Güzel bir akvaryumun içinde yaşıyoruz ama
denizin olduğunu görmüyoruz. Belki de bunun en büyük nedeni korkularımızdır.
Ancak korku aynı zamanda içinde, bu durumdan kurtulabileceğimizin umudunu da
barındırır. Sadece, çoğumuz bunu görmek istemez. Ama ben görmeyi tercih
edenlerdenim. Anksiyetemle yaşamayı her ne kadar öğrenmiş olsam da ilerlemesini
engellemek, belki de yavaş yavaş azaltmak için, bulduğum bu fırsatı
değerlendirmek istedim. Güvenli bölgem olan evimden çıkmak normalde bile bana
zor gelirken başka bir ülkeye gitmek, iki ay boyunca farklı bir yaşam tarzı
benimsemek ilk başta o kadar zor geldi ki… Defalarca vazgeçme düşüncesi beynimi
ele geçirmeye çalıştı ama korkularımı yenme isteği her zaman daha ağır bastı ve
bana göre büyük bir çılgınlık olan yurtdışına çıkışımı gerçekleştirdim. Bükreş’e indiğimde mentorumuz olan Mihai, oldukça
samimi bir şekilde beni karşıladı. Bu samimi ve içten karşılama
başlangıçta duyduğum endişelerimi azaltmamda büyük ölçüde yardımcı oldu.
Ardından Mihai ile birlikte, diğer gönüllülerin de olduğu yurda gittik.
Arkadaşlarımın da yardımıyla yurttaki işleyişin
ve okuldaki aktivitelerin nasıl ilerlediğini öğrenmeye başladım. Ve buradaki
maceram bu şekilde başlamış oldu.
İlk zamanlarda diğer grup
arkadaşlarımla daha sonra da tek başıma şehri keşfetmeye çıktım. Dilini dahi
bilmediğim, sokaklarına aşina olmadığım bir şehirde vakit geçirmek, bilinmeyen
yerleri bulmak için kaybolmak gibiydi.Zamanımızın büyük bir kısmını ayırdığımız
öğrencilerden bahsedecek olursam, birbirinden farklı düşüncelere sahip olan onlarca
öğrenciyle vakit geçirdim. Her birinin farklı hayalleri, farklı umutları veya
umutsuzlukları ve korkuları var. Kimisi kendine olan yolculuğunu daha şimdiden
başlatmış, kimisi ise kaybolup gitmiş. Zaman geçtikçe ve birbirimizi tanımaya
başladıkça öğrencilerle iletişim kurmak çok daha kolay bir hal aldı.
Yaşanılan vedalarında olduğu
son bir ayım çok hızlı geçti. Artık gitme vakti. Keyifli bir gönüllülük
deneyimi yaşamanız dileğiyle
No comments:
Post a Comment