Friday, 24 January 2020

Balkanlarin Parisi Bükreş!


Ben Nurullah. Yurtdışı deneyimimden bahsedeceğim sizlere. İlk başta yapar mıyım, yapamaz mıyım diye çok düşündüm. Kendime sürekli şu soruları soruyordum, ‘’İngilizcen çok zayıf, nasıl anlaşacaksın, nasıl hayatta kalacaksın?’’diye. Kendi kendime,‘’Yaparsın,’’diyerek kendimi Romanya’nın bir ilçesi olan Ciorogarla’da buldum kendimi.  İlk dersime girdiğimde iletişimim daha çok mimiklerle olmuştu. Çok samimi bir şekilde karşılandım. Şefkatle yaklaştım onlara. Onlarında böyle davranması beni aşırı mutlu etti. İki hafta boyunca derslere girdik ve ardından yaklaşık 15 gün Christmas tatili olduğunu duyunca şaşırdım. Christmas tatiline çok önem verdiklerini gördüm. Neredeyse her ev ışıklarla donatılmıştı. Christmas tatilimize girmeden önce kültür gecesi için hazırlıklar yaptık. Çiğköfte, helva, leblebi, çay, ayranlarla masaları donattık. Güzel bir kültür gecesiydi bizim için.
Christmas tatiline girmiştik. Bu boş vaktimde Moldova’ya ve Moldova’dan bağımsızlığını ilan Transyeter diye küçük bir ülkeleri gezme fırsatım oldu. Moldava’ya herkes Romanya’nın kardeşi lakabını takmışlardı. Cidden de öyleydi. Binaları, insanları benziyordu ama küçük ülkeydi. Transyeter’da biraz zorlandım. Rusya egemenliği altında düşünüyorum çünkü bayraklarının yanında Rusya bayrağı vardı ve her şey Rusça yazılıydı. İngilizce bilen insan sayısı çok azdı. Üç gün orada kaldıktan sonra Romanya’ya geri döndüm. En güzel aktivitem kulaklığımı takarak, elimde fotoğraf kameramla Bükreş’in sokaklarında fotoğraf çekmek oldu.
İki haftalık tatilim bitince çocuklar için nasıl aktiviteler yaparız diye konuştuk, planlar yaptık. Ben daha çok video çekim, fotoğraf çekim kısımdaydım çünkü öğrencilere İngilizce etkinlik anlatacak kadar dilim gelişmemişti. O yüzden en iyi alanımda ilerlemeye çalıştım.  
Burada iki grup var. Biri ESC diğeri multicultural Community. Boş zamanlarımızda mutfakta toplanarak kart oyunları, vampir köylü gibi oyunlar oynayarak aramızda bağı güçlendiriyoruz ve eğlenceli zamanlar geçiriyoruz.Bükreş çok güzel bir yer. Metrodan çok kez yanlış yerde indim ve  yabancı insanlara derdimi anlatarak yolumu buldum. İngilizcemin ilk geldiği gün arasında çok fark var. Bu projeden öğrendiğim şeyler ise; siz iyimser yaklaşırsanız, karşınızdaki insanda size öyle davranır. Anlaşamadığınız bir insan olduğunda düzen bozulmasın diye katlanmasını da öğrendim. Çünkü ara ara kavgalar çıkıyor karşınızdaki insan sizin gibi düşünmediği için. Çok güzel dostluklar kazandığımı düşünüyorum. Türkiye’de yaşadığı yere misafir olarak çağrılmak güzel bir his. İngilizceyi bu yaşta öğrenilmez artık diye bir önyargım vardı ama geç olmadığını öğrendim. Bana bu güzel deneyimleri yaşattığınız için IYACA’ya çok teşekkür ederim.





No comments:

Post a Comment