![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRUif7UZPq28WLegIpRWuiu831j8CAOMOgtMDZlEqWwb1-YTLTgigvx4pVh1EqM5qwdAtpZqiTZnyrFJ7Hi_p4mSff4_wKYGC7Z7QtD7ezqQUvSpXH-bR7aLmw47OElXomgadctSfuk7A/s400/IMG-20190905-WA0010.jpg)
ESC for
All projesine kabul edildiğim haberini aldığımda zihnimde beliren tüm bilgiler
bu kadardı. Ancak yaşadığım heyecanı anlatabilecek kelimeler zihnimde
belirmemişti. Bu proje ile imkanı kısıtlı gençlerle yapılacak etkinliklerle
onları topluma entegre etmeye ve bilgi ve becerilerini geliştirmeye
çalışacaktık. Benim için tamamen farklı bir şehirde, farklı insanlarla, farklı
bir kültür içerisinde beraber olacağız ve gençler için çalışacaktık. İnsan
zihninin kolay tahayyül edemeyeceği bir durum. Yeni insanlar, yeni kültürler,
yeni arkadaşlıklar, yeni şehirler, yeni heyecanlar ve yeni anılar...
İstanbul
Sabiha Gökçen Havaalanı’nda tomurcuk gibi bir heyecan... Saatler sonra
günlerdir beklenen gerçekleşecek... Uçaktan indiğimizde ve Ciorogarla yolu
boyunca artan bir heyecan. Yıllardır öğrencilerle beraber olmanın verdiği bir
rahatlık ama farklı bir kültür içerisinde olmanın verdiği bir korku ile yapılan
yolculuk... Konaklama noktasına ulaştığımızda öğrencilerin bir hafta sonra
geleceği haberini almamla içimde bir rahatlama oldu. Bir hafta boyunca ilk defa
gördüğüm bu kültürü tanımaya başlayacak ve gençlerin karşısına bir nebze de
olsa hazırlıklı çıkmaya çalışacaktım. Bir hafta boyunca tarih ve kültür
denizinin içinde boğulmamak için kendimi zorladım.
Her zamankinden
farklı olmayan bir sabah. Güneş odama dolmuş, hafif hafif ısıtıyor. Ve bir süre
sonra ilk sesler. Kuşların cıvıltısına öğrencilerin sesleri karışmaya başlıyor.
Okulda yeni bir hayat başlıyor. Evet, beklediğimiz an, öğrenciler yavaş yavaş
okulu dolduruyor. Bu okula ilk defa gelenler ve eski arkadaşlarını yeniden bu
ortamda görenlerin heyecanı. Heyecanı gözlerinden görmedim ama seslerinden
belli oluyordu. Pencereden bir süre onların heyecanına ortak oldum. Zihnimde
liseye gittiğim ilk gün canlandı ve bir anda onlarda kendimi gördüm. Ancak bu
hafta öğrencilerle beraber olmayacaktık.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilGFPgvRfA4sclnSIie6aHAKQEq1l9Gka4HIcAfVtPkC7DDIrCDGpgtmNgdimf3v3kJx57A7GQjveqoAxC3vktFfPEPkM0JcsT_2GswgrHF3jNOLmVrncnBdurWZIDMZhozvDOJqL6wzo/s400/IMG-20190926-WA0016.jpg)
Hafta içi
gençlerle geçirdiğimiz zamanın heyecanını üstümden atamadan hafta sonlarını ilk
defa geldiğim bu şehri tanımak için harcıyorum. Farklı bir kültürde yetişmiş
insanların kültürünü anlamaya, beğendiklerimi kabul etmeye çalışırken hafta
sonu bitiyor ve öğrencilerle yapacağımız etkinliklerin heyecanı ile ilk dersi
beklemeye başlıyorum. Yeni haftaya daha etkin başlayabiliriz çünkü onlarla
geçirdiğimiz vakit bizlere çok şey öğretti onlar hakkında. Onların da Erasmus+
ile tanışması, İngilizce dil seviyelerini geliştirmesi, özgüven kazanmaları ve
bireyselliklerini kazanmaları için yapılan etkinlikler ile geçen günler...
Öğrenmeye ve öğretmek için çabalarken daha fazla öğrenmek, inanın
anlatılabilecek bir mutluluk değil.
“Artık
yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.” Richard Bach
Bu zamana
kadar geçen bir aylık süre zarfında yaşamak için daha fazla neden bulma imkânım
oldu.Öğrenmek, öğretmek, keşfetmek, gençlerin hayatına dokunma ihtimali gibi.
Gençlerin gözündeki gelecek heyecanını, ışıltısını, mutluluklarını gördükçe
daha fazla neden bulabiliyor insan.
No comments:
Post a Comment