Showing posts with label Sinem Hacıoğlu. Show all posts
Showing posts with label Sinem Hacıoğlu. Show all posts

Saturday, 16 January 2021

Romanya’da ki ikinci ve son ayım…

Öncelikle herkese merhaba. Geçen ay yazmış olduğum yazımda zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden bahsetmiştim. Uçup giden zamanı, yakalayabilmek mümkün değil maalesef. Bizim elimizde olan tek şey dolu dolu yaşayıp, verimli bir şekilde kullanabilmek. Şu an sizlere bu yazımı yazarken maalesef Romanya’daki ikinci ayımın sonuna gelmiş bulunmaktayım.  Burada harika insanlar tanıdım, çok güzel tecrübeler edindim, çok güzel anılar biriktirdim, kendimi biraz daha keşfettim...
Bu ay neler yaptığımıza değinecek olursam; öğrencilerle etkinlikler düzenledik. Öğrencilere kendimizi tanıttığımız sunumlar yaptık ve onlarla kaynaşmaya çalıştık. Bir daha ki buluşmamızda onlarla daha fazla kaynaşabilmek ve birbirimizi daha iyi tanıyabilmek adına bahçede bir top oyunu oynayarak isimlerimizi öğrenmeye çalıştık. Oyun sonrası oturup uzun sohbetler ettik. Öğrencilerin birçoğu Türk kültürüne hakimdi açıkçası hatta Türkçe birçok şey biliyorlardı… Bu çok mutlu ediciydi.
Daha sonra öğrenciler bizlere Romanya hakkında sunumlar hazırladılar. Sunumlarda Romanya’da gezip görebileceğimiz, tarihi ve kültürel yerleri tanıtmışlardı. Bir sonraki hafta 29 Ekim günüydü. Portekizli arkadaşlarımız öğrencilere basit Portekizce şeyler öğrettikten sonra bizde 29 Ekim’e yönelik bir sunum yapıp, Cumhuriyet Bayramı’nı anlattık.
İki gün sonra öğrenciler ile tekrar buluşacaktık… Bilmiyorduk ki son buluşmamız olacakmış… Son buluşmamızda geç kalmış bir Halloween dekorasyonu için balkabağı süsledik. Açıkçası çok eğlenceliydi, bizim kültürümüzde böyle bir şey olmadığı için ilk kez deneyimlediğim bir şey oldu.
Daha sonra artan korona vakaları yüzünden art arda birçok kısıtlama geldi. Önce kafeler ve restoranlar kapandı, beraberinde tüm okullara 1 ay boyunca ara verildi… Bizimde böylece öğrencilerle yapacağımız, yapmak istediğimiz şeyler maalesef ki askıda kaldıHaliyle birçok boş zamanımız vardı. Bizde bu boş zamanlarımızda müzelere gittik. Bükreş’e gidip bol bol dolaştık. Mihai ile birlikte Sinaia ve Braşov’a gittik. Sabahın erken saatlerinde yola çıktık ve tren yolculuğu yaptık. Sinaia’ya vardığımızda hissettiğim ilk şey soğuktu açıkçası. Dağlara yakın olduğu için havası baya sertti. Mihai ile birlikte Castelul Peleş’e gittik. Yürüyerek gittiğimiz için yol boyunca birçok güzel şey gördük. Akşam ise treni yakalayıp Sinaia’dan Braşov’a geçtik. Braşov’a geldikten sonra gündüz şehri keşfettik. Öğlen ise geleneksel Romanya yemeği ve tatlısı yedikten sonra geri döndük.
Bunun dışında yurtta eğlenceli vakit geçirmeye çalıştık. Birlikte oyunlar oynadık. Birlikte film izledik. Birlikte yemek yaptık. Projenin sonunda verilen 9 günlük bir tatil hakkımız vardı. O tatil hakkımızda çok güzel şeyler yapmak istiyorduk. Başka bir ülkeye gitmek gibi… Maalesef ki korona şartları buna izin vermedi. Romanya içerisinde başka bir şehir görmek istedik ama tekrar ve tekrar korona yüzünden gitmek istediğimiz çoğu şehir kırmızı bölgeydi ve karantinaya alınmıştı. Üzücüydü evet ama yazımın başında dediğim gibi, burada çok güzel arkadaşlıklar edindim ve onlarla çok güzel anılar biriktirdim.

Gönüllülük projesi her zaman yapmak ve deneyimlemek istediğim bir şeydi. Bu fırsatı bana sundukları için IYACA’ ya çok teşekkür ediyorum. Gönüllülük projesi bence her insanın mutlaka bir kez deneyimlemesi gereken bir şey. Farklı bir yerde, farklı kültürden, farklı insanlarla bir arada olup aynı amacı paylaşabilmek çok güzel.  Kendinize çok iyi bakın. Hoşça kalın.






Tuesday, 10 November 2020

Herkese merhaba!! Salut!

Multicultural Community programı ile geldiğim Romanya Ciorogarla’da neredeyse 1. ayımı doldurmak üzereyim. Zaman nasıl bu kadar çabuk geçiyor her seferinde şaşırıyorum doğrusu.  Her zaman bir gönüllülük projesine dahil olabilmeyi istemiştim ve önüme böyle bir fırsat geldiğinde çok fazla düşünmeden hemen evet demiştim. Daha sonrasında kafamda birçok soru canlandı. “Nasıl bir yere gideceğim?” “Kiminle gideceğim?” “Neler yapacağız?” “Ya orada korona olursam?” tarzında birçok şey düşündüm. Ne kadar düşünürsek düşünelim, bazı şeyleri yaşamadan ve tecrübe etmeden bilemiyoruz. Kafamdaki korkuları sildim ve şu an burada, sizlere bu yazıyı yazıyorum. Gelişimizin ikinci gününde ofise gittik ve orada kısa bir toplantı yaparak programın detaylarını ve neler yapacağımızı öğrendik. Ertesi gün kısa bir Bükreş turu yaptık. Açıkçası Bükreş’in güzelliği beni büyülemişti. Kafamı nereye çevirsem tarihi bir şey görüyordum. Mimarisi olağanüstüydü. Korona’dan ve farklı bir ülkeden gelmemizden dolayı 14 günlük bir süre boyunca tedbir amaçlı öğrencilerden uzak durmamız istenmişti. Bu 14 gün boyunca buradaki diğer 2 Portekizli arkadaşımı tanıma fırsatım oldu, onların kültürlerine dair sohbetler ettik, kendi kültürümüzü onlara tanıtmaya ve göstermeye çalıştık, birlikte yemekler yaptık.

Basit düzeyde bazı Portekizce kelimeler öğrendim. Bunun yanı sıra Rumence kurslarımız devam ediyor. Açıkçası hem Romanya’ya dair bir şeyler görmek, öğrenmek üstüne bir de Portekiz ile alakalı bir şeyler öğrenebilmek oldukça güzel. İki farklı ülkeyi aynı anda tanıyabilme fırsatım olduğu için şanslı hissediyorum. Geçtiğimiz günlerde önce buradaki öğretmenler ile tanışarak onlara kendimizi tanıttık ve bu projeden beklentilerimizi anlattık. Ertesi gün ise uzun bir zamandan sonra öğrencilerle tanışma fırsatımız oldu. Kendimizi tanıtan kısa sunumlarımızı onlara sunduk. Daha sonra öğrenciler ile etkinliklere başlayacağımızı, her Salı ve Perşembe onlarla olacağımızı öğrendik. Önümüzdeki  1 ayda beni neler bekliyor bilmiyorum.. Tek istediğim zaman bu kadar çabuk geçerken onu dolu dolu yaşayabilmek. Görüşmek üzere…