Tuesday 27 June 2017

Litvanya'da AGH...

Merhaba... Ben Litvanya'da Uluslararası Gençlik Aktiviteleri Merkezi Derneği'nin koordinatörlüğünde AGH yapıyorum. İlk başvurum da seçilmek gibi bir şansım oldu. Burada bir anaokulunda gönüllülük yapıyorum. Okul öncesi öğretmenliğinden mezun olmuş ve yurt dışında bir anaokulunda tecrübe ediniyor olmak düşüncesi bile beni heyecanlandırmaya yetmişken gerçekleştiriyor olmak gerçekten çok güzel bir duygu. Öncellikle buraya geldiğim ilk haftadan bahsetmek istiyorum. Ilk yurtdışı deneyimim olacaktı ve bunu tek başıma yapacaktım. İster istemez heyecan kaygı gibi bir takım duyguları derinden yaşadım. Atatürk hava alanından Kiev aktarmalı Litvanya'ya geldim. Yolculuğum biraz yorucu geçti ama bir sorun olmadı. Ev sahibi organizasyondan koordinatörüm ve mentörüm beni karşıladı.
Sonra kalacağım eve götürdüler. Güler yüzlü insanlardı. Ilk görüş izlenimim iyi insanlar oldu. 4 odalı bir evde 1 odam var. Mutfak tuvalet ve banyo ortak kullanım alanı. Evim çalıştığım anaokuluna çok yakın yürüyerek 10 dakikada varabiliyorum. Sabah erken uyansam da bu benim için güzel bir avantaj. Ilk hafta bana etrafı tanımam alışmam için izin verdiler. Geldiğim ilk gün hastahaneye sağlık kontrolüne götürdüler beni çocuklarla tanışmadan önce bunu yaptırmam önemliymiş. Bu şekilde ilk enteresan şeyle karşılaştım. Hastahaneye labirent gibi 3 kapı açarak girdik. Sonrasında bir odaya girip montlarımızı çıkardık görevliye verdik. Sonradan öğrendim ki burada bir yere girmek için en az 2 kapıdan geçmen gerekiyor. Çünkü hava burada çok soğuk. Ben 20 şubatta geldim ve hava eksi 10 dereceler-deydi. Kışın eksi 30 dereceleri görüyormuş. Gerçekten çok soğuk bir yer. Bu yüzden kapalı alanların kapıları en az 2 tane ve ters yöne doğru açılıyor(hala alışabilmiş degilim:). Ve insanlar içeride rahat hareket edebilmek için montlarını vestiyere bırakıyor. Hastahane kitap fuarı gibi yerlerde bunlar için özel büyük salonlar var.

Sonrasında anaokuluna gittim ve bana okulu gezdirdiler. İkinci gün Mentörüm bana şehir merkezini ve Türk büyük elçiliğinin yerini gösterdi. Sonraki gün elçiliğe gidip adres değişikliği beyanında bulundum. Buraya geldikten 10 ya da 20 gün sonraya kadar yapılması gereken bir şeymiş, süre geçtikten sonra ceza ödeniyormuş. Ben referandum da oy kullanmak için ilk olarak gelip bu işimi halletmiştim. Ama bana Litvanya'da yeterli sayıda Türk yaşamadığı için burada sandık açılmayacağını yakındaki ülkelere gidebileceğimi söylediler.



Sonraki günlerde evimin etrafını ve şehir merkezini gezdim. Markette gezerken ve otobüse bildiğimde ilk hissettiğim koku domuz eti kokusu oldu. Ilk bir hafta bu koku gerçekten çok zordu. Alışık olmadığım farklı bir koku olduğu için rahatsız ediyordu. Ama sonradan geçti, alıştım artık hissetmiyorum. Buradaki en sevdiğim yer şehir merkezi oldu. Çünkü şehir merkezi Old Town denilen yerdi. Eski yapılar birbirinden farklı kiliselerin mimarisi çok güzel. Canım sıkıldığında Old Town sokaklarında tek başıma bile gezebiliyorum. Buranın nüfusu çok az Istanbul'da yaşayan biri olarak burası bana çok sakin geldi ama huzur verici hissettiriyor. Kimsenin acelesi yok bir yerlere koşan yok. Farklı kültür tanımak gerçekten güzel. Hala alışamadığım bir şey daha var yaya geçidinde arabaların geçmesini beklemek ahh Türkiye diye kendime gülüyorum her seferinde. Arabalar gelip duruyor. Ben ozaman benim için durduğunu anlayıp geçiyorum. Şeffaf bir şekilde tecrübelerimi anlatmaya çalışıyorum umarım AGH yapmak için sizi heveslendirebilirim.

No comments:

Post a Comment