Monday 7 March 2022

Compass'da Neler Yapıyoruz?

Hellooooo! Kaposvardan selamlar!

Projemin üçüncü ayını doldurmuş bulunmaktayım. Bu yazımda sizlere ocak ayı süresince ev sahibi organizasyonum Compass da hangi tür aktivitelerde bulunduğumdan bahsetmek istiyorum.

Bu ay Kaposvar'da her yıl bir geleneksel haline gelen ve uluslararası koşu yarışmacılarının da katılım gösterdiği bir yarı maraton gerçekleştirildi. Compass gönüllüleri olarak görevimiz koşu sırasında yarışmacılara motivasyon sağlamak amacıyla belirli bölgelerde standlar kurarak destek olmak ve onlara enerji içeceği, su vb. içeceklerle kısa da olsa mola verebilecekleri noktalar oluşturmaktı. Bunun için ofisimizi Peter Atilla ziyarete geldi ve bizlere yarış hakkında detaylı bilgilendirmede bulundu.(Bu yarışta ben de yer aldım ama bu harika deneyimimi şubat raporumda sizinle paylaşacağım  ).Bunun yanı sıra Macarca derslerine başladık. Macarca 44 harfli bir alfabe’ye sahip bir dil ve inanılmaz zor bana göre. Eğer gerçekçi hedefler kurarsanız ve düzenli çalışırsanız yaklaşık olarak A2 seviyesine ulaşabilirsiniz. Aksan buradaki bölgelere göre değişmiyor fakat alfabedeki birçok harf bizimkinden farklı diyebilirim. Şimdilik günlük konuşma kalıplarına hakim olduğum söylenebilir. Mesela Günaydın ,İyi akşamlar ( Jo reggelt, Jo estet ) vb.  Bazı harfleri gerçekten uzatarak telaffuz etmeniz gerekebilir mesela a ve e gibi.

Buradaki mentörlerimiz gerçekten oldukça kibar ve tatlı insanlar. Barbara mentörlerimizden birisi ve gerçekten oldukça deneyimli biri. Bizleri evinde misafir etti ve bize yiyecek ve içecek ikramında bulundu, hep birlikte oyun oynadık ve hoş sohbetler ettik.

Bir de sizlere Macaristan için oldukça önemli olan bir anlaşmadan, Trianon antlaşmasından bahsetmek istiyorum. Çünkü Kossuth meydanı bu ay bu antlaşmayı hatırlatan bazı sembollerle doldu. Trianon anlaşması 4 Haziran 1920 tarihinde gerçekleşiyor ve bu anlaşma sonucunda Macaristan topraklarının %73’ünü kaybediyor ve nüfusu %33 azalıyor .Bu nedenle antlaşma halk için gerçekten önemli bir anlam taşıyor. Önemli olduğunu düşündüğüm bu bilgiyi de yazıma ekledikten sonra artık izninizi istemem gerek çünkü Compass'da yapılacak daha birçok aktivite var ve gerçekten oldukça güzel ve yaratıcı aktivitelerin bizi beklediğini söyleyebilirim. Bir sonraki ay görüşmek üzereeee ! 

Cioragarla'dan Herkese Merhabalar!

Daha öncede ESC başvurusu yapmayı çok isteyip başvuru süresini kaçırmıştım. Ve arkadaşım bana başvuruların açıldığını ve başvurmam gerektiğini söylediğinde çok heyecanlandım ve başvurumu 2 gün içinde gerçekleştirdim ve kabul edildiğimi öğrendiğimde çok mutlu oldum. Ve Romanya'ya olan yolculuğumuzun otobüsle gerçekleşeceğini öğrendiğimde daha da mutlu oldumm :) Çünkü bu daha fazla eşya + ekstra harcamalara gerek yok demekti. Ama bu şekilde olmadı tabi ki Neyse uzun ve eğlenceli bir yolculuktan(Adrian sağolsun hazır yol üstüyken Edirne de durup hep birlikte ciğer yedik inanabiliyor musunuz) sonraa gönüllülük maceramız başlamış bulunmakta...
Konaklayacağımız mekana geldiğimizde çok mutlu olmuştum. Burada havalarin çok soğuk olduğu ve olacağı söylenmişti ancak ben Eskişehirde doğup büyüdüğüm için yeterince soğuk değilmişo yüzden hava şartlari bakımından çok zorlanmıyorum. Gönüllülük sürecimde acaba dış görünüşümle alakalı yani başörtüm ile bir tepki alır mıyım diye çok endişelenmiştim. Ama buradaki insanlar çok kibarlar ve çoğu fazlasıyla saygılı ve Türkleri çok seviyor ve cok azda olsa  bir çoğu türkçe konuşabiliyor. Markete tek basima alışverişe gittiğimde bana özellikle kendi sıralarını vermek gibi bir kibarlik yapmaları inanılmaz hoşuma gidiyor. Kibar saygılı insanlari çoook seviyorum. Dış görünüş bakımından bir insanı yargılamak tamamen karaktersiz insanlarin yapabileceği bir davranış üstelik bunu dış görünüş bakımından aynı olan insanlarin yapması aşırı komik.Kısaca Romen halkı tarafından kültürel bir şok yaşamadım diyebilirim.

