükreş’in görmediğimiz kısımlarını gezdik ve bunun dışında Romanya’nın 2 tane güzel şehrini görme fırsatı yakaladık. Bu şehirler Sinaia ve Braşov’du. Bükreş’ten yaklaşık 3 saatlik bir tren yolculuğunun ardından Sinaia’ya varmıştık. Hava kasımın sonları olmasından dolayı oldukça soğuktu. Önce Peleş Kalesi’ni gezdik. Oldukça büyüleyici bir atmosfere sahip olan bu kale Romanya kralı 2. Karol’un doğup büyüdüğü yerdi. Kalenin içerisinde çeşitli Avrupa ülkelerinin mimarisini görmek mümkündü. Üstüne üstelik Osmanlı tarafından Romanya Krallığı’na hediye edilmiş birkaç adet kılıç da sergilenmekteydi. Kale gezimizin ardından şehrin merkezine gidip bir kahve molası verdik. Ardından ise marketten yolluk birkaç tane atıştırmalık alarak Braşov’a doğru giden trene bindik. Braşov’da indiğimizde ise karanlık çökmüştü ve direkt olarak o gece konaklayacağımız otele gittik.

Akşam otelde uno oynadık, sohbet ettik ve bir sonraki gün gezeceğimiz yerler hakkında gerekli bilgileri mentörümüz tarafından aldık. Sonraki gün ise sabahtan yine yola çıkarak Braşov’u gezdik. Belediye meydanı, Siyah Kilise, Gözetim Evi ve Braşov Çarşı’sını gezdik. Yemek yedik ve sonrasında tekrardan Bükreş’e döndük. Artık son haftalarımızdı. Yapmayı istediğimiz son birkaç şey vardı. Mesela yurdun çatısından gün doğumunu izlemeyi çok istiyordum ve bunu son haftada 2 kere yaptık. Portekiz’den gelen diğer gönüllü arkadaşımız Gonçalo’nun da doğum günü vardı. Yurtta imkanlarımızın el verdiği kadarıyla çok güzel bir doğum günü partisi ayarladık. Bu ne onun ne de bizim ömrümüz boyunca unutamayacağı bir etkinlik olmuştu. Son hafta sonuna girince insan biraz hüzünlenmiyor değil. Çünkü geriye baktığında 2 aylık harika bir serüven geçirmişsin ve bir anda herkes kendi evine dönmek üzere hazırlanmaya başlamış. Son günümüzde etkinlik sınıfında mentörümüz tarafından hazırlanan YouthPass’lerimizi aldık. Artık ne yapmak istediğimiz bir şey kalmıştı, ne de vaktimiz. Geri dönüş günümüz geldiğinde hepimiz sabah erken kalkıp son kontrollerimizi yaptık. Tabi bu sırada bir sürpriz ile karşılaştık. Ciorogârla’da kar yağıyordu! Birazcık karın tadını çıkarttıktan sonra yurtta kullandığımız alanları temizledik ve bir şeyler yedik.

Sonrasında ise Adrian gelip bizi yurttan aldı ve mentörümüz olan Mihai ile vedalaşarak havaalanı yoluna doğru koyulduk. Orada uçağa kadar arkadaşlarımızla bekledik ve onlarla vedalaşarak uçağımıza bindik. Bir hikaye de böylelikle sonuna ulaşmış oldu.

IYACA ve Sakura ekiplerine böylesine güzel bir fırsat yaratarak insanlara sundukları için çok teşekkür ederim. Şimdilik benden bu kadar :)