Wednesday 1 September 2021

Bună ziua!

ESC FOR ALL–5 serüvenim IYACA’yı sosyal medyadan takip etmem ile başladı. European Youth Portal’de aktif üyeydim ve düzenli olarak projeleri inceliyor olsam dahi içime sinen bir proje olmamıştı, ta ki Romanya Ciorogârla’da 2 aylık kısa dönem projeyi görene kadar. Proje hazırlık sürecimde ilk adım olan mülakatı, IYACA’da görev alan Ayhan ile hem samimi hem de profesyonel bir şekilde tamamladık ve karşılıklı olarak beklentilerimiz uyuştu. Mülakata takiben mail kutuma düşen “Gönüllülük Projesi Başvuru Sonuçları” başlığını görmem ile kendimi vize evraklarımı hazırlar iken buldum. Vize evraklarını hazırlama sürecimde hem gönderici kuruluşum (IYACA) hem de karşı kuruluşum (SAKURA) titizlik ile süreci yöneterek iş gücümü olabildiğince azalttılar. Vize başvuru günüm geldi çattı, pandemi nedeni ile bekleme sürecim olağan hallerden uzun sürmüş olsa da Romanya vizeme nihayetinde kavuştum. Uçuş günüme uyandım, uçağa binmeden önce mail ile bilgilendirmeler almam sebebi ile içim rahat bir şekilde uçağa bindim; indiğimde Bükreş Otopeni Havaalanı’nda mentörüm sıcak gülümsemesi ile beni karşıladı ve projemi gerçekleştireceğim yurda yola koyulduk. Projemi gerçekleştireceğim yurt Ciorogârla, Ilfov’da bulunmakta idi; Bükreş Otopeni Havaalanı’ndan 27 KM, Bükreş’ten ise 18 KM. Yurda adımımı attığım andan itibaren diğer Türk gönüllü arkadaşlarım ile tanıştım ve güzel bir uyku için tarafıma hazırlanan yurt odamda gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtım ve Technology School Pamfil Şeicaru’da lise öğrencileri ile gerçekleşecek projeme başladım, peki iki ay neler mi yaptım?

Periyodik olarak haftada bir gün Bükreş’te bulunan ofisimize giderek evrak işlerimizi, haftalık planlamalarımızı gerçekleştirdik. Ülkelerimizin tarihini, danslarımızı ve yemek kültürümüzü proje boyunca karşılıklı olarak paylaştık, sunumlarımızı etkinlik sonlarında gerçekleştirdiğimiz oyunlar ile interaktif olarak destekledik. Şu an öğrencilerimizin hepsi Türkiye’de bir düğünde damat halayı, erik dalı oynayabilecek kadar kalifiyeler. Yemeklere gelir isek bizleri geleneksel yemekleri olan miçii ve papanaşi ile tanıştırdılar; pişimize ise bayıldılar ve bizlere pişiye çok benzer bir yemekleri olan Lángos’tan bahsettiler. İçeceklerde ise ayrana, türk kahvesine ve türk çayını bayılıyorlar; marketlerde de bolca karşımıza çıkmakta idi. (Marketlerde bulunan çoğu sebze, meyve, bakliyat Türkiye’den gelmekte.) Okuldakilerin çoğu Türkçe kelimelere aşinalardı, bizlere mentörümüzden aldığımız Romence dersleri dışında günlük dillerini öğrettiler, markette ve sosyal yaşamımda yardımını çok hissettim. Mulţumesc! Bir etkinliğimizde, öğrencilerimiz ile birlikte tahta kaşıklardan bebekler hazırladık, iğne ile oya yapmakta yardımcı oldum onlar ise Romanya’nın etnik kıyafetleri ile bebeğimi süslemem için yardımcı oldular. 

İçinde bulunduğum proje, takım çalışmasının yanı sıra bireysel yetkinliklerimi de geliştirdi; özellikle her hafta hazırladığımız sunumlar sayesinde topluluk önünde konuşma, gelecekte Romanya’ya ulaşacak gönüllülerimizi karşılamak için havaalanında çektiğimiz videoyu düzenlemem, altyazı eklemem ile de dijital yetkinliklerimin geliştiğini hissettim. Haftanın iki günü oyun günlerimizdi ve hep birlikte beyzbola benzeyen Romanya’nın geleneksel oyunu olan Oină’yı, Romence-Türkçe renkleri öğrendikten sonra İstop’u, Romence-Türkçe şarkılarımız ile Sandalye Kapmaca’yı zevk ile oynadık. Voleybol ve futbol müsabakalarımız oldu, oyunlardan önce Romanyalı ve Türk ulusal atletlerimizi tanıdık/tanıttık; Gheorghe Hagi’nin ismi her geçtiğimizde iki ülke tek yürek olduk. 
Bazı workshoplarımız dünyanın muzdarip olduğu konulardandı; hep birlikte ırkçlık, cinsiyet ayrımcılığı, yabancılaştırma gibi konuların üstünde durduk ve sunumlarımız/hazırladığımız küçük tiradlar ile empati kurma yetimizi geliştirdikBazı workshoplarımız dünyanın muzdarip olduğu konulardandı; hep birlikte ırkçlık, cinsiyet ayrımcılığı, yabancılaştırma gibi konuların üstünde durduk ve sunumlarımız/hazırladığımız küçük tiradlar ile empati kurma yetimizi geliştirdik.Romanya’da dini bir bayram olan “Înălțarea Domnului, Ziua Eroilor” – “Rab’bin Yükselişi, Kahramanlar Günü”nü bizlere hazırladıkları paskalya yumurtaları ile kutladık; yerel dilleri ile yumurtaları birbirlerine çarptık ve birbimize şans diledik. (Şans sanırım o gün pek benden yana değil idi, yumurtam pek dayanamadı L ) ESC nedir sunum günümüzde, gönüllülük nedir alt başlığını işler iken aslında bu soruya sunumumun sonunda ben de cevap buldum.

13 yaşımda tek başına çıktığım yurt dışı seyahatinden, Romanya’da olan bu sürece kadar olan sürecimi; yurt dışı seyahatinin korkulacak bir şey olmadığını, gönüllülüğün unutulmaz bir deneyim olduğunu anlattığım sunumumun sonunda 16 yaşında bir öğrencim ben de ESC ile 18 yaşıma girdiğim gün yurt dışında projelere katılmak istiyorum, ailem ile bu konu hakkında konuşacağım ve seni örnek göstereceğim cümlelerinin ardından gönüllülüğün ne olduğunun cevabını yüreğimden aldım, bir canlının hayatına dokunabilmek ve daha iyi kılabilmekti gönüllülük. İlk ayım bahsettiğim üzere etkinlikler ile yoğun bir şekilde geçti, ikinci ayımda seyahat anılarımda görüşmek üzere, Pa-pa!


 
 

No comments:

Post a Comment