Herkese Tunus’tan selamlaar!
Ben Gülay, size buradaki
ikinci ayımda neler yaptığımdan bahsetmek istiyorum. Dönüp geriye baktığımda bu
iki ay benim için çok hızlı geçti diyebilirim. Buruk bir gülümsemeyle burayı
bırakacak olmanın hüznü içerisindeyim diyebilirim. Buradaki yaşama, insanlarına
çok alıştım. Koskoca iki ay dile kolay bırakmak! Ama kesinlikle bir gün yine
geleceğim.
Burada samimi bağlarla kurulan
arkadaşlıklardan kopacak olmak (fiziken) beni üzse de bu bağların güçlülüğü bir
o kadar mutlu ediyor. Koçlarımızla sık sık yaptığımız aktiviteleri
artırmalarını istememiz de bunun bir sonucu olabilir. J
Tunus maceramda ikinci ayımda
neler yaptığıma gelelim.
Öncelikle aktivitelere gitmeye
devam ediyoruz fakat pandemi koşullarından dolayı kısıtlamalar arttı ve haliyle
aktivitelerde de azalma oldu. Sahilde sportif aktivitelerimize devam ediyoruz.
Özellikle bu ay su etkinlikleri de eklendi programımıza ve oldukça eğlenceli
geçiyor. Afrika’nın sıcağında da açıkçası çok iyi gidiyor suyun serinliği.
Bunlara ek olarak geri dönüşüm
malzemelerinden ortaya sanatsal ürünler çıkaracağımız bir aktivite yaptık. Oldukça
eğlendik, ortaya güzel şeyler çıkardık ve biraz da ellerimizi yüzümüz boyandı
diyebilirim. Bunlara ek olarak flower gardena giderek çiçekleri sulamaya ve
çiçek tohumları ekmeye gittik. Oradaki bahçıvanın işini severek ve benimseyerek
yapması benim ilham kaynağım oldu diyebilirim. Çiçeklere öyle güzel bakıyor ki
anlatamam! Bir gün sizin de onunla tanışmanızı çok isterim.
Aktiviteler dışında dönüşümüze
az kaldığı için sık sık dışarı çıkıp geziyorduk. Keşfedilecek o kadar yer var
ki bu aya iki aya sığdıramadım maalesef. Doğal, tarihi güzellikleri ve sahilleri
olduğunca gezmeye çalıştım. Müzeleri ziyaret ettim. Bu ülkenin tarihini görmek
şu anki yaşamlarını bende daha anlamlı kıldı diyebilirim.
Yemek konusuna gelirsek, artık
yemeklerine ve Harissa’ya çok alıştım. Türkiye’ye getirmek için paket paket
aldım hatta. İlk başta çok acı geliyor fakat her yemeğin içinde olması bir süre
sonra sizi buna alıştırıyor. Sanırım döndüğümde bunu istediğim zaman
bulamayacak olmak bir miktar üzüyor beni.
Son günlerimiz olduğu için
diğer yabancı gönüllülerle sık sık toplanıp oyunlar oynuyoruz terasta.
İtalyanlar üst kat komşumuz aynı sokakta iki farklı kurumdan da Türkler var.
Polonyalılar da bize yakın oturuyorlar. Bir araya gelerek kendi
kültürlerimizden müzikler ve danslar öğretiyoruz. Oldukça eğlenceli geçiyor.
Ayrılmamıza birkaç gün kala
sertifikalarımız aldık ve bizim için güle güle partisi yapıldı. Meyve
sularımızı içip keklerimizi yiyerek birbirimize veda ettik.
Dönüp iki aya baktığımda özetleyecek
olursam, Tunus benim için hep özleyeceğim ve hiç dilimden düşüremeyeceğim bir
yer olacak. Keşke iki aydan daha fazla kalabilseydim. Çok özlediğim Türkiye’ye
ağlayarak dönmek diyorum gerisini siz düşünün.
Gülay Ataş
No comments:
Post a Comment