Monday 23 July 2018

Moldova'dan İlk İzlenimler

Merhaba, ben Kemal Erdem Coşar
Akdeniz Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan ve boş zamanlarını çeşitli yerel ve uluslararası projelerle doldurmaya çalışan bir gencim.
Şu an Moldova Kişinev'de Avrupa Gönüllülük Hizmetleri (AGH) kapsamında geldiğim 2 aylık projenin 13. günündeyim. Öncelikle ''AGH nedir?'' sorusuyla başlamak istiyorum.
AGH 18-30 yaşları arasındaki kişilerin, yurt dışında, çeşitli alanlarda kendilerini geliştirebileceği bir gönüllülük programıdır. Benim serüvenimin başlangıcına gelecek olursak, kafamda ''Acaba nasıl zorluklarla karşılaşacağım?'' ''Orada beni neler bekliyor?'' ''2 ay yurt dışında nasıl kalacağım?'' gibi sorular varken kendimi valizimi hazırlamış biletim elimde uçağımı beklerken buldum.
İstanbul Atatürk Havalimanından Kişinev Havalimanına indiğim anda ismimin yazılı olduğu kâğıdı tutan bir kadını gördüm ve benim koordinatörüm olduğunu anladım. :) Daha sonra bana şehirden, ulaşım sisteminden, Millenium'dan ( Beni karşılayan kurumun adı ), gönüllülerin ne yaptıklarından bahsetti. Daha sonra arabayla evime doğru gittik.
Evde tek kalacağımı öğrendiğimde şaşırmıştım. Çünkü daha önce böyle bir tecrübe edinmemiştim. Yemek yapmasını hiç bilmeyen biri olarak zorluklar yaşadım fakat buradaki ikinci haftamda en azından makarna gibi basit yemekler yapmayı öğrenebildim. :) Yani, bu tür projelerde sadece dil alanında, proje alanında değil genel olarak yaşamla ilgili tecrübeler de ediniyorsunuz.
Gelgelelim Moldova'nın başkenti Kişinev'e. Beklediğimden çok daha fazlasını bulduğum bu şehirde harika iki hafta geçirdim. Gözüme çarpan en önemli güzelliği, yeşilliklerle dolu insanın içini huzurla dolduran meşhur parkları oldu Kişinev'in. İnanılmaz büyüklükte çeşitli parkları gezerek muazzam yerler keşfettim. Büyük gölleriyle, kurbağa, sincap, kuğu, ördek gibi hayvanlarıyla sizi şaşırtacak bu parklarda balık tutabilir, koşu yapabilir, bot keyfi çıkarabilir, yerel halk gibi köpeğinizi gezdirebilir ve de manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Parklar dışında, tarihe tanıklık eden müzelerde, mimarisiyle etkileyen kiliselerde saatlerinizi harcayabilirsiniz. Buraya geldiğimde dikkatimi çeken bir diğer nokta ise, bana ''soğukkanlı'' diye tarif edilen Moldova halkının tam aksine gayet sıcakkanlı, güler yüzlü ve yardımsever olmaları.
Yol tarifi sorduğumda İngilizce bilmese bile hevesle tarif etmeye çalışan birçok kişi oldu. Hatta bana tamamen gönüllü bir şekilde rehberlik eden insanlar dahi çıktı karşıma. Bütün halk Romence ve Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabiliyor. Gençlerin büyük bir çoğunluğu İngilizce konuşabiliyor fakat maalesef yaşlı kesim İngilizce bilmiyor desem yeridir. Ulaşım içinse halk Troleibus(Otobüs tarzı biraz daha eski model bir toplu taşıma aracı) ve otobüsü kullanıyor. Bilet ise sadece 50 kuruş değerinde 2 Moldovan Leyi.
Şimdi ise buraya geliş sebebime değinmek istiyorum. Günümün büyük bir bölümünü beni karşılayan kurumumun ofisinde geçiriyorum. Pek tecrübem olmadığı video düzenleme ve fotoğraf çekme/düzenleme alanında uğraşarak dijital yeterliliğimi geliştiriyorum. Bunun yanı sıra, yerel gönüllülere Türkçe öğretiyor, onlardan da Rusça dersi alıyorum. Burada benimle kalan 4 Türk gönüllü daha var ve onlar da gitar kursu gibi sosyal etkinlikler düzenliyor. Yani, dilediğimiz etkinlikleri düzenleme hakkımız var. Aynı zamanda, yerel katılımcılarla ''İngilizce Pratiği Saati'' düzenliyorum. Moldova kültürüne ve tarihine dair çeşitli toplantılara katıldım ve Vadul lui Voda şehrinde 4 günlük bir eğitim kursuna katıldım. Eminim ki bu öğrenme sürecim önümdeki bir buçuk ayda da devam ediyor olacak ve serüvenime yepyeni maceralar eklenecek.
Türk ekibi olarak uğraştığımız başka bir aktivite ise şehri keşfetmeye yönelik bir ''Actionbound'' oyunu. Bu oyunu oynayan kişi Kişinev'de görülmeye değer yerlerden geçen rotayı takip ederek eğlenceli yan görevleri de yaparak en çok puanı toplayıp birinci olmaya çalışacak ve bunu yaparken tüm şehri gezmiş olacak.
Umarım okuduklarınız sizi daha da cesaretlendirir. Bu yazımı gönderici kuruluşum Iyaca'ya, yardımını hiç esirgemeyen Sinan Biçer ve Serdar Dobur'a teşekkür ederek bitirmek istiyorum. 
Hepinize aktif bir yaşam diliyorum. Mutlu kalın!


No comments:

Post a Comment