Tuesday 9 November 2021

BÜKREŞ MACERAM!

 Merhabalar. Ben “Volunteer for Planetise” projesinden Serdar. 21 yaşındayım ve bir üniversite öğrencisiyim, bölümüm Mütercim ve Tercümanlık İngilizce. Covid19 salgını sebebiyle projeye katılma süresinde erteleme olmasıyla beraber ben değişik bir süreç içine girdim. Bu ertelenme yaklaşık dört aylık bir süreyi kapsıyordu. Temmuz ayında ki vize işlemleriyle beraber serüvenim hız kazanmaya başladı. Bu süreçte küçük aksilikler olsa da bir çözüm yolu bulup için içinden çıkmayı başarabildim. Eylül ayı geldiğinde yani artık projenin başlama tarihi, benim okul işlerimin gerekleri yüzünden gidememe ihtimalim doğmuştu.  Uzun konuşmalar ve çözüm yolları arayışından sonra projeye birkaç gün geç katılabilme imkânım oldu. Bu yüzden ekip arkadaşlarımdan ayrı olarak katılım gerçekleştirmek zorunda kaldım. Ama yalnız değildim. Benimle birlikte uzun dönem için katılım gösterecek başka bir arkadaşımızın da benimle aynı tarihte Romanya için uçuşu vardı. Onunla gece saatlerinde havaalanında buluştuktan ve birkaç saatlik gecikmeden sonra uçağımıza binebildik. Uçağa binmeden önce Romanya’daki havaalanına vardığımızda nasıl ilerlememiz ve şehir merkezine nasıl geleceğimize dair bir Youtube videosu atılmıştı. Bu aslında benim için gerçekten şaşırtıcıydı çünkü indiğimizde bireysel olarak şehir merkezine geçmeyi beklemiyordum. Fakat herhangi bir sorun olmadan inip otobüse binmeyi başardık. Kalabalık, yorucu ve gerçekten bilinmez bir otobüs yolculuğunda hangi durakta ineceğinizden emin olmadan, durak isimlerini kovalamak biraz yorucu olabiliyor. Nihayet ineceğimiz durağa ulaşınca bizi karşılamak için gelecek mentorumuzla anlaştığımız kafeye oturuyoruz. Bir kahve ve sıcak bir sohbetle geçen yaklaşık olarak on beş  dakika sonrasında mentorumuzla ilk tanışmamızı gerçekleştirdik. Beraber telefonlarımız için SIM kart çıkardıktan ve otobüs kartlarını ayarladıktan sonra kalacağımız yer olan Ciorogârla’daki  Liceul Tehnologic Pamfil Şeicaru okulunun yurduna gitmek için metroya sonrasında otobüse binmemiz gerekti. Yaklaşık elli dakikalık bir yolculuğun ardından iki ay boyunca evim diyeceğim konuma ulaşmış oldum. 



Okul ve yurt aynı yerleşke içinde konumlanmıştı. Bunların yanında danışmanımız olan Mihai’den okul içinde küçük de olsa bir spor salonu ve bir futbol sahası olduğunu öğrendim. Okulun giriş kapısından geçince küçük insan grubunun bize doğru yaklaştığını ve elimizde taşıdığımız eşyalara hamle yaptıklarını gördüm. Simaları yabancı gelmeyen bu insanlar benim yeni ekip arkadaşlarım olduklarının farkındaydım. Hepsi çok sıcak ve samimi bir tutum içindelerdi. Kalacağım odayı gösterdikten sonra bizi direkt olarak mutfağa alıp bir şeyler ikram ettiler. Birbirimizi tanıma ve güzel bir sohbetten sonra kalacağımız bölgeyi tanımak ve mutfak alışverişi için dışarıya çıktım. Yurda geldiğimde yeni ekip arkadaşlarımla bir yemekten sonra uyumak için odama geçtim. Ama aklımda o gün gördüklerim ve duyduklarım dönüp duruyordu. Bunlar konaklayacağımız yerin hijyen açıdan eksikleri ile ilgili konulardı. Ekip arkadaşlarımdan tavanda gördüğüm kurtçukların aslında daha fazla olduklarını onlar mutfağı temizledikleri için bu kadar azaldıklarını öğrendim. Bu gerçekten üzücü ve tiksinç bir durumdu. İlerleyen dönemlerde bu sorunu çözmüş olacaktık ama ilk anda biz de  bıraktığı etki gerçekten uykunuzu kaçıracak nitelikteydi. Bütün olumsuzluklara rağmen başka bir yerde, başka bir odada, başka insanlarla bu yerde olmak ilginç ve heyecan verici bir durumdu. 


Ilk günün aklımda bıraktığı karmaşadan eser kalmayarak etkinliklerin ve yeni durumların içerisinde bulmuştum kendimi. Ofise gidip finansal durumlarımızı hallettikten ve şehri biraz tanıdıktan sonra yurdunda kaldığımız okulun öğrencileriyle tanışmak için birer sunum hazırlamamız gerekti. Bu sunumlardan sonra küçük bir öğrenci ve öğretmen topluluğuna bu sunumları sunduk. İki gün sonrasında okulda bulunun birkaç sınıfta kendimizi ve projemizi tanıttık. Bu anlattıklarım ne kadar yoğun bir programmış gibi gelse de aslında boş vakit açısından zengin bir takvimdi ve bu benim için kötü bir haber demekti. Çünkü buraya geliş amacımız gönüllülük faaliyetleriydi. Bu konuyu danışmanımızla konuşunca elinden geldiğince programa eklemeler yapmaya çalıştığını söylemeden geçersem haksızlık etmiş olurum. Sonrasında gelen haftalarda haftada iki gün öğrencilerle beraber dışarıda ve içeride etkinlikler, bir saat Romence dersi, bir ofis günü ve bir kültürel etkinlik şeklinde haftalık takvimimiz oluşmaya başladı. Tabi ki küçük değişiklere gidildi fakat genel hatlarıyla Romanya’daki  haftalık programımız böyleydi. Eylül ayı için bana göre akıllarda yer etmiş en iyi etkinlik Samurcaşeşti Ciorogarla Monastery’i ziyaretimiz olur sanırsam. Orada o manastır ile ilgili öğrendiğim bilgiler gerçekten çok hoştu ve oradan aldığımız vişne reçeli de cabası. Benim Bükreş maceramda Eylül ayını böyle geçirdim. Okuduğunuz için teşekkürler.

No comments:

Post a Comment