Monday 11 September 2017

OBZOR'dan Sevgilerle

Merhaba arkadaşlar, Bulgaristan'ın küçük bir kasabası olan OBZOR'da 1 aylık Avrupa Gönüllü Hizmeti (AGH) yapmak için  iki arkadaş geldik. AGH hakkında birçok bir şey duymuştuk ve sonunda biz de yapmaya karar verdik ve kendimizi Bulgaristan’in Obzor kasabasında bulduk. Bu satırları da sizlere Bulgaristan’in küçük bir kasabasından yazıyoruz. Öncelikle yazarınız bendeniz Cem pasaport işlemlerinde hiç zorluk çekmedim. 5 gün içinde vizem çıktı fakat arkadaşım Yasir’in yeşil pasaportu olduğu için direk benimle yolculuğa çıktı.
Gelmeden önce hep kafamızda kuruyorduk, internetten araştırdık ve olumlu sonuçlar vardi kasaba hakkında, yazılan her sey doğruydu. Küçük , sessiz ve oldukça sakin bir kasaba burası. Buranın halkı yazları tamamıyle turizm üzerinden paralarını kazanıyorlar. Sizlere daha sonra ayrıntılı bir şekilde anlatacağim. Kasabaya geldiğimiz ilk 2 gün ne yapacağımızı bilemedik çünkü aşırı sessizdi. Gün geçtikçe bizde ortama ayak uydurmayı öğrendik ve şuan çok memnunuz.
Herkes çok cana yakin ve yardim sever. Birazcık da Obzor'da turizmini konuşalım. Buranın 2 veya 3 km ye yakin bir plaji var. hiç sıkılmayacağınız bir plaj burası. Plaj boydan boya hep kum ve denizde öyle. Ben bir tane bile tas görmedim. Plajda vakit geçirebilceğiniz plaj barları var ve hepside çok eğlenceli. Şehir merkezi hakkında ise konuşacak olursak merkezin tam ortasında kocaman bir sus havuzu var ve bütün herkes orada toplanıyor, bir nevi buluşma noktası. Etrafında bir suru restorantlar ve kafeler var. ve merkeze açılan bütün sokaklarda kücük dükkanlar halinde hep hediyelik eşyalar satılıyor. Magnet, kücük biblolar… Obzor'a gelirseniz hiç pişman olmayacağınız iki yer söylemek istiyorum size. Birisi TONUS café ve digeri ise plajda Cuba beach bar hiç ama hiç pişman olmayacaksınız.
Size hep kasaba hakkında konuştum. Simdi de yaptığımız ve yapacağımız işler hakkında konuşmak istiyorum. Biz Obzor a SEA HORSE INT. FEST OF ART a yani kısacası dans festivaline geldik. Ayrıca geçtiğimiz hafta içinde ise Pleven şehrine gidip orada engelli insanlara küçük bir spor olimpiyat yarışı yaptık. Kusuruma bakmayın ben engelli insan demeyi sevmiyorum onlara özel insan diyorum  çünkü onlar bizden daha çok gülmeyi, hayati yasamaya hak eden insanlar. Olimpiyatlara katılmadan önce  yapılması gereken bazı zorunlu isler vardır. Eklemlerini kaç derece açabiliyorlar, denge hareketleri, kalp ritmlerini ölçmek gibi… bizde bu gerekli isleri yaptık. Özel insanlarla çalışmak gerçekten çok güzel bir şey.

Pleven’e gitmeden önce ise Velíko Tarnovo şehrini ziyaret ettik. Burası Osmanlının kuşatmasında yer alan bir yer tam 3 yıl sürüyor burayı almamız fakat sonradan Bulgar direnişi çekip tekrar kaybediyoruz. Çok önemli bir şey demek istiyorum. İster inanın ister inanmayın kalenin hiç bir yerinde bir yazı kotu bir durum yok çok iyi muhafaza edip korumuşlar. Ama turistik gezi için görülmesi gereken bir yer.

Son sözlerimizi İstanbul’un Ankara ‘nın tadını çıkartın Türk çayı yani bildiğimiz çayın tadını çıkartın eğer çok fazla çay içiyorsanız hele ki yemekler ahhhhhhh...ayrıca buradan IYACA ekibine çok çok çok teşekkür ederiz, teşekkür ederiz.

No comments:

Post a Comment