Merhaba, Ben Merve!
Graz'da uzun süreli gönüllülük
macerama Ekim ayında başladım ve şimdi sizlerle bu heyecan verici deneyimimi
paylaşmak istiyorum. Daha önce Innsbruck'ta bir eğitim kursuna katılmış olmam,
Avusturya kültürü ve mimari yapısı hakkında az da olsa bir fikrimin olmasını
sağlamıştı. Gönüllülüğe başlama sürecim
biraz hızlı geliştiği için ve ilk anda
ev sahibi kuruluşum yurda gecene kadar bir süre beni evlerinde ağırladılar.
Birlikte geçirdiğimiz zamanlarda yemekler yapıp, gezilere çıkıp, dünya tatlısı 3 yaşındaki oğullarıyla doyasıya oyunlar oynadık.
İlk başta kalabalık bir aileden ve şehirden gelmemin özlem ve sıkıntı yaratabileceğini düşünmüştüm, ancak ev sahibi kuruluşum bu endişelerimi hemen ortadan kaldırdı. Birlikte Türk marketine gidip alışveriş yapmak gibi günlük aktivitelerde bile bana eşlik ettiler ve yemek hassasiyetim konusunda da büyük destek sağladılar.
Yakın bir zamanda bir üniversite
yurduna taşınacak olmam nedeniyle, bana uygun marketleri ve ulaşım
seçeneklerini tanıtarak alışma sürecimi kolaylaştırdılar. Hollanda veya İsveç gibi Avrupa ülkelerinde olduğu gibi burada da bisikletin önemli bir ulaşım aracı
olarak büyük bir yere sahipti. Aynı zamanda ev sahibi kuruluşumun bu konuda
önemli projeleri olduğu ve bisiklet kullanımını artırmak için çaba gösterdiğini
öğrenmek, özellikler patronumun bu konuda bir tutkuya sahip olması beni oldukça
etkiledi. Bu yüzden bana öğretilen ilk bilgiler bisiklet yolları ve kuralları
üzerineydi , ilk başta zorluk yaşasam da zamanla bu yeni ulaşım aracına
alışmaya başladım (Bisiklet sürmeyi biliyor olmam veya ehliyetimin olması bu
konuda zorlanmayacağım anlamına gelmiyor değil mi :).
İlk ayda bunlar olurken bir de asil
gönüllülük yerim olan Trofaiach kasabasına yaptığımız ziyaretler ve buradaki
hazırlıklar, gerçekten unutulmaz anılar biriktirmeme neden oldu. Ekim ayındaki
en tatlı tecrübelerimden biri bu eğitimde ev sahibi kuruluşun bir parçası olmak
ve doğayı keşfetmekti. Danimarka`dan, Italya`dan, Ispanya`dan, Türkiye'den ve
Almanya'dan gelen gençlik çalışanlarıyla birlikte mental sağlıgı güçlendirmek
için doğada yapılabilecek etkinlikleri test ettik, kendimizi dinledik ve
değerlerimizi paylaştık. Eğitim günlerinden birinde doğa yürüyüşüne çıktık.
Hayatımda yaşadığım en keyifli ayni zamanda da en ağrılı 7 saatti. Ormanda
yukarıya doğru yürümek çok çok zordu, eğer antrenmanınız yoksa ve alışık
değilseniz tavsiye etmiyorum. Yürüyüşler, yoga günleri, geziler, yemek
pişirme, kamp ateşi etrafında şarkı söyleme ve daha bir sürü tatlı anlarla bir
hafta geçirmiştim.
Yurda taşındıktan sonra artık tam
anlamıyla kendi ESC macerama başlamış oldum. Sizlere Mayıs sonuna kadar bu
heyecan dolu deneyimimi aktarmaya devam edeceğim. Desteklerinden dolayı
IYACA'ya teşekkür ederim. Umarım yaşadıklarım, gözlemlerim ve öğrendiklerim
sizlere de ilham verir. Gönüllülük yapmanın güzelliği ve önemi üzerine birlikte
düşünelim. Şimdilik hoşça kalın, bir sonraki yazımda görüşmek üzere!
No comments:
Post a Comment