Wednesday, 4 September 2019

AGH'ın Mükemmel Dünyası!

Öncelikle merhaba, Selin ben J Macaristan’ın küçük bir şehri olan Veresegyház’dan yazıyorum. Budapeşte’ye trenle 45 dakika uzaktayız. Bu yüzden oldukça şanslıyız. Projemiz gençler ve çocuklar odaklı, oldukça eğlenceli şekilde devam ediyor. 1 ayı geride bıraktım ve az bir sürem kaldı. Buradan gideceğime üzülüyorum çünkü imkanlarımız çok güzel, çalıştığımız insanlar çok yardımsever ve anlayışlı, yerel insanları çok samimi aynı zamanda kendimizi de sevdirdiğimizi düşünüyorum :) İlk günden bugüne ne olduğunu sorarsanız; her şey rüya gibiydi. İlk hafta Budapeşte’de hayvanat bahçesine gittik. Daha önce görmediğim onlarca hayvan gördüm. Ardından şehirde küçük bir tur yaptık. Her sokağı, her binası tarih kokan bir şehirdi burası. Mimarisi gerçekten büyüleyiciydi. İnsana huzur veriyordu. İlk izlenimlerim bunlardı ve sonrasında daha fazla beğenmeye ve çok daha farklı açılardan bakarak değerlendirmeye devam etmiştim. İlk etkinliğimiz tarihsel bir deneyimdi. Yerel insanlarla tarihi yaşatan aktiviteler yapmıştık. Orta çağdan kalan kıyafetler giydik, yerel insanlarla şehri dolaştık, ok attık vs. Daha sonra Balaton gölünde 3 günlüğüne tatil yapmaya gittik. Büyük bir göl olduğu için Macar’lar buraya Macar denizi diyorlarmış ve gerçekten deniz diyebilecek kadar büyüktü. Bu da harika bir deneyimdi. Balaton’dan hemen sonra 1 haftalığına küçük bir Avrupa turu yapmaya karar vermiştik. 
İlk durağımız Bratislava, ikincisi Viyana ve son durak Prag’dı. Benim için asla unutamayacağım birkaç deneyimden biriydi. Avrupa’nın bu 3 güzel şehrini gezmek ufkumu açmakla kalmayıp hayallerime farklı bir kapıyı da aralamıştı. Bir bakıma geleceğimi şekillendirmede fikir olmuştu. Tarihini araştırdığım, hakkında kitaplar okuduğum, çocukluğumdan beri merak ettiğim bu şehirleri gezmek, tarihi yerlerini keşfetmek, oraya özgü şeyleri denemek, hiç bilmediğim dili konuşan insanlarla iletişim kurmak gerçekten tarifsiz hissettiriyor şu an bile. Konaklama, yolculuk masrafları, yeme içme biraz pahalıya gelse de önceden ayarladığınız ve sağlam bir plan yaptığınızda gerçekten pişman olmayacağınız bir gezi olur. Bu unutulmaz geziden sonra 1 haftalık bir kamp yapmıştık küçük çocuklarla. Yorucu olduğu kadar eğlenceliydi. Kaç yaşında olursan ol çocuklardan çok şey öğreniyorsun. Onların enerjisiyle biz de çocuklu yaşlarımıza dönmüştük. Bu süre zarfında Macarca dilinde baya ilerleme kaydettim diyebilirim. Ve tabii ki bu kamp da çok güzel bir deneyimdi. Bu günlerde de 2 büyük etkinlik üzerine çalışıyoruz. 2 tatlı kıza dans dersi veriyorum ve beraber bir show hazırlıyoruz. En sevdiğim işimi burada icra edebilmek büyük şans enim için. 1 aylık AGH sürecim anlatabildiğim kadar bunlardı. Burada çok şey öğreniyorsunuz. Çok güzel gelişimler kaydediyorsunuz. Sadece dil değil; kişisel, çevresel, psikolojik birçok şey öğreniyorsunuz ve bunları kötü deneyimlerle değil güzel anılarla kazanıyorsunuz. Hayalleriniz varsa, yurtdışına çıkmak istiyorsanız, kendinizi her anlamda geliştirmek istiyorsanız AGH en verimli yol olabilir. Hayal edin, korkmayın ve bunun için her şeyi yapın :)\




No comments:

Post a Comment