Tuesday 25 May 2021

Adım Adım Romanya’ya Var Mısın!!!!

Uzun zamandır çok istediğim ve bence insanın hayatta 1 kez yapması gerekenler arasında olduğunu düşündüğüm bir proje (ESC). Şuan şirin mi şirin tatlı mı tatlı bir yerdeyim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alırken kuş sesleri eşlik ediyor bana. Baharın güzellikleriyle burası ‘Balkanların İncisi’ diyebiliriz😊 Çünkü her yer yeşillik her yer orman. Bi kahve bi kitap için tam nokta atış. Huzurla dans ediyor insan burada.  

Romanya’ya gelince akla gelen ilk şey (Dracula Şatosu). Efsanelere dönüşen, dillere destan olan, filmlere ve kitaplara konu olan meşhur Romanya Şatolarından biri. Zamanın başka bir dönemine yolculuk etmeye hazır olun  ederim! Ormanlarının halen Şatolara yakışır olması en dikkat çekici noktası. 

Romanya’ya ilk gelişim 2018’de bir gezi turu olmuştu. Bükreş ve Transilvanya 3’lüsünü gezip keşfetmiştim. Elbette Romanya hakkında araştırmalar yapıp genel bir bilgiye sahip olmuştum.  Romanya kültürü ,tarihi,  gezilip görülmesi gereken yerleri , yemekleri, müzikleri vb. olsun az da olsa deneyimleme şansım olmuştu.Bu gelişimde ise birebir Romanya kültürünü yaşayacağım bir süreç benimle. Bu turla gezmekten daha çok heyecan verici .1 ayım çoktan bitti ve benim düşüncem ,insanların yardımsever oluşu, arkadaş canlısı olması, güler yüzlü ve sıcak içten davranmaları Türkiye’yi anımsatıyor insana. En güzel yanı ise mutfak konusunda hiç zorluk yaşamam. Bu böyle güzel bir projede yer almaktan son derece mutlu ve keyifliğim. ‘Yol en güzel öğretmen’ neler öğreticeği neler kazandıracağı bilinmez bir gizemli yolculuk .Adım Adım Romanya - Adım Adım Hayaller !!!! 
  

Son.

April is always a strange month. For some reason it brings some chaos and very unexpected events in our lives. During my volunteering project it was not an exception. And since it was the last month of my project, it was even more special.

At the beginning of the month my friends-volunteers and I decided to go to Istanbul before a new lockdown. This big city is never failing at making us fall in love with it and help to get some inspiration. To be honest, we got tired and our work became slower. That’s why sometimes it’s a good idea to escape Ankara and feel like a tourist in Turkey again. In some cases, though, it’s not possible anymore. After few months spent here, we just absorbed this culture and lifestyle. And this is something I find really beautiful about my volunteering experience. I am happy to know why is it so important to know “the guy” in Turkey, the meaning of “kanka” and the importance of tea drinking and dedikodu with friends. This is a unique and great experience.

In April we also had some changes in our activities. As I said, we got tired at the end. Since we knew well our job and some members of the team started to work on their own future projects, we slowed down. The food delivery was growing, we even had the opportunity to meet the minister of youth and sport who thanked us for our job, but still.. we kept doing our job, but abstracted away a little bit. It is normal, everything comes to an end.  

Our Turkish classes became more chill as well. We were mostly translating texts, dialogues, having some interesting conversations in Turkish. And we felt the progress. I am writing this at the airport already, finishing another little book in Turkish. Proud of us, really! Now be careful when you speak in Turkish around us, we will understand you! Yabanci sounds offensive at this point, abi!

Ieva and I were very determined to write our last project together. When the new lockdown started, we had enough time to work together on it. Let’s see whether it’s gonna be implemented or not. It would be great to see young people participating in it, I swear, like you see your kid growing up. We’re sorry in advance if it’s boring, we tried our best to make it entertaining and useful! 

All the other activities slowed down a bit too, but April was also a month of results. We started to think more and more about our future plans and about the knowledge/skills we’ve got after volunteering. I decided to work on my personal project. This was the time I realized that I had a deeper cultural experience in Turkey during these 6 months, than I had during my 3 years of studies in Hungary before. And I also realized, that ESC gave me the opportunity to become more confident, which I needed for starting this project alone. Before I would never do that..

