Merhaba yine ben bu defa
Romanya’daki ikinci ayımı sizinle paylaşmaya geldim. Öncelikle bu yazıyı
mutluluğum yanında bir hüzün ile yazıyorum. Çok güzel geçen iki ayın sonundayım
ve burada biraz daha durmak isterdim. Neyse sizi hüznüm ile sıkmak istemiyorum
o zaman başlayalım güzel geçen günlerimi anlatmaya.
İlk ayıda daha çok tanımaya
ayıran ben sıra keşfetme kısmına geçmiştim. Yeni yerler gezmeye, görmeye
başlamıştım. Ekip arkadaşlarımız ile Roman vatandaşları ile sohbet etmeye
çalışmaya onlarla anlaşmaya çalışmıştık ve üniversiteden kişiler ile arkadaş olmaya
başlamıştık. Alina adında bir arkadaşımız kaldığımız yere bile geldi ve ona
Türk mutfağından lezzetler ikram etmiştik. İkinci ayım gerçekten güzel geçmeye
başlamıştı gezerken, sosyalleşirken zevk almaya başlamıştım. Arkadaşlarımız ile
Roman takımı olan Steaua Bucuresti-Dinamo maçı için Arena Natolana stadına
gittik dillerine çok hakim olmadığımız için maç sloganlarını anlamasak da
onlara eşlik ederek eğlendik aynı zamanda da maçtaki skor için öğrendiğimiz
Romanca sayıları pekiştirdik.
Romanya’da sevdiğim şeylerden
birisi de park anlayışları idi. Parka gittiğimizde gerçekten eğlenebiliyor ve
dinlenebiliyorsunuz eğer Romanya’ya yolunuz düşerse kesinlikle parklarına
gitmelisiniz. Sakura’nın düzenlemiş olduğu bisiklet etkinliği vardı ve bu
etkinlikte ne kadar eğlendiğimizi anlatamam bile hem Roman öğrenciler ile hem
de kendi arkadaşlarımız ile bütün enerjimizi atmıştık.
Birkaç günümüzü kiliseleri ve
manastırları gezmeye ayırdık. Bu gezi beni çok mutlu etti. Bir rahip ile
tanıştık ve bize bizim dinimiz ve kendi dinleri arasındaki benzerlikleri
anlattı bu durum benim paha biçilemez bir deneyim idi bölümümden dolayı farklı
dinlerde onların dindar sayılan kesimleri ile konuşabilmek mükemmel bir şey.
Mutluluğumun zirve yaptığı
hafta ise son haftam idi. Bu haftada 4 arkadaş araba kiraladık ve araba ile
Timişoara iline gittik ve oradaki birçok yere gidebildik bu yerlerden en güzeli
ve rüya gibi olanı Corvin Castle idi manzarası etrafı çok güzeldi.
Timişoara’dan geldikten
yaklaşık 2 3 gün sonra ekip arkadaşlarımız ile Hrvatistan’a gittik burada da 2
şehir gezdik ve mükemmel günlerdi. Türkiye’ye dönüşümüzden 3 gün önce 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı için Statuia Lui Mustafa Kemal Atatürk alanına gittik ve biz
gibi o özel günde oraya gelen Türkler ile tanıştık sohbetler ettik. Sohbet
arasında gelen topluluktan bir kaçı bize dönerek bizle gurur duyduklarını ve
bizi tebrik ettiklerini gözleri dolarak aktardılar. Duygularımız aynı idi
hepimiz orada olan kişiler ile gurur duyuyorduk.
Ve geldik en zor ve üzücü güne
ekip arkadaşlarımızdan uzun dönem olan projeye katılan arkadaşımızı
Ciorogarla’da bırakıp Türkiye’ye dönüyorduk.
Size Romanya serüvenimi az da
olsa aktardım ve bu yazımda da size küçük bir öneri kısmı bırakmak istiyorum.
Ekip arkadaşlarınız ile en iyi şekilde anlaşıp en güzel halde günlerinizi geçirmelisiniz.
Yemek konusunda arkadaşlarınız ile yemek çok daha güzel olabileceğini
düşünüyorum. Yanınıza alacağınız kıyafetler Türkiye mevsimine uyumlu olabilir
çünkü sıcaklık açısından çok fazla bir fark yok. Ben gibi ütü takıntısı olan
arkadaşlar içinse evet orda 1 tane ütü ve ütü masası var ama yine de kendi
ütünüzü götürebilirsiniz bence beklememek için. Dönüşte bol bol çikolata
getirin sevdiklerinize gerçekten çok mutlu oluyorlar. Elinizdeki imkanları tamamıyla
Romanya’yı öğrenmeye, keşfetmeye kullanın ve bol bol şehir ve ülke gezin.
2 ay bana gerçekten kısa bir
süre geldi. Her güzel şeyin bir sonu varmış bunu anladım ve daha fazla
kalabilseydim düşüncesindeyim şu an. Umarım yine yolum o ekip arkadaşlarına ve
Romanya’ya düşer.
Bu deneyimini bize yaşatan
ekiplere Iyaca ve Sakura derneklerine teşekkür ederim.
No comments:
Post a Comment