Buradaki gönüllülük sürecimizde ise her pazartesi günü ofise giderek ROMA+ projemizin konusu olan zorbalıkla ilgili bütün haftanin planını yapıyoruz ve sonrasında bunu salı ve perşembe günlerinde öğrencilerle paylaşıyoruz. Ve her hafta cuma günlerinde ise Georgiyle ve Romen öğrencilerle birlikte Romanyanin tarihi ve sanat müzelerini geziyoruz. Buradaki tarihi yapılara, sokaklara her karışına hayran oldum. Özellikle Constantadaki Arkeroloji Müzesine aşık oldum diyebilirim.

Son olarakta buradaki sürecimin en zorlayıcı kısmı ise paramı yönetmek ve yemek yapmayı öğrenmek zorunda olmam çünkü hiç yemek yapmak zorunda kalmamıştım. Ve burada paramı daha iradeli bir sekilde kullanmayı öğrenerek sonucunda da daha fazla yer keşfetmeyi planlıyorum Bunlara ek olarakta dil konusunda biraz zorlanıyor olmam. Umarim buradan ayrılıncaya kadar bu sorunu halledebilirim

Gönüllülük projelerinin en güzel yanı kişi olarak bizi daha da büyütmesi, geliştirmesi ve bize farklı bir bakış açısı kazandırması. Bu sayede dünyaya daha farkinda bir birey olarak bakıp karşılaştığımız zorluklarla daha kolay başedip çözüm üretebiliyoruz. Ve gönüllü bir birey olarak sadece kendi hayatimizda değil dokunulması gereken bir çok ruha dokunup harikalar yaratabilme imkanına sahibiz. Dünyayı daha yasanabilir hale getirmek bizim ellerimizde!

Vee cok belli edemesem de İyaca ve Sakura ailesi cok seviliyorsunuz ;)

Tuesday 1 March 2022

ROMANYA’DAN SELAMLARR

Ben Betül Barut. Roma+ Projesi gönüllüsüyüm. Romanya’nın Ciorogarla kentinde 1. ayımı doldurdum ve sizlere bu blog yazımda deneyimlerimden bahsetmek istiyorum. Gönüllülük faaliyetlerime Türkiye’de çeşitli derneklerle başlamıştım. İlk yurt dışı deneyimimi de ESC  projesi ile gerçekleştireceğim için çok mutluydum. Katıldığım bir proje sayesinde İYACA ile tanışma fırsatım oldu ve araştırdığımda güvenilir bir dernek olduğunu öğrendim. Roma+ Projesi’ne seçildikten sonra ilk işim zorlu bir süreç olan vizemi almaktı neyse ki İYACA sayesinde tahminimden çok kolay oldu 3 gün içerisinde vizemi aldım. Sonunda yolculuk tarihimiz geldi. İstanbul’dan 10 saatlik otobüs yolcuğu sonunda konaklayacağımız yurda ulaştık.

3 aylık projemiz zorbalık konusu üzerindeydi. Haftanın bir günü ofise gidiyoruz. Ofisteyken okulda öğrenciler ile hangi etkinlikler ile daha etkili ve verimli öğrenme alanı oluşturabiliriz bunun hakkında takım çalışmaları yapıyoruz. Haftanın diğer günü ise lisedeki öğrencilerle buluşup hazırladığımız etkinlikleri uyguluyoruz. Girdiğimiz sınıflarda dezavantajlı öğrenciler oluyor onların gönüllülerine dokunmak, onlarla iletişime geçmek bizim motivasyonumuzu arttırıyor.

Mentörümüz Mihai ve Georgiana ile Rumence derslerimiz oluyor. Gündelik konuşma dilini öğreniyoruz. Öğrendiğimiz kelimeleri Rumen biriyle karşılaştığımızda kullanmak onları çok mutlu ediyor.  Bazen Rumence derslerimize Romanya’daki gönüllü öğrenciler giriyor bizde onlara Türkçe kelimeler öğretiyoruz.  Cuma günleri ise kültürel gezi günleri oluyor. İlk hafta Romanya’nın başkenti Bükreş’i tanıma amaçlı harita yardımıyla  şehri keşfettik. Kültürel ve sosyal faaliyetlere bolca zaman ayırabiliyoruz. Bucureşti-Cluj  futbol maçına biletlerimiz aldık. Maçı oradaki insanlarla izlemek çok keyifliydi. Sonraki haftalar buradaki gönüllülerimiz ile birlikte köy müzesi, resim müzesi, manastır vs. gittik. Hafta sonu ise boş vakitlerimiz oluyor. Biz de bu boş vakitlerimizde gezi planlaması yapıyoruz. Bükreş’te Avrupa’nın en büyük binası olan Parlamento Sarayı, farklı mimarisi ile Catedrala Patriarhală görmenizi istediğim favori mekanlarımdandı. 