I’m grateful for my new friends, amazing mentors and all other good people I met on my way here. I’m grateful for being able to see and help people, understand better their issues and learn about different ways to provide help, to make changes. I’m grateful for all the challenges that I faced during this project. It became an important part of my life and it will have a huge impact on my future.

Hopefully, I’ll see you soon in other projects. For now, I need some time to “digest” all these things and prepare myself for the next chapter of my life. Bye-bye!


Wednesday 5 May 2021

TUNUS’TA GÖNÜLLÜLÜK

 

Herkese selaaam ben Gül. Tunus’taki gönüllülük projemde bir ayı tamamladık. Bu bir aylık süreçte ilk
hafta benim için hem en güzeli hem en kötüsü oldu diyebilirim. Bir yandan yeni bir ülke gezilecek onca
yer içimizdeki heyecan bir yandan daha da hava yolundan kaynaklı valizlerimizin kaybolma durumu
gerçekten çok kötüydü. Herneyse 5. günün sonunda valizlerimizi aldık nihayetinde. Bunun dışında
evden bahsedecek olursam genelde 5-6 kişi bir evde kalıyor, odalar iki üç kişilik açıkcası bu kadar
kalabalık olmayı istemezdim. Çamaşırları elimizde yıkamak durumundayız çünkü genel olarak
merdaneli eski tip makineleri kullanıyorlar. Şuana kadar beni en zorlayan acaba gelmese miydim
dediğim bu durum oldu sanırım. 


Etkinliklerden bahsedecek olursam pandemi dolayısıyla günümüzün en fazla 3 saatini ayırabiliyoruz
 etkinliklere. Hergün gönüllülerden isteyenler kinder garden a isteyenler flower garden a gidiyor.
 Çocuklarla olmak gerçekten harika hepsi çok tatlı ve eğlenceli. Çiçek bahçesinde ise öyle aman aman
 bir iş yapmıyoruz tabiki bahçede bizimle ilgilenen insanlar da yardım ediyor ve çabuk bitiyor işimiz.
 Bunların dışında duvar boyama, sahil temizleme gibi toplu yaptığımız işler de oluyor ki bunlar benim
 en sevdiklerim. 


Gönüllülerin evleri birbirine yakın oluğu için sürekli beraber etkinlikler geziler düzenleyebiliyoruz.
 Farklı kültürleri görmek açısınan bu çok güzel bir şey. Gezilecek yerlerden bahsedecek olursam şuan
 El-Djem ilk sırada benim için. Roma’daki kolezyumdan farkı yok diyebilirim. Tabi daha Sahra Çölü’ne
 gitmedik o ayrı. Bunların dışında diğer illerin yakın olması bizim için çok iyi. Sidi Bou Said, Tunis,
 Hammamet kesinlikle gidilmesi gereken yerler. Sousse’ya gelicek olursak yani yaşadığım şehir.
 Evimiz denize 5 dakika mesafede turizm açısından gelişmiş ancak yine de küçük bir şehir. 


Alışveriş yapabileceğiniz pek fazla bir yer yok Türkiyeyle kıyaslayacak olursak. Yemek konusunda 
ise Harrisa adında meşhur bir acılı ezmeleri var bunu her şeyde kullanıyorlar o yüzden bir şey 
alırken no harrisa demeniz sizin faydanıza olacaktır. Bir de chapati ekmeğinden ton balıklı 
sandviç hazırlıyorlar hem çok ucuz hem de bence güzel. İlk bir ayım hakkında anlatacaklarım 
bu kadar. O kadar hızlı geçti ki üzülüyorum... Gelecek ay proje bitiyor ve ben çoktaaan alıştım 
Tunus’a. Gelmeden önce çok önyargılıydım siz sakın öyle olmayın gerçekten insanları 
yardımsever ve çok samimi elbette arada istisnalar oluyor ama nerede yokki. Diğer yazımda 
görüşmek üzere:))
Gül Adıgözel




Monday 3 May 2021

Aslema, Ben Öyküm!

