Thursday, 14 May 2020

Salut Noua Aventură- Merhaba Yeni Macera

Yeni yerler görmeyi, yeni insanlarla tanışmayı, keşfetmeyi, gönüllülük faaliyetleri içinde olmayı hayat felsefem olarak görmüşümdür.  IYACA ile Romanya maceramın başlayacağını duyduğumda müthiş heyecanlandırmıştım. Biraz sancılı geçen bir vize alma sürecinden sonra düştük yola. Etrafımda herkes virüsten dolayı ‘‘Acaba gitmesen mi?’’ bakışları ile bakarken ben bu maceraya başlamıştım bile.  Daha önce yurtdışı deneyimlerim olmuştu ama hep büyük grupların içerisinde bulunmuştum ve kişisel sorumluluğum yoktu. Bu kez her şeyi ben yapmam gerekiyordu. Bu yüzden sanki ilk kez yurtdışına çıkıyormuşum gibi bir his vardı içimde. Bir gece öncesinden İstanbul’a  gelerek havalimanında uyuma deneyimini de tattığıma göre macera başlıyor demektir.  

Sabah arkadaşlarımızla buluştuktan sonra söylenecek tek bir cümle vardı. ‘‘Hadi gidelim.’’ Uçaktayken herkes 2 ayda yapacağı faaliyetler hakkında düşüncelerini, yurtdışı hayallerini, görmek istediği yerleri, gitmek istediği ülkeleri konuşuyordu yanındaki arkadaşı ile. Ve Romanya. Gelmiştik artık ve sabırsızlanıyorduk hayallerimizi gerçekleştirmek için.  Mentorümüzle tanıştıktan Ciorogarla’ ya doğru çıktık yola. Ciorogarla, şirin, düzel bir doğaya sahip kasaba sayılabilecek bir yer. bu yerin telaffuz edildiği ile ilgili hepimizin çeşitli rivayetlerimiz vardı. J Ve Bükreş’e yaklaşık 20 km uzaklıkta.

Gönül vermiş , gönüllülük için bir araya gelmiş yedi kişiydik. Birbirini tanımayan yedi insan 2 ay bir arada yaşayacaktık. İlk kez yemek masasına oturduğumuzda ortak yönlerimizin, yapmak istediğimiz şeylerin ne kadar fazla olduğunu anlamıştık.  Hem bilmediğimiz bir ülkedeydik farklı bir kültür ile tanışacaktık hem de birbirinden faklı hayat tecrübeleri olan birbirinden farklı arkadaşlarımız vardı. Tam bir gökkuşağı olacaktık. Anılar paylaşıldı. Yaşanmışlıklarımızı, tecrübelerimiz anlattık. Çok güzel bir grup olacağımız birbirimize verdiğimiz frekanstan anlaşılıyordu.
Faaliyet haftamız gelmişti. Etkinlik tasarımı için ofise gittik. Birbirinden güzel etkinliklerle haftaya hazırdık. Ertesi gün okulda faaliyetimize başladık. Tanışma etkinlikleri yaptık. Bazı öğrenciler ile anlaşamıyorduk ama yine de iletişim kurabiliyorduk. Çünkü gönüllü olarak oradaydık ve sevgi bağı kurmak istiyorduk.  Başka bir ülkede farklı kültürlerdeki öğrenciler ile zaman geçirmek onlarla iletişim kurmak çok güzel bir duyguydu. Sevginin dili yoktur.  Hem öğrenciler eğleniyor hem de biz eğleniyorduk. İlk günümüz çok keyifli geçmişti. Yarın için sabırsızlıkla yurdumuza döndük. Ama kötü bir haber aldık. Korona virüs önlemi olarak okullar tatil edilmişti. L
Etkinliklerimiz olmadığı için bolca zamanımız vardı ve keşfedilmeyi bekleyen güzel bir şehir, Bükreş vardı. Rastgele bir metro durağında inip, haritayı açıp görülecek neresi varsa o gün adım adım, karış karış gezmek en sevdiğimiz şeydi. Her sokağına girip çıkmak,  her tüm dokularını tatmak istiyorduk gittiğimiz yerlerin. Tabi bir de meşhur Old Town’ umuz vardı. Piata Uniri durağında indiğimizde önce ‘‘Yok mu bir Luca’mız ‘‘ J  cümlesi duyulur daha sonra gezmeye başlardık. Şehrin en hareketli yerlerinden birisiydi Old Town. Tarihi binalar, kafeler, restoranlar, kitapçılar, canlı müzik, dans  ve daha bir çok şey… 
Keşfederken aynı zamanda kültür de öğreniyorduk. Hayatımda ilk kez bir manastırda seremoniye gitmiştim. Dini ritüellerine şahit oldum. Din görevlileri ile muhabbet ettik. Hayatımda ile kez Paskalya Bayramı ritüellerine denk geldim. Yurtta hep birlikte yumurta boyadık ve yumurtalara şekiller verdik.  Paskalya ritüelini gerçekleştirdik. Paskalya kekinin tadına baktık.
Şehri keşfederken aynı zamanda birbirimize de alışmış ve kaldığımız Ciorogarla daha güzel bir yer haline gelmişti. Etkinlikler yapıyorduk hep birlikte. Spor salonumuz vardı. Güzel bir kampüsü vardı kaldığımız yerin. Büyük büyük çam ağaçları, çimler, karga sesleri, futbol sahası, koşu yerleri… Hepsi de daha huzurlu bir hale getiriyordu burayı. Gündüzleri spor yapıyoruz, ağaçların altında kitap okuyoruz, çimlerde muhabbet ediyoruz.  Akşamları saatlerce voleybol oynuyorduk. Voleyboldan sıkıldığımız spor salonunda bulduğumuz masa tenisi filesini yemek masamıza kurup mini masa tenisi oynuyorduk. J Boş zamanımızda mentorumuz ile birlikte yakınımızda bulunan ormana bir gezi yaptık. Doğa ile olmak, seslere kulak vermek o kadar keyifliydi ki... Ve çizim etkinlikleri yapıyorduk yurtta.  Topladığımız taşlarla taş boyama yapıyorduk. Dışarı çıkmadığımız zamanlarda kendimize yeni hobiler buluyorduk. Bir taraftan da yabancı dilimizi geliştirmek istiyorduk.  Para cezalı oyunlar bile oynadık. J
Birbiriniz tanımayan insanlar artık 7/24 birlikte zaman geçiriyordu. Dikdörtgen masa etrafındaki muhabbetler, fikir alışverişleri, çay-kahve, yemek yeme, oyunlar ve daha bir çok şey. Ve herkesten farklı bakış açıları edinmiştim.  Nihayetinde unutulmayacak anılar biriktirdik Romanya’da kaldığımız süre zarfında. Tereddütlerimiz iyi kilere dönüşmüştü. Özleyeceğimiz birçok anımız oldu. Sohbetlerimiz, oyunlarımız, birlikte yaptığımız tüm faaliyetler birbirinde keyifliydi.
Yapmak istediğiniz bir şey varsa, hayal kuruyorsanız tereddütlerden ve korkulardan sıyrılarak adım atın ve yaşayın. Keyifli, bol eğlenceli ve öğrenceli zamanlarınız olsun.
Bu güzel anıları heybemize doldurmamızda bize bu fırsatı veren IYACA ailesine sonsuz teşekkürler. J

No comments:

Post a Comment