Friday 25 February 2022

Romanya'ya Alışma Sürecim!

Merhaba, ben Rukiye Şahin. 22 yaşındayım. Ankaralıyım. Bolu Abant İzzet Baysal üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun oldum. İYACA ile üniversite yıllarında aktif olarak gönüllü olduğum topluluk sayesinde tanıştım. Mezun olduktan sonra ise duyuruları takip ederek başvuru yapmaya başladım ve uzun dönem Roma+ programına geldim. Bizim programımız uzun bir yolculuk ile başladı çünkü Romanya'ya uçak ile değil kara yolu ile geldik. İstanbul'da 7 kişi ve Adrian ile başladı yolculuğumuz yaklaşık 12 saat sürdü ve gecenin bir yarısı kalacağımız yere geldik. İlk hafta alışma sürecimiz hava değişimi neyi nasıl yapmalıyız gibi soruların cevaplarını bulmak ile geçti. 

Birbirimize ve yeni yaşam alanımıza alıştıktan sonra her şey daha kolay olmaya başladı. Pandeminin devam etmesi bir dezavantaj olsa bile. Romanya'da ilerleyen günlerde Bükreş'i keşfetmeye başladık şehrin kış ayındaki kasveti bitmek üzere yerine bahar havası alıyordu insanlar sokakları fazlasıyla doldurmuştu. Merkezi olan Bükreş doğasıyla değil binaları ile meşhurdu çünkü her yer binadan ibaretti fakat  kiliseler her gittiğimde beni farklı bir duyguya sürüklüyordu. Tarihi yapısı vardı. 4 ülkenin de eserleri burada gözle görülüyordu.

Günler ve haftalar geçtikçe hem Bükreş'i daha iyi tanıdık hem okuldaki öğrencileri. Haftada iki gün mutlaka birlikte etkinlik yapıyorduk. Daha önceki ekiplerden alışmışlardı bizimle de zorluk çekmediler. Eğlenceli ve dolu dolu geçen zorbalık üzerine konuştuğumuz etkinlik planı yaptığımız verimli zamanlar oluyordu. Bunun yanı sıra Rumence dersimiz de devam ediyordu. 3 aylık sürecin ilk ayı bitti artık alışma süreci bitti gezmek için daha çok zaman ayıracağımız haftalar geldi.

Yıldızları Takip Et!

Merhabalar ben Güven. Erciyes Üniversitesi, Rus Dili ve Edebiyatı 3.sınıf öğrencisiyim. Bugün sizlere Romanya/Ciorogârla'dan bu yazıyı yazmaktayım. Sizlere gönüllülük projem de ki ilk ayımdan bahsetmek istiyorum. Adrian ile birlikte güzel bir yolculuğun ardından 8 kişi olarak Ciorogârla'ya ulaştık. Saat geç olduğu için direkt olarak yerleşip dinlenmeye çalıştık. İlk haftamız başlamıştı. İlk önce Romanyalı gönüllüler ile tanıştık. Sonrasında hafta boyunca ne yapacağımızın planını yaptık. Cuma günü ise ilk hafta görevimiz olan; bir haritada bulunan yıldızları takip ederek iki gruba ayrılıp Bükreş'i gezdik. Bizim grubumuz gezerken yolda "Țiurbe" ile tanıştık. Kendisi defalarca Türkiye'ye gelmiş ve çok beğenmiş. O gün Țiurbe'nin doğum günüymüş ve bizde o mutlu olsun diye biraz onunla gezdik. Hatta kendisi bize Mustafa Kemal Atatürk'ü çok sevdiğini ve bizi onun büstüne götürmek istediğini söyledi. Bizde onunla birlikte gittik ve şans eseri o büstün bizim haritamızda ki bir yıldız olduğunu öğrendik... İlk haftamız böyle geçti sonraki haftalarda daha çok öğrencilerle etkinlikler yapmaya başladık.

Romanya bina güzellikleri olsun, doğal güzellikleri olsun harika bir ülke. IYACA ve SAKURA'ya burada bulunma imkanı sundukları için çok teşekkür ediