Şöyle ki, katıldığınız projeye
bağlı olarak yapacağınız işler değişebilir. Bir kilise tadilatına yardımcı
olabilirsiniz, zor durumdaki kadınlar için inşa edilen bir bakım evinin yapımında görev alabilirsiniz, engellilerle, çocuklarla ya da gençlerle çalışabilirsiniz.
Benim projem genel olarak çocuklarla ve
yetişkinlerle İngilizce pratiği yapmaya odaklı. Onun dışında haftanın 1 günü de bir engelli
merkezinde engellilerle zaman geçirdiğimiz bir
etkinliğimiz de var.
Öncelikle en sevdiğim
etkinlik yerlerinden biri olan engelli merkezinden bahsetmek istiyorum. Her
hafta birbirinden farklı etkinlikler gerçekleştiriyoruz. 1 ay boyunca farklı boyama teknikleri ve aletleriyle boyama
yaptık. Kimisi graffiti, kimisi yağlı boya şeklindeydi. Onun dışında havanın güzel olduğu günlerde hep birlikte şehir turu yaptık. Bununla da şunu farkettim ki,
tekerlekli sandalyeli de olsanız Treviso'da kolaylıkla dolaşabiliyorsunuz.
Yolların engelliler için elverişli,
yayaların ve araçlarında ne kadar
saygılı olduğu gözlerden kaçmıyor. Aynı zamanda bu engelli merkezinin her yıl
düzenlediği festivaline de katılma
fırsatım oldu. Festival için çıkarılan gazetede kendimi anlatan bir yazı yazmamı
rica ettiler ve gazetelerinde yer aldım. Festivalde gerçekleştirilen tiyatro oyununa da katıldım. Oyunda, bir Türk'ü canlandırıp birkaç kelime İtalyanca konuşmak unutulmayacaklar
listesine girdi bile.
Engelli merkezi dışında haftanın 4 günü olmak üzere bir kütüphanede 10-13 yaş arası çocuklara İngilizce pratik dersleri veriyoruz.
Hayatımda ilk kez çocuklarla bu kadar
yakından etkilendiğim bir dönemim oldu ve çocuklarla vakit geçirmeyi ne kadar sevdiğimi farkettim. Onlara bir şeyler öğrettiğinizi görmek gerçekten değerli bir
his. Türkiye'ye döndüğümde öğretmenliği bile gözden geçirebileceğimi
farkettirdiler bana :) Toplamda 50'şer dakika 3 grup şeklinde derslerimizi yapıyoruz
ve genelde kelime öğretme odaklı
ilerliyoruz. Çeşitli oyunlarla
dersleri daha da renkli hale getirmeye çalışıyoruz.
Bir başka etkinliğimizde yetişkinlerle İngilizce konuşma odaklı. Her hafta çeşitli mekanlarda başlarımıza gelebilecek İngilizce
konuşmaları bulup hep birlikte kağıtlardan okuyarak canlandırıyoruz ve anlamadıkları
kelimeleri ya da cümleleri gerek diğer
katılımcılar yardımıyla gerekse işaret diliyle açıklıyoruz. Ardından kağıtlara bakmadan kendilerinin kendi cümlelerini kurmalarını istiyoruz. Zaman zaman
etkinlik yaptığımız yerin yakınlarındaki kafe, pazar, restoran gibi yerlerde
canlı olarak konuşma alıştırmaları yapıyoruz. Onların keyif aldığını görmek bizi de keyiflendiriyor.
Tüm bu etkinliklerin kötü yanı ise benim açımdan şu; sonuçta ben ne İngilizce öğretmeniyim ne de
ana dilim İngilizce. Ama yine de elimden geleni yaparak hem gönüllülük sürecimi güzel değerlendirmeye çalışıyorum hem de insanlara yardımcı oluyorum.
No comments:
Post a Comment