Bundan 2 ay önce tam 5 arkadaşla (3 kız 2 erkek) neler
yaşayacağımızı bilmeden Bükreş’in Ciorogarla kasabasına doğru yola çıktık. Bizi
orada farklı bir projeden 2 portekizli 2 türk arkadaşımız ve yüreği sevgiyle
dolu bir sürü öğrenci bekliyordu. Elbette gider gitmez uyum sağlayamadık
özellikle ilk haftamız hem ortama hem öğrencilerle alışmakla geçmişti.
Kaldığımız yerin şehir merkezine 1 saatlik mesafede oluşu aslında bu alışma
dönemini bi yandan da hızlandırmıştı çünkü bir şeyleri her zaman bir arada yapmak
zorundaydık bu da bizi farkında olmadan çok iyi bir arkadaş grubu haline getirecekti.
İlk ayımızda özellikle Bükreş’i keşfetmeye adamıştık kendimizi. Hatta daha ilk Bükreş merkezine gidişimizde
hemen Parlamento Binasını görmeye gitmiştik ve giderken metro güzergahlarını
karıştırıp farklı bir istasyonda bulmuştuk kendimizi, o günden sonra bir daha
karıştırmadık ama güzel bir anı bıraktı bizlerde.
İkinci ayımızda eski gönüllüler gittiği için üstümüzde artık daha çok
sorumluluk vardı öğrencilerle etkinlikleri kendimiz planlamak zorundaydık ama
tecrübeliydik ve bunun da üstesinden güzelce geldik. Ayrıca bizi orada
karşılayan kuruluşla Sinai’deki Peleş Kalesi’ni Braşov’daki Bran Kalesi’ni
diğer adıyla Drakula Kalesi’ni gezdik. Hepsi birbirinden güzeldi özellikle
Peleş Kalesi yakın tarihte bitirilmiş ve büyük paralar harcanmış olması
nedeniyle kesinlikle beklentilerimizin çok üstündeydi. Son haftayı tatilimiz
olacak şekilde ayarlamıştık bu yüzden herkes o tarihlerde farklı yerlere
gitmişti yeşil pasaportlu arkadaşlarımız farklı ülkeleri gezerken benim gibi
garipler de Romanya’nın farklı şehirlerini keşfetmeye çıkmıştık. Ben 3 günlük Kluj
ziyareti yapmıştım uzun tren yolculuğu ve Cristmas’a denk gelmesi gibi sorunlar
yüzünden pek keyif alamadım ama gitmeseydim çok üzüleceğim bir yolculuk
olacaktı bu yüzden iyi ki gitmişim diyorum ayrıca Kluj’a gelmişken de Salida
Turda’yı da gezmiş oldum.Bu iki ayı unutulmaz kılan ekip arkadaşlarıma kalpten
teşekkür etmek istiyorum o kadar güzel anılar biriktirdim ki geriye dönüp
baktığımda her günümün ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyorum. Son
olarakta bizi orada karşılayan Adrian ve Mihai’ya her koşulda yanımızda olan
İYACA ailesine kalbimin bir köşesini bıraktığım sevgili yurt arkadaşlarıma
sonsuz teşekkürlerimi sunyorum.
No comments:
Post a Comment