Dober dan! Evet
sevgili okuyucular tekrardan sizlerleyim ve Slovenya’da ikinci ayımı doldurmuş
bulunmaktayım. Bu ayın başında bir haftalık geliş eğitimine katıldık. Çoğul
konuşuyorum çünkü projede yalnız değilim artık, Fransa’dan gelen başka bir
gönüllü ile birlikte çalışıyorum. Bir aydır birlikte yaşıyoruz ve bence iyi de
anlaşıyoruz. O bana bazen Fransızca öğretiyor bazen ben ona Türkçe öğretiyorum.
Fransız kültürüne dair bir çok şey öğrendim diyebilirim. Evet yukarıda da
bahsettiğim gibi bir haftalık geliş eğitimine katıldık, orada Slovenya’da
farklı kurumlarda gönüllülük yapan bambaşka ülkelerden gelen gönüllüler ile
tanıştık. Ormoz’ dan (yaşadığım kasabanın adı) ayrılıp Slovenya’nın deniz
kıyısındaki küçük ama yine yemyeşil her tarafı üzüm bağlarıyla çevrili Koper
şehrinin Ankaran ilçesine gittik. Slovenya’nın sahil şeridi çok uzun değil bu
sebeple burası Slovenya halkı için
önemli bir yer. Varış eğitimde neler öğrendik hemen size bahsetmek
istiyorum. Bir haftalık bir programdı
ama epey yoğundu diyebilirim. Hem kendimizi keşfetmemizi hem de bambaşka
ülkelerden ve kültürlerden gelen insanlarla bir arada çalışmayı, bilgi aktarımı
yapmayı kendi tecrübelerimizi anlatmamızı, aynı zamanda kendi ülkemizi /
kültürümüzü tanıtmamızı sağlayan bir eğitim programı oldu. Ama benim için en önemlisi farklı ülkelerden
bir sürü arkadaşım oldu. Eğitimimizi
tamamladıktan sonra evimize geri döndük. Biz varış eğitimindeyken gönüllülük
yaptığım kurumda da bir haftalık ‘’Gençlik Değişim Programı’’ vardı
Yunanistan’dan, İtalya’dan, Çek Cumhuriyeti’nden gönüllüler gelmişti. Onlarla sadece
Hallowen partisinde vakit geçirme
fırsatımız olsa da az ama yine de güzel bir deneyim oldu bizim için. Peki bu ay neler yaptım ? Neler yapmadım ki Yaşadığım bölge üzüm bağlarıyla ünlü olduğu
için burada Şarap önemli bir geçim kaynağı. O sebeple bende dedim ki, madem
burada 6 ay yaşayacağım. Ben neden öğrenmeyeyim ki nasıl şarap yapıldığını. Ve
ta daaa. Karşınızda artık bir şarap ustası var.
Şaka şaka. Sadece temel şeyleri öğrenmiş olsam da fena sayılmam yani :P.
Size biraz da ofis hayatından bahsetmek istiyorum. Ofis dışında bir
etkinliğimiz yoksa, hafta içi her gün ofisteyiz. Gençlik merkezinin sosyal
medya hesaplarını düzenliyoruz, geliştiriyoruz. Yapacağımız etkinliklerin
planlamasını yapıyoruz, okul sonrası gençler yanımıza gelirlerse onlarla vakit
geçiriyoruz. Boş zamanlarımda ise buradaki insanlarla daha yakın olabilmek,
onları daha iyi tanımak için burada düzenlenen çeşitli kurslara katılıyorum.
Salsaya ve dikiş kursuna başladım. Evet biraz garip oldu benim içinde çünkü
önceden en ufak bir fikrimin olmadığı bu alanları bambaşka bir yerde ve
bambaşka bir dilde öğreniyorum. Ama Slovenler çok cana yakınlar, dillerini
bilmesem de hemen ortama uyum sağlamama yardımcı oluyorlar. Belki duymuşsunuzdur Slovenya yemyeşil
olmasıyla ünlü bir ülke. O yüzden her yerde ormanlar mevcut. E tabi benim
yaşadığım kasaba da yemyeşil haliyle. Haftasonları ormanda koşmak gibi harika
bir fırsatım var. Herhalde dönünce en
çok özleyeceğim şeylerden biri ormanda koşmak olacak. Mentorum konusunda da çok şanslı olduğumu
söylemek istiyorum. Çünkü kendisi de koşuyor hatta birlikte diğer ülkelerdeki
maratonlara katılıyoruz. Bu ay Hırvatistanda düzenlenen bir Maratona katıldık.
Gelecek ay da İtalya da bir maratona katılacağız. Evet dostlar size daha
anlatmak istediğim çok şey var ama yazımı şimdilik burada sonlandırıyorum.
Bakalım öbür ay beni neler bekliyor.
Beklemede kalın…
Adijo.
No comments:
Post a Comment