Tuesday, 21 December 2021

Winter is Coming for Romania!

 

Buna buna,

Romanya’daki üçüncü ayımı tamamladım ve bu ay oldukça hareketli ve dolu dolu geçti. Dün oturma izni başvurum için Göç Ofisi’ne görüşmeye gittim. Başta gergin olsam da olumlu sonuçlar ile ayrıldığım için huzurluyum.  Önce Hırvastistan seyahatimden başlayalım. Proje ekibinden arkadaşlarımızla Hırvastistan’da Zadar ve Zagreb şehirlerine gittik.  Hırvastistan’da geçiridiğim üç gün boyunca Romanya’yı özlediğimi belirtmeliyim. Gezmek için yanlış bir zaman seçmiş olmalıyız ki en çok görmek istediğim yerleri göremedim. İşin aslı 2015’te okuduğum lisenin düzenlediği Avrupa turu ile Zagreb’e de gelmiştik ancak gece boyunca şehirde olduğumuz için şehrin merkezinde yer alan oldukça görkemli Zagreb Katedrali’ni görememiştim. Benim gibi Gotik mimari aşığı olan bir insan için Zagreb’e gitmek için en büyük motivasyon kaynağı bu görkemli katedrali görmekti. Ancak bu sefer de restorasyonda olduğu göremeden ayrıldım. Yine aynı şekilde Parlamento Binası’nın yanında oldukça eski ve görkemli diğer önemli kiliseyi de geçen sene başbakana yapılan saldırıdan sonra alanı olduğu gibi koruma altına alıp kapattıkları için göremedim. Hava güneşli olsa da Romanya’ya kıyasla çok daha soğuktu ve bunu söylemek istemezdim ancak karşılaştığım insanlar da Rumenlere kıyasla çok daha soğuktu. Kısacası genele vurulunca üç günlük Hırvatistan tatilimiz keyifliydi, pek iç açısı şeyler söylemesem de yine keyif aldım. Özellikle Zadar, bir  zamanlar para karşılığı İtalyanlara satılmış bir şehir olduğu için İtalyan mimarisinin izlerini taşıyordu. Osmanlı İmparatorluğu ile Venedikliler arasındaki gerilimden kaynaklı şehri Türklerden korumak için kale ve surlar inşa edilmiş, kuşatmalarda su ihtiyacını karşılamak için su kuyuları yapılmış. Aynı zamanda Roma İmparatorluğu’ndan da kalan eserlerin de olduğunu varsayarsak Zadar, Zagreb’e kıyasla gezmekten daha keyif aldığım bir şehirdi.

Bu ayın önemli gelişmelerinden biri ise ilk kısa dönem grubunun Türkiye’ye geri dönmüş olması ve yerine ikinci kısa dönem grubunun gelmiş olması. Tabi ki Bükreş’e gelen her misafirimi götürdüğüm gibi onları da Dristor Döner’e götürdüm. Bu mekanın en önemli özelliği  Türkler tarafından açılmış olması ve çalışanlarının Türk olması. Türklerden ziyade Rumenlerin ve diğer yabancı insanların da oldukça sevdiği bir lezzet noktası. Soğuk Bükreş günlerinde içeriye girip sıcak bir mercimek çorbası içip yola devam etmek çok iyi oluyor. Piata Unirii’ye 15 dk yürüme mesafesinde olmasının da diğer avantajlı yönü olduğunu belirtmeliyim.

Bu ay öğrencilerin tatili bittiği için okula ve yurda geri döndüler ve bunun da etkisiyle etkinlikler çok daha aktif ve dolu dolu geçti. Cioragarla’daki lisenin yanı sıra Braneşti’de etkinliklere devam ettik. Braneşti’ki lisede Planetise oyununun masa değil de büyük, yer versiyonunu oynadık ve oldukça eğlenceliydi. Planetise oyunu, dört takımla oynanıyor. Her  takım oyuna başlamadan önce zar atıyor ve gelen sayı kadar ilerliyor. Eğer doğru cevap verilirse ilerleme korunuyor; yanlış cevap verilirse hiç ilerlenmemiş gibi başa dönülüyor. Ayrıca soruyu yanlış cevaplanırsa sonraki grup soruyu cevaplama hakkı kazanıyor. Sorular çevre ve ekoloji ile alakalı ve amacımız tabii ki çocukların bu konuda farkındalık sağlaması. Rekabetin had safhada olduğu, eğlenceli ve öğretici bir oyun. Ancak her nasıl oluyorsa benim olduğum takımlar hep sonuncu oluyor. Bu konuda pek iyi olamıyorum sanırsam J ,

Son olarak bu ayın en eğlenceli gününden bahsetmeliyim. Yani Türkiye – Romanya Kültür gününden. Daha önce hiç bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Çocuklar bize geleneksel oyunlarını; biz onlara geleneksel oyunlarımı öğrettik. Ayrıca Romanya ve Türkiye geleneksek yemekleri ile de ikramlarda bulunmayı ikram etmedik.  Oldukça eğlenceli ve hareketli bir gündü.

Romanya’daki üçüncü ayım da böyleydi. Hava gittikçe soğuklaşıyor ve “winter is coming”  J

Dördüncü ayımda görüşmek üzere, La Revedere


No comments:

Post a Comment