İYACA ile yolum kesiştikten sonra hayatımın bu denli değişebileceğini düşünmemiştim. Türkiye de de bir çok sivil toplum kuruluşunda aktif gönüllüyüm aslında gönüllü olmaya uzak değilim ama bu sefer ki yurt dışı içindi ve ben çok stresli, çok heyecanlıydım. Projeye kabul aldıktan sonra stresli ama sorunsuz geçen vize işlemlerini halledip Bükreş' e doğru yol aldık.Vize işlemleri için IYACA ile sürekli iletişim halinde olduk ve bize adım adım yardım ettiler, stres oranımız süreç içinde yarılanmış oldu :) Oraya gittiğimizde havaalanında mentörümüz karşıladı bizi kalacağımız yere gittik diğer gönüllü arkadaşlarımızla da tanıştık ve iki aylık maceramız, öğrenme sürecimiz başladı. Kaldığımız odayı Portekizli gönüllü ile paylaştık ve bazen sabahlara kadar oturup kendi ülkelerimize, kültürümüze, yaşam biçimlerimize bazen hızımızı alamayıp sokakta kullanılan beden diline kadar konuştuk, güldük eğlendik, paylaştık.
Beraber çalıştığımız öğrencilere gelince, çoğu İngilizce bilmemesine rağmen çoğunlukla beden dili yardımı ile anlaşmaya çalıştık. Etkinlik öncesi kendi aramızda etkinlik planlaması yapıp gün içinde eğlenerek öğrenmeye çalıştık. Ekibimizde ki gönüllülerin çalışma alanlarına göre kendi hobilerimizi, aktif olduğumuz alanları her sınıfa ayrı ayrı bunları anlattık, fikir alışverişinde bulunduk böylelikle çocukların ilgi alanlarına yönelik hareket ettik haliyle herşey daha zevkli ilerledi :)) Ee tabi bir de 10 günlük tatil hakkımız vardı proje sonunda. Projenin o can alıcı kısmı hahhahahh. Romanya'yı keşfetmek için muazzam bir fırsattı. Tatil boyunca birçok yer keşfedip, yeni tatlar denedim bunun için kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. Tesadüfen karşılaştığım iki gezgin, çılgın İtalyanla arkadaş olduk ve Bükreş'in altını üstüne getirdik. O da yetmedi son dakika karar verip gittiğim modern bir müzede tesadüfen konuştuğum iki İngiliz kadınla arkadaş olduk. Sinemaya olan ilgimi ve yönetmen olma hayallerimi bilmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum bir de baktım ki kadın İngiltere'de BBC de yönetmen ve dedi ki kim bilir belki bir gün İngiltere de film festivallerinde filmlerini izleriz. Ben o sıra umut dolmuş uçup gitmişim o andan tabi :) Bir saat içinde tüm dünya gündemini, sinemayı konuştuk, ben çektiğim kısa filmleri onlara yolladım daha sonra konuşmak için sözleştik vee vedalaştık. Mutluyum :) Tabi tatil hızla aktı ve son günlerimizi geçiriyorduk. O başta ki telaş, stres yerini sevgi ve bir sürü güzel arkadaşlık, anılar ve tecrübelere bırakıyordu. Ve evet son gün gelip çattı maceramız artık ruhunu bize üfleyip son buluyordu. Duygusal bir hazırlanma töreninden sonra arkadaşlarımız bizi uğurladı, Koordinatörümüz Adrian'la havaalanına gittik. Portekizli arkadaşımızla bekliyoruz, buluşuruz yine, sen gelirsin biz geliriz muhabbetleri yaparken bir de baktık ki uçağın kalkmasına 20 dakika kalmış. Havaalanında hiç bu kadar koştuğumu hatırlamıyorum neyse en son isimlerimizin anons edilmesiyle dedik ki tamam burda kaldık :) Neyse ki kapı açıktı ve son saniyelerle yetiştik uçağa bindiğimiz de derin bir nefes aldık veee kapanışı güzel bir anıyla yaptığımız için mutluyduk. Geriye dönüp baktığımda İngilizcemi geliştirmiş, A1 seviyesinde Portekizce ve Romence öğrenmiş, bir çok güzel dost edinmiş en önemlisi kendimi değiştirip dönmüşüm. Bunun için herkese teşekkürler.
La redevere :)
Adeus :)
No comments:
Post a Comment