Öncelikle size bulunduğum ülkenin kendi kültürü ile selam vermek istedim. Aslema Tunus halkının lügatinde Selam vermenin en yaygın yoludur.  Bu maceraya atılırken edindiğim ve hala daha edinmekte olduğum tecrübeleri sizlerle paylaşma ihtiyacı hissediyorum.  Bu macera ve gönüllülük hizmetine internette gördüğüm bir ilanla ve bana çıkmayacağı düşüncesiyle başvurmuştum. ESC kapsamında (European Solidarity Corps)  2 aylığına hak kazandığım bu projeye kabul aldığımı duyduğumda hem çok şaşırmıştım hem de çok sevinmiştim çünkü ilk yurt dışı deneyimim olacaktı Doğal olarak hemen internetten gönüllülük hizmeti vereceğim Tunus’un Sousse kentine baktım, kentin yaşamı, sosyal olanaklarını bilgisayar aracılığıyla keşfetmeye çalıştım. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki insanın içini huzurla dolduran sahilleri, Roma’yı aratmayan amfi tiyatrosu ve daha onlarca tarihi, arkeolojik ve kültürel eseriyle Tunus internette aratabileceklerinizden çok daha büyük bir deneyim sunuyor. Yaşamının ucuzluğu da en az ülkenin güzellikleri kadar şaşırttı beni.  2 Nisan sabahı ilk defa evimden havaalanına doğru yola çıktığımda edineceğim tecrübe hakkında bir fikrim olmadığından bazı tereddütlerim vardı. Biraz rötarlı bir uçuşun ardından Tunus’un başkenti Tunis’e vardığımızda yaşadığımız ufak çaplı bir şok ilk birkaç günümüzü biraz buruk geçirmemize sebep oldu, bende dahil olmak üzere içimizden bazı arkadaşlarımızın valizleri İstanbul’da kalmıştı  ancak gerek IYACA’nın verdiği moral gerekse Tunuslu arkadaşlarımızın desteği ve çabasıyla  sorunsuz bir şekilde atlattık bu dönemi.  Valizsiz geçirdiğimiz dönemler şehri keşfetmemize engel oldu mu derseniz kesinlikle olmadığını söyleyebilirim.

Tunus’ta zaman geçirdikçe insanlarının aslında Türkleri ve özellikle Türk dizilerini ne kadar sevdiklerine gözlerimle şahit oldum. Bazen Türkçe konuşmaya çaba göstermeleri bazense bizimle dizileri tartışmayı istemeleri yüzümüzü güldüren faktörler oldu. Temel kelimeleri ezberlediğiniz takdirde özellikle marketlerde ve pazarlarda alışveriş yaparken kendilerine özgü selamlama ve uğurlama cümleleri duymayı çok seviyorlar. Böylece yaşadığınız ortamda daha rahat benimsenebilirsiniz. Arapça ve Fransızcanın birlikte kullanıldığı bir ülke olarak istediğiniz zaman size uygun olanı kullanmak size kolaylık sağlayacaktır. Etkinliklerden bahsedecek olursam pandemi dönemi şüphesiz ki Tunus’u da etkilemiş durumda ama buna rağmen düzenli olarak 2-4 veya 4-5 yaş arası kreşlere gidip çocuklarla vakit geçiriyoruz, şarkılar söyleyip oyunlar oynuyoruz, yine haftada birkaç gün çiçek bahçesinde onlarca çeşit bitkinin ve hatta hayvanın içerisinde huzurla doğaya vakit ayırıyoruz. Tatilimiz pazartesi ve Salı günleri oluyor onun dışında etkinliklerde ve haftada 2 saat aldığımız Arapça dersleriyle meşgul oluyoruz. Aldığımız temel Arapça dersleri kendimizi ifade edebilmemiz ve yabancılık çekmeme konusunda oldukça yardımcı ve iyi düşünülmüş bir aktivite. Sahil temizleyip bazı spor faaliyetlerinde bulunarak buradaki vaktimizi en etkili şekilde geçirmeye çalışıyoruz.

Bize sunulan etkinliklerin dışında bizden bir hafta sonra Tunus’a gelen İtalyan gönüllülerle kuvvetli bir dostluk bağı kurmaya çabalıyoruz hatta bu konuda bir adım atmak için bir yemek yarışması bile düzenledik. Kendi kendimize yarattığımız bu aktivite sonucunda o kadar çok eğlenip yakınlaştık ki kesinlikle yaptığımıza mutlu olduğumuz bir aktivite idi.

Benden şimdilik bu kadar.. Gelecek ay görüşmek üzere!

Bislema!

Öyküm..