Geçen haftaki planımız ise çok merak ettiğimiz Drakula kalesinin bulunduğu Braşov’du. Bütçemize uygun olsun diye BlaBlaCar ile gittik. Şanslıyız ki Cumartesi günü aynı şoförle gidip Pazar günü aynı şoför ile geri döndük. Braşova ilk kez gittiğimizi söylediğimizde bize yardımcı olabileceğini söyledi ve iki gün boyunca görmemizi istediğimiz yerlerde bize  rehberlik etti.Bir şehri rehberle gezmenin ne kadar da keyif vereceğini anlatmaya gerek yok bence. Braşov’da Bran Kalesi ve Karaiman Manastırı favorim oldular. 

Şubat ayına girdik Türkiye’den kar fotoğrafları görürken burada hala kar yağmadı. Ciorogarla’da her şey yolunda bir sonraki blog yazımda görüşmek üzere.

 

Hayallerinizi Asla Ertelemeyin!

Merhaba arkadaşlar ben Ali ilk blog yazımdan sonra ikinci ay yaşadıklarımı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle proje kapsamında bize sunulan görevler tamamıyle basit ve bizim için olan etkinliklerdi. Okullara sunum yapmaya gidiyorduk, Romanyalı gönüllülerimiz ile buluşuyorduk ve her an çok güzel geçiyordu bu etkinliklerde benim ayağım burkulması sonucu çok katılamadım ve kaçırdığım anlar için üzgünüm. Bizler için düzenlenmiş ve gönüllülerimiz ile gidilen bisiklet etkinliğine katılamamam da bu anlardan birisi. Gittiğimiz köy müzesi gezileri, kilise gezileri, müze geziler hepsi çok güzeldi. Mentörlerimiz Mihai ve Georgiana gerçekten çok iyi kişiler bunu da eklemek isterim.

İkinci aya geçmemiz ile artık Romanya’yı biraz daha tanımıştık  daha çok gezebiliyor ve insanlarla iletişim kurabiliyorduk. Gittiğim kafede çok çok tatlı bir Romanyalı ile tanıştım ve ikinci ayım daha güzel oldu. Bükreş’te bilmediğim yerleri de onun sayesinde gördüm. Onun ile konuştukça hem Romancayı hem İngilizceyi biraz daha ilerlettim.  Yolunuz Romanya’ya düşerse Romanyalı insanların sıcakkanlı ve sempatik olduğunu size söyleyebilirim.

İkinci ay daha çok tanıdık Romanya’yı demiştim şimdi gidebildiğim şehirlerden size bahsetmek isterim. Costanta şehri günü birlik gezilebilecek denize kıyısı olan küçük bir şehir. Gidip görülmesini öneririm. Timisoara şehri ise oraya kendi . arkadaş grubumuz ile araba kiralayarak gittik. 4 kişi gittiğimiz için yolculukta fazlasıyla eğlenceli geçti. Şehir merkezi ve içindeki müzeler çok güzeldi kira tuttuğumuz ev şirin ve konforlu idi. Orda bulunan Corvin kalesine de gittik ve gerçekten gidilmeye değer bir yer diyebilirim. Başka günlerde Sinia’da bulunun Peleş kalesine gittik ve gerçekten orası da muazzam yerlerden biriydi. Son  haftamızda bütün ekip arkadaşlarımız ile Hırvatistan’a gittik 3 gün de orada geçirdik. Hırvatistan’ da beğendim ama Romanya benim için daha eğlenceli ve güzel geçti diyebilirim. Romanya’da iken kesinlikle başka şehir ve ülkelere gitmenizi öneririm. Evet arkadaşlar ikinci ayım genel itibari ile bu şekilde geçti.

Romanya maceram bana başka ülkeler için kapı araladı diyebilirim. Yabancı dil konusunda da teşvik ettiğini söyleyebilirim. Bunların yanında başka kültürler için olan hevesim ve onları tanımak için olan çabamı bi hayli arttırdı. 2 aylık  süre benim için az geldi ve daha fazla orada kalmayı çok isterdim.

Son olarak da eklemek istediğim şey şu şekilde okulların açıldığı zamanlarda gittim ve ben gibi birkaç arkadaşımda öğrenci idi bu durum  ben veya arkadaşlarım için derslerde geri kalma gibi bi olumsuzluk oluşturmadı.

Hayallerinizi asla ertelemeyin. Bir başka projede görüşmek üzere…