Saturday, 8 February 2020

Travel, Discover, Eat!


Yorgun ama o kadar da mutlu bir Süheyla olarak tekrardan sizlerleyim değerli İyaca blog okuyucuları. Resmen dördüncü ayımı tamamladım. Bu ay benim için kendimi keşfettiğim, yine yeni yerler gördüğüm, yeni insanlar tanıdığım bir ay oldu. Geçmiş aylarda olduğu gibi yine etkinlikten etkinliğe koştuğum bir aydı. 😊 Bulunduğum bölge kabak yetiştirmeye  çok elverişli olduğu için yaşadığımız yer hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamız için bizi kabak çekirdeği fabrikasına götürdüler. Bu gezimizi emekli olan kişilerle yaptık, çalıştığım kurum bizim yerel hayata daha fazla adapte olmamızı istiyor, bu sebeple farklı organizasyonların oluşturduğu etkinlik ve gezilere de katılmamız için bizi destekliyor. Ee bakalım bu ay hangi ülkeye gittin diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Sizi daha fazla heyecanlandırmadan söyleyeyim hemen. Bu ay Hollanda’ya seyahat ettim. Bütün aile üyeleri olarak Hollanda’da buluştuk. Benim için harika bir zamandı. Hollanda’ya en son on yıl önce gelmiştim gerçekten çok sevmiştim bu sefer ki gezim daha heyecanlıydı benim için çünkü Hollanda’yı ailemle keşfetmek, 4 ay sonra onlarla tekrardan vakit geçirmek benim için aşırı motive ediciydi. Amsterdam, Rotterdam, Den Haag, Delft derken bir hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Bu buluşmada enerji depoladım ve sevimli küçük Ormoz’uma geri döndüm. Eve döndükten sonra hemen başka bir gezi için bavulumu hazırladım. Bu sefer hazırlıklarım Slovenya’nın beşinci büyük şehri olan Velenje’de ki orta dönem değerlendirme programı içindi. Yine harika bir hafta oldu benim için çünkü yine yepyeni gönüllülerle tanıştım ve onlardan çok şey öğrendim. Bu değerlendirme eğitiminde daha önce hiç deneyimlemediğim bir şeye katıldım. Eğitmenlerimiz ve gönüllüler olarak maden ocağına gittik ve yerin altında bulunan zor ama bir o kadar da değişik dünyayı keşfettik. Ben bu geziyi şöyle yorumladım. Biz de bu gönüllülük sürecinde tıpkı bir madenci gibi sürekli kendimizi zorluyor, karşılaştığımız olaylar karşısında başka bakış açıları kazanarak ortaya yeni bir şeyler çıkarmaya çalışıyoruz.  Bu orta dönem değerlendirme eğitiminde önce şöyle bir geçmişe bakıp neler yaptık onları görüp sonrasında ise peki şimdi ve gelecekte neler yapabiliriz onlar hakkında konuştuk, bu eğitim benim için gerçekten çok faydalı oldu. Varış eğitiminde kendimize mektup yazmıştık ve bu eğitimde o mektupları bize geri verdiler ve ilk geldiğim zamanki Süheyla ile şimdiki Süheyla’yı karşılaştırınca kendimdeki olumlu değişimleri çok net görebiliyorum.  Çünkü artık daha özgüvenli, topluluk önünde fikirlerimi rahatlıkla ifade eden, daha açık fikirli ve yaratıcı biri olduğumu ve diğer gönüllülerle daha rahat iletişim kurabildiğimi fark ettim. Ve bu durum beni gerçekten aşırı motive etti. Bu ay Yetişkinler Merkezinin ev sahipliğini yaptığı bir proje sebebiyle Polonya, Hırvatistan, Romanya, Sırbistan’dan gelen davetlilere mentörlük yaptım. Her grup kendi ülkesini temsil eden çeşitli etkinlikler düzenledi. Bu proje sayesinde yine farklı ülkelerden bir sürü insan tanıma, onların kültürlerini öğrenme, kendi kültürümü anlatma fırsatım oldu. Ve bu tarz projelerde beni en çok etkileyen şey farklı ülkelerden ve kültürlerden olsak bile aslında temel değerler olarak birbirimize çok benzediğimiz ve aslında düşündüğümüz kadar farklı olmadığımız. Tüm bunların dışında Ormoz’daki hayatım gün geçtikçe daha da güzelleşiyor, çünkü artık insanlar beni tanıyor, sokakta gördükleri zaman durup benimle konuşuyorlar. Beni de kendileri gibi görüyorlar. Bazen bana yumurta, bal getiriyorlar. Bu gerçekten tarifsiz bir duygu. Buraya ilk geldiğimde buradaki insanlarla bu kadar sıcak ve samimi ilişkiler kuracağım aklıma gelmezdi, şimdi projemin sonuna yaklaşırken çok değişik duygular içerisindeyim. Evet bu yazım biraz iç dökmeli bir yazı oldu sanırım ha, ne dersiniz? Hepinizi buralara bekliyorum diyerek yazıma son veriyorum güzel insanlar.

Nasvidenje! 😊














No comments:

Post a Comment