Sona Yaklaşırken
Hey hey,
herkese selamlar değerli Iyaca blog okuyucuları. Size yine bir sürü anıyla
geldim. Herhalde en yoğun olduğum ay bu oldu diyebilirim. Dikkat dikkat! Şu an
da Slovenya’da ünlü olmuş birisinin yazısını okuyorsunuz . Türkiye’den geldiğimi
ve burada gönüllü olduğumu duyan televizyon çalışanları hemen benimle röportaj
yapmak istediler, eh ben de kırmadım onları kabul ettim. Röportajda kültürümüzden
geleneklerimize ve yaşam tarzımıza kadar birçok değişik konuya değindik. Benim
için gerçekten çok güzel bir deneyim oldu. Bu ay yine farklı yerlere
(ilkokullara, gençlik merkezlerine, liselere) giderek kendi ülkemizle ve
projeyle ilgili sunumlar yapmaya devam ettik. Bu sunumlar sayesinde hem onlar
birinci ağızdan Türk kültürünü öğrendiler hem de onların kültürü hakkında bir
sürü bilgi edinme imkânı buldum. Tamamen kazan kazan üzerine kurulu bir sistem
diyebilirim size. Tabi şimdi merak ediyorsunuzdur dünyanın dört bir tarafında
festivaller, karnavallar oluyor, yok mu Slovenya’nın da bir festivali karnavalı?
diye. Hemen size aşırı orijinal Kurentovanje Festivali’nden bahsedeyim o zaman.
Şubat ortası gibi başlayan ve on beş gün süren bu festivalin amacı ne peki? Tabi
ki de kışı kovmak. Eskiden Slovenya’da kışlar epey sert geçiyormuş. Çok ilginç
kostümler giyerek ve değişik sesler çıkararak kış mevsimini korkutup kaçırıp,
baharın gelmesini sağlıyorlar. Festivalin asıl karakteri Kurent isimli tüylü
kostüm giyen kişiler. Son gün ise büyük bir geçiş töreni oluyor ve geçiş
töreninde sadece Kurentler değil çok farklı kostümlü gruplar da yer alıyor. Bu festival
Slovenya’nın en eski şehirlerinden biri olan Ptuj’da oluyor ama kutlamalar
ülkenin değişik şehirlerinde de devam ediyor bu gruplar oralara da gidip geçiş
törenine katılıyorlar. Çalıştığım kurum ve aile merkeziyle birlikte çocuklar
için bir parti düzenledik. Onlarla oyunlar oynadık, dans ettik, şarkı söyledik.
Ben de bu partide bal kabağı kostümü giydim. Festivalin olduğu gün hava tıpkı
bahar havası gibiydi fakat festival bitti ertesi gün kar yağdı, Kurentler
amacına ulaşamadı anlayacağınız . Bu ay Türkiye’den ziyaretime üç arkadaşım
geldi, ev sahibi olduğum için onların rehberi oldum ve Slovenya’daki mutlaka
görülmesi gereken yerlere gidip, yine keşifler yaptık. Slovenya deyince
herkesin aklına direkt olarak Bled gölü ve kalesi geliyor ondan listemizin
başında orası vardı. Sonra Bohinj ve Ljubljana. 8 Şubat Preseren Günü
(Slovenya’nın milli marşının yazarı) olarak kutlandığı için bütün müzelere,
galerilere, sanatsal faaliyetlere giriş ücretsiz oluyor. Biz de durmadık, modern
sanatlar müzesinden, ulusal galeriye, savaş müzesine bugünü epey güzel
değerlendirdik Varış eğitiminde ve orta dönem eğitiminde tanıştığımız
gönüllülerin çalıştıkları kurumlar eğer bir etkinlik düzenliyorsa genelde başka
şehirlerdeki gönüllüleri de davet ediyorlar. Ben de bu ay Trbovlje’deki
gönüllülerin kostüm partisine katıldım. Yine çılgınlar gibi eğlendiğim ve
yepyeni bilgiler öğrendiğim bir parti oldu. Bu ay çalıştığım kurumda yine
birbirinden çeşitli etkinlikler düzendik. Çömlek yapmayı öğrendik, vegan
beslenme üzerine konuşmalar düzenleyip vegan tarifler denedik.
No comments:
Post a Comment