Tuesday 26 December 2017

Tunus'dan Merhabalar!

Merhabalar Ben Başak. Bu yazıyı EVS projesi ile geldiğim Tunus’un Sousse kentinde yaşadığım tecrübeleri aktarmak için yazıyorum. Kuzey Afrika'nın incisi Tunus’a vardığım ilk gün, gece yarısı olduğu için kendi imkanlarımla Tunus şehir merkezine giderek daha önceden tanıdığım Tunuslu arkadaşlarımda konakladım.
Ertesi gün büyük bir merak ve heyecanla 2 aylık proje boyunca kalacağım Tunus'un Sousse kentine geldim. Sousse kenti Tunus'un başkenti Tunus’a nazaran daha az kalabalık ve daha sakin bir hayatı olduğunu söyleyebileciğim bir yer burası, sahil kenarında muhteşem bir çarşısı olan tarihi ve Tunus'un geleneksel mimarisinin olduğu camileri, kalesi ve müzesiyle çok güzel bir kent burası. Tunus halkını ise  genel anlamda çok cana yakın yardımsever ve misafirperver insanlar olarak gözlemledim, ancak Tunus’ta Arapçamı geliştirmeyi umut ederken Tunus'un kendi lehçesinin Arapça'dan uzak oluşu ayrıca ikinci dil olarak Fransızca'nın yaygın oluşu halkla anlaşmayı kısmen zorlaştıran konulardan biri.
Tunusluların yerel kültürlerinde Berberiler önemli bir yere sahip, yeraltı evleri ve farklı kıyafetleri yüzlerine ve vücutlarına yaptıkları sembolik dövmeleriyle oldukça ünik ve muhteşem bir kültür, bunun yanı sıra çölde yaşayan bedevi yaşantısı ise yaygın, şanslıydım ki bedevilerle ve Tunus'un güneyinde ki berberilerle tanışma fırsatı bulup onların sosyal ve kültürel yaşayışlarına tanıklık edebildim. Burada geçirdiğim bir ayın en önemli ve en güzel geçen anları bu anlamda bir bedevinin kılavuzluğunda çölde geçirdiğim üc günlük seyahatimdi.  Bugüne kadar gördüğüm en farklı ve en değişik yaşam tarzlarına tanık oldum ve bu noktada Tunus'un köylerinde ve çöllerinde Tunus'un merkezine nazaran daha farklı ve daha içten bir yaşam olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca Tunusluların Türklere karşı olan sevgisi ise çoğu zaman benim için büyük bir avantaj oldu. Türküm denince onlar için akla ilk gelen şeyler İstanbul, Muhteşem Yuzyıl ve Polat Alemdar;bu sebepten genellikle size daha da içten ve ilgiyle yaklaşıyorlar, çünkü burada ki televizyon kanallarında genel olarak Türk dizileri izleniyor. Sosyal yaşamımız da Tunus halkının bize olan benzerliği ve samimiyeti Tunus’a alışma sürecimi gerçekten çok hızlandıran bir etken oldu. Buraya geldiğim ilk haftada bile, sanki yıllardır burada yaşıyormuşçasına çabuk alışmamı sağladı. Tek farkı çevrenin daha önce görmediğim bir çevre olmasıydı diyebilirim. Sousse daki Evs aktivitelerimiz ise yoğun geçiyor ve aktiviteler çoğunlukla çocuklarla ilgili, bu da projemizin daha da keyifli geçmesinde etkili; izin günlerimiz ise pazartesi ve salı günleri. Kalan zamanlarda ise farklı aktiviteler gerçekleştiriyoruz. Faaliyetler kapsamında  gençlik merkezine gidip Türkçe dersi de verdiğimiz oluyor, ki bu aktivite sayesinde yaşıtlarımızla iç içeyiz. Aynı zamanda gençlik merkezlerindeki imkanlar doğrultusunda müzik, resim ve spor alanında faaliyetler de gerçekleştiriyoruz. Bir diğer aktiviteler ise kreşler; birkaç tane aktivite dahilinde gittiğimiz kreşlerde çocuklarla oyunlar oynayıp onların iyi vakit geçirmesini sağlıyoruz. Bu da sanırım beni yaptığımız faaliyetlerde en çok eğlendiren kısım oluyor. Başka bir gönüllülük hizmetim ise, Tunuslu kadınların çalıştığı bir serada yaptığımız faaliyet.

Bu faaliyette serada ki çalışanların işlerine yardımcı oluyoruz, tabi bitki ve çiçeklerden hiç anlamayan biri olarak bayağı bir şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Çalışanların ise yaşça bizden büyük olmaları aslında bana Tunus'un kadın hakları konusunda da gözlem yapma fırsatı verdi; ki zaten şöyle bir trafiğe dahi baktığınızda kadın sürücülerin oranının çok olması hatta Tunus merkezde kadın makinistlerin oluşu aslında kadınların Arap dünyasında daha az söz hakkı sahibi olduğu gibi genellemeleri çürütür nitelikte.
Tabi ki Tunus özelinde bir gözlem olarak bilakis bu topraklarda kadınların giderek haklarını ellerine alan yapıda gelişmeler göstermekte olduğunu düşünüyorum, ama yine de Türkiye’den daha az gelişmiş bir ülke ancak gelişime çok açık bir yapıya sahip. Buraya gelirken bir kadın olarak giyim kuşam ve sosyal yaşam anlamında sorunlar yaşayabileceğim endişesi vard. Ancak sanılanın aksine modern bir ülke olduğunu söyleyebilirim. Etkinliklerin haricinde izin günlerimiz ülkeyi keşfetmekle geçiyor. Gezmesi en kolay ülkelerden biri sanırım, çoğu kez tek başıma yaptığım seyahatlerde yolda yerel halkla tanıştığım ve hatta misafirleri olduğum birçok zaman oldu,  bu da ev yaşantısını ve yemeklerini tatmak adına iyi bir fırsat oldu. Tunus mutfağının en tipik yiyeceği kuskus hatta bu Kuzey Afrika genelinde böyle Cezayir ve Fas’ta da meşhur bir yemek olan kuskus Berberi yemeği olmakla beraber bir Tunuslu ailenin neredeyse her gün tükettiği yiyecek. Tabii farklı versiyonlarıyla  bunun dışında Tunus’ta bir diğer meşhur şey ise hurma. Tunus'un güneyinde bolca hurma ağaçları ve hatta çölün ortasında hurma ağaçlarıyla çevrili vahaları bile var. Sonuç olarak bu ülkenin farklı dinamikleri bana birçok şeyi tecrübe etme ve tanıma fırsatı sundu. Burada geçirdiğim bir ay boyunca edindiğim tecrübelerim genel anlamda bunlar. Bana bu imkanı sağlayan IYACA’ya çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

No comments:

Post a Comment