Saturday, 28 December 2024

Soğuk Ülkelerin İçinde Sıcak Deneyimler: Finlandiya'da İlk Üç Ayım

 

Eylül ayının son günlerinde, yeni bir maceraya atılarak Finlandiya’ya geldim. Bu benim ilk yurtdışı deneyimimdi ve bu yolculuğu bir gönüllülük projesiyle gerçekleştiriyor olmak tarif edemeyeceğim mutluluk ve heyecanı içinde barındırıyor.


Finlandiya'nın soğuk havasına dair araştırmalarımı elbette yaptım. Kendimi soğuklara karşı hazırlamaya başlamıştım ama itiraf etmek gerekirse gözümü de korkutmuyor değildi. Sıcak iklimden gelen ve sıcak iklim seven biri olarak Finlandiya’nın soğuklarından nasıl gözüm korkmasın, değil mi? Bir taraftan kendi içimde bir yerlerde bu soğuk iklimi de sevebileceğimi düşünüyordum. Zamanla da bu değişikliğe alıştığımı ve adaptasyon sağladığımı fark ettim. Bazen soğuklar hala gözümü korkutuyor
ama bu deneyimin bana sunduğu farklılıklar, her şeye değdiğini gösteriyor.







Geldiğim hafta şehrin atmosferi bir festivalle canlanıyordu. Proje derneğimizin düzenlediği bu festival, İrlanda kültürüne odaklanmıştı. Finlandiya’yı keşfetmeden önce, İrlanda’nın müziği, dansı ve eğlenceli atmosferiyle tanışma fırsatım oldu. Festival yaklaşık bir hafta sürdü ve bu süre boyunca unutulmaz anılar biriktirdim. Festival'de birkaç görevde yer aldık. Bu sayede de insanlarla olan etkileşimimiz biraz arttı. İrlanda’da popüler olan bir şarkıcının konserine katıldık, canlı İrlanda danslarını izledik ve geleneksel İrlanda müzikleriyle tanıştık. Festivalin enerjisi ve farklı kültürleri bir araya getiren ruhu beni derinden etkiledi. Bu kültürel yolculuk, farklı geleneklere olan ilgimi daha da artırdı.



Elbette festival boyunca Finlandiya kültürüne dair küçük gözlemler yapmaya da başladım, ama bu konuda daha derin deneyimler festivalden sonra geldi. Projemizle ilgili kişilerle tanıştık ve Finlandiya’nın insanları, gelenekleri ve yaşam tarzı hakkında pek çok şey öğrendik. Bununla birlikte, en iyi öğrenme yönteminin gözlem ve deneyim olduğunu fark ettim. Yeni bir toplumun parçası olmak, farklı bakış açıları ve alışkanlıklarla tanışmak bana her gün yeni şeyler öğretiyor.







Ekim ayı ilerledikçe Finlandiya’yı daha yakından tanımaya başladım. Ayın sonunda Kokkola’da düzenlenen bir eğitim kampına katıldık. Burada dünyanın dört bir yanından gelen gönüllülerle bir araya geldik, birbirimizin hikayelerini dinledik ve çeşitli etkinliklerde birlikte yer aldık. Kamp, yeni arkadaşlıklar kurduğum ve unutulmaz anılar biriktirdiğim bir deneyim oldu. Ayrıca ilk sauna deneyimimi burada yaşadım. Finlandiya’nın geleneksel sauna kültüründe, sıcak saunadan sonra buz gibi göle dalmak önemli bir ritüel. Hava ve su ne kadar soğuk olursa olsun, saunadan sonra bu ferahlatıcı şok gerçekten eşsiz bir his veriyor.

Kampın benim için en büyüleyici anlarından biri ise kuzey ışıklarını ilk kez görmemdi. Gökyüzünde dans eden bu yeşil ve mor ışıklar, doğanın büyüleyici gücünü hissettirdi. Tüm bu güzellikleri toplu olarak deneyimlemek, bu anıyı daha da özel kıldı.




Aralık ayına geldiğimizde Hailuoto adasına yaptığımız yolculuk, Finlandiya’nın doğasıyla daha derin bir bağ kurmamı sağladı. Buzla kaplı denizin üzerinden geçerek adaya ulaşmak, sanki başka bir dünyaya adım atmak gibiydi. Adada çiftlikleri ziyaret ettik, yerel halkla sohbet ettik ve projelerimiz hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Kış aylarının soğuk ve karanlık atmosferi burada belirginleşiyordu; öğleden sonra saat üçte hava kararıyor ve her yer bembeyaz karla örtülüyordu.






Yine Aralık ayında ilk hikaye anlatımı etkinliğimizi düzenledik. Katılım az olsa da hazırlık sürecindeki heyecan ve etkinlik sırasında edindiğim tecrübeler, gelecekteki projeler için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Şu anda yeni etkinlikler planlamaya ve projelerimize yön vermeye devam ediyoruz.



Bu konuya değinmeden geçemeyeceğim. Finlandiya’nın doğal güzellikleriyle tanışmak, bu deneyimimin en huzur verici yönlerinden biri oldu. Finlandiya’nın geniş ormanları, dingin nehirleri ve sayısız adaları insana derin bir sakinlik sunuyor. Burada doğanın bir parçası olduğunuzu hissediyorsunuz. İnsan, sadece çevresindeki güzellikleri değil, kendi iç dünyasını da keşfetme fırsatı buluyor. Bu dingin atmosfer, hem ruhunuzu dinlendiriyor hem de yaşamın temposundan bir an olsun uzaklaşmanıza olanak tanıyor. Doğanın sunduğu huzur ve dinginlik, Finlandiya’yı daha da özel kılıyor. Finlandiya’nın doğası, sakin insanları ve büyüleyici atmosferi her gün bana huzur veriyor. Nehirlerin, ormanların ve sayısız adaların ortasında doğayla bir bütün olduğumu hissediyorum. Zaman zaman eksilere düşen hava sıcaklıkları ve donmuş göller, alışmam gereken farklılıklar yaratıyor. Günlerin kısa olması bazen ruh halimi etkiliyor, ama her yeni gün farklı bir güzelliği keşfetme şansı sunuyor.


Bu yolculuk bana her kültürün ve yaşam biçiminin bize farklı bakış açıları sunduğunu öğretti. Finlandiya’da geçirdiğim bu ilk üç ay, dünyaya daha geniş bir pencereden bakmamı sağladı. Önümüzdeki dört ay boyunca daha fazla deneyim yaşamak ve bu unutulmaz yolculuğa devam etmek için sabırsızlanıyorum.


Friday, 27 December 2024

Finlandiya’da İlk Adımlar: Kuzeydeki Maceramın İlk Üç Ayı

        Merhaba! Ben Serra, şu anda Finlandiya’nın Oulu şehrinde European Solidarity Corps programı kapsamında gönüllülük yapıyorum. Bu program hem kişisel gelişimime katkıda bulunmak hem de Avrupa’da farklı bir kültürü deneyimlemek için harika bir fırsat sundu.


Finlandiya’daki İlk 3 Ayım: Kuzeyin Soğuklarında Sıcacık Deneyimler

Finlandiya’daki ESC gönüllülük programına katılmamın üzerinden üç ay geçti ve bu süreç, hem kişisel hem de kültürel anlamda bana çok şey kattı. Soğuğun keskin bir şekilde hissedildiği ve güneş ışığının sınırlı olduğu bu ülkede, her geçen gün yeni bir şey öğrenerek ve çevremdeki insanlardan ilham alarak ufkumu genişletiyorum. Farklı kültürlerden gelen pek çok insanla tanışmak, sadece Finlandiya’yı değil, dünyanın dört bir yanından gelen bakış açılarını da tanımamı sağladı.




İrlanda Müziği, Hikayeleri ve Çayı

Finlandiya’daki ilk ayımda katıldığım İrlanda Müzik Festivali, hayatımda unutulmaz bir yer edindi. Yaklaşık dört gün süren bu festivalde, geleneksel İrlanda kültürünün müzik, dans ve hikaye anlatımıyla nasıl ifade edildiğine şahit oldum. Sahnede canlı müzik eşliğinde anlatılan geleneksel İrlanda hikayeleri özellikle dikkatimi çekti. Bazı hikayeler Fince anlatılsa bile, arkada çalan melodiler ve performansların uyumu, hikâyenin temasını anlamamıza yardımcı oldu. Sözlerin dilini anlamasam da, müziğin evrenselliği sayesinde hikayeler bana farklı duygular yaşattı ve bu, gerçekten eşsiz bir deneyimdi.

Festival boyunca İrlanda’ya özgü çayı da deneme şansım oldu. Ancak bir Türk olarak, kendi çayımızın tadını ve sıcak sohbetlerle nasıl bir araya geldiğini bir kez daha takdir ettim. İrlanda çayı hoş bir deneyimdi, fakat Türk çayının damakta bıraktığı yoğun aromayı ve keyfi başka hiçbir çayın sağlayamadığını fark ettim.



            Kışın Zorlukları ve Kültürel Keşifler

Finlandiya’nın kışları benim için gerçek bir meydan okuma oldu. Gündüzlerin kısalığı ve havanın aşırı soğuk olması, başlangıçta alışılması zor bir deneyimdi. Sabahları güneşin saat 10 gibi doğup öğleden sonra 2.30’da batması, günleri hem fiziksel hem de ruhsal olarak daha zor hale getiriyordu. Ancak bu durum, içeride geçirilen zamanları daha anlamlı kılmak için bir fırsat sundu. Geleneksel Fin mutfağını keşfetmeye başladım ve bir gün denediğim somon çorbasına bayıldım. Taze balık, krema ve sebzelerle hazırlanan bu çorba, soğuk kış günlerinde içimi hem fiziksel hem de duygusal anlamda ısıttı.


 



Hailuoto Adası: Doğanın Kalbindeki Sükûnet

İkinci ayımda, Oulu’ya yakın bir ada olan Hailuoto’yu ziyaret ettim. Burası, kalabalıktan uzak, doğanın kendi ritminde aktığı bir yerdi. Adanın dinginliği ve göz alabildiğine uzanan karlı ormanlar, bana kendimi huzurlu ve doğayla bütünleşmiş hissettirdi. Kış aylarında denizin üzerinde yeterince buz biriktiğinde ada ile ana kara arasında bir buz yolu açıldığını öğrendiğimde, Finlandiya’da doğanın hayatı ne kadar doğrudan şekillendirdiğine bir kez daha hayran kaldım. Hailuoto, teknolojiden uzaklaşıp doğanın kollarında vakit geçirmek isteyenler için benzersiz bir yerdi.




Training week kapsamında Kokkola şehrine yaptığım seyahat, Finlandiya’daki deneyimimi daha da zenginleştirdi. Burada sadece Fin kültürünü daha yakından tanımakla kalmadım, aynı zamanda dünyanın farklı yerlerinden gelen gönüllülerle tanışma fırsatı buldum. Bu insanlar sayesinde farklı yaşam tarzlarını ve bakış açılarını öğrenerek kişisel gelişimime önemli katkılar sağladım. Fin saunasını ilk kez burada denedim ve ardından dışarıdaki dondurucu soğuğa çıkmanın verdiği tazelik hissi unutulmazdı. Ancak bu seyahatin en etkileyici yanı, ilk kez kuzey ışıklarını görmekti. Gökyüzünde dans eden renkler karşısında, hayranlıkla doğanın bu muhteşem şölenini izledim.


Finlandiya’daki üç ayım boyunca yaşadığım deneyimler, tanıştığım insanlar ve keşfettiğim kültürel zenginlikler bana unutulmaz anılar kazandırdı. Hem öğrendiklerim hem de gördüklerim, bu sürecin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Şimdi, önümde kalan dört ayın da aynı şekilde dolu dolu geçmesini ve bu maceranın hayatımda kalıcı izler bırakmaya devam etmesini umuyorum.