Tunus’tan selamlar!
Öncelikle
kendimi tanıtayım. Ben Ahmet Öztürk. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden
bu sene mezun oldum, 24 yaşındayım ve Aksaraylıyım. Mezun olalı belli bir süre geçmişken
ve stajdı, sınavdı düşünürken karşıma Tunus fırsatı çıktı. Bir süre katılsam mı
katılmasam mı ikileminden ve bazı fikir alışverişlerinden sonra katılmaya karar
verdim ve netice olarak şu an iki aylık ESC projemin bir ayını tamamlamış
bulunuyorum. Burada belirtmem gerekir ki şu ana kadar iyi ki gelmişim diyorum
ve umarım önümüzdeki süreçte de aynı fikirde olurum. Şimdi gelelim maceranın
nasıl başladığına, nasıl devam ettiğine ve neler yaptığımıza.
Biz
üç Türk arkadaş geldik, Anıl, Burak ve ben. İstanbul Havalimanından sorunsuz
bir şekilde uçağımıza binip başkent Tunus’da bulunan Kartaca Havalimanına
indik. Havalimanı küçük olmasına ve az uçuş olmasına rağmen yaklaşık 2 saat
valiz bekledik. Valizlerimizi aldıktan sonra mentörümüz Mounir Abi bizi bekliyordu.
İftar vaktini geçtiğimiz için hemen bir lokantaya geçip Tunus’taki ilk
yemeğimizi yedik. Önceden de bildiğim üzere çorba ve yemekler acılıydı. Ben acı
sevdiğim için sorun yok ama acı sevmeyen biri için zor olacaktır. Tabii baştan
söyleyebilirsiniz de acısız olsun diye. Yemekten sonra çay içmek için çay
bahçesine oturduk. Denemek için hepimiz de çay istedik. İşte benim Tunus çayına
fobim tam burada başladı :D Gelen çay naneli ve bol şekerli, benim gibi çayı
şekersiz içen biri için nane ve bol şekerli bir içecek damak tadına uygun
değil. Çayı çok seven biri olarak bu bir bardak çayı zor içtiğimi
söyleyebilirim. Elbette her yerin bir âdeti var ve yargılayamam ama
beğenmediğimi söylemekte bir beis görmüyorum. Ben tedbirliydim ve Türkiye’den
çay getirmiştim, siz de böyle yapabilirsiniz.
Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Sousse’a, kalacağımız eve geldik. Biraz evimizden ve muhitinden bahsedeyim. Evimiz Tantana bölgesinde ve denize 3-4 dakika. Tantana turistik bir bölge ve fazlaca otel, turistik bir bölge olduğunu hissettiren hediyelik eşya dükkanı vb. var. Yine de çok kalabalık değil ve ben sakin bir bölge olduğundan seviyorum. Etrafta büyüklü küçüklü marketler var ve alışveriş için bunları tercih ediyoruz. Doğal olarak Türkiye’de olup da burada bulunmayan bazı şeyler var. Örnek olarak yoğurt burada meyveli yoğurtlar (danone) şeklinde küçük olarak satılıyor. Yine de genel olarak çoğu sebze-meyve ve diğer gıda ürünleri buradaki marketlerden alınabilir. Bu faslı da burada bitiriyorum.
Biraz da yaptığımız etkinliklerden, aktivitelerden bahsetmek istiyorum. İlk aktivitemiz arkeolojik sitede yaptığımız çalışma. Burası mozaiklerin çıktığı bir alan, biz alanın temizlenmesinde, çıkan toprağın alanın dışına çıkarılmasında yardımcı oluyoruz. Arkeolojiye merak duyan biri için güzel bir etkinlik oluyor.
Diğer aktivite ise Flower Garden ama
burada şimdiye dek bu etkinliğin olmadığını söylemeliyim. Biz Ramazan ayında
geldik ve büyük çoğunluğunda buradaydık. Tunus’un çoğu Ramazan’da ya çalışmıyor
ya da dinlenme moduna geçiyor. Flower Garden için de bu geçerli oldu ve henüz
bir şey yapmadık. Bir diğer etkinliğimiz ise sahil ve sokak temizliği. Üzülerek
söylemeliyim ki Tunus bu konuda çok iyi durumda değil ve her yerde çöp
görebilirsiniz. Biz ise kendimizi bu konuda sorumlu hissederek elimizden
geldiğince bir şeyler yaptık. Örneğin son yaptığımız temizlik aktivitesinde
yaklaşık 25 torba çöp topladık evimizin yakınındaki bir boşluktan. Umarım yerel
halk bu konuda bilinçlenir ve gerekli çalışmalar yapılır.
Bunların haricinde temel düzeyde iletişim kurabilecek kadar Arapça, daha doğrusu Tunusça dersi alıyoruz. Çünkü Tunus dili fasih Arapça’dan epey farklı. Fransızcadan birçok kelime almış ve bazı Arapça kelimelerin de söylenişi farklı. Mesela Arapça’da günaydın için "sabahu’l hayr" denirken Tunus dilinde “sbekhir” olarak söyleniyor. Arapça bilen bazı arkadaşların burada anlaşamadıklarını biliyorum. Bu yüzden Arapça öğrenmek veya geliştirmek için Tunus iyi bir seçenek olarak görünmüyor.
Bir diğer faaliyetimiz ise “cultural night” yani kültür geceleri. Burada herkes kendi ülkesini tanıtıyor. Türkiye, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Tunus şimdiye dek anlatılan, tanıtılan ülkeler. Ben bu etkinliği seviyorum çünkü hem o ülkeden olan gönüllü arkadaşımızdan bizzat ülke hakkında bilgi ediniyoruz hem de bir kaynaşma ortamı oluyor.
Bunun dışında bir üniversitede ESC ve Erasmus fırsatları hakkında bilgi verdik ve ardından ülke sunumlarımızı yaptık. Yabancı bir ülkede yabancı dilde (İngilizce) sunum yapmak kolay değil ama gerçekten kendimizi geliştirmemizi sağladığını söyleyebilirim.
Benim çok sevdiğim ve normalde de yaptığım bir diğer aktivite ise okul etkinlikleri. Bir ortaokulda çocuklara İngilizce dersi veriyoruz. Çocuklarla etkinlik yapmak, bir şeyler öğretmek güzel bir his. Onların bize verdiği enerji de yanında ekstra oluyor.
Bunlar rutin aktivitelerimizdi. Bazen de
planda olmayan, sürpriz etkinliklerimiz oluyor. Misal bir gün bisiklete bindik
ve 11 kişi, 1 saatten fazla süre bisiklet sürdük. Bisikleti seven biriyseniz ve
böyle bir grupla bisiklet etkinliği yapıyorsanız ekstra keyifli oluyor.
Söylemeden geçemeyeceğim başka bir şey de birbirimize yaptığımız davetler. İlk
olarak biz diğer gönüllüleri davet ettik ve yabancı arkadaşlarımıza Türk
misafirperverliğini gösterdik. Memleketten getirdiğimiz sucuk imkanlar
dahilinde kahvaltımızın şeref konuğuydu.
Son olarak Tunus halkı hakkında bir şeyler
söyleyeceğim. Tunuslular Türkleri seviyor. Genelde nereli olduğunu
söylediğinizde “kardeş” veya “arkadaş” diyorlar ve birçoğu da bunu
hissettiriyor. Sohbet etmeye çalışanlar, Türk dizilerinden karakter isimleri
söyleyenler, öğrendiği bazı Türkçe kelimeleri söyleyenler oluyor. Bunlar güzel
lakin her yerde olduğu gibi turist sevme olayı burada da var. Başta kardeş,
arkadaş diyen bazı satıcıların ilk söylediği fiyatın dörtte hatta beşte birine
indiklerine birçok kez şahit oldum. Bu nedenle bir şey almadan önce piyasasını
bilmek ve pazarlık yapmak bence elzem.
Bu ayki macera bu kadardı. Gelecek ay görüşmek üzere!
No comments:
Post a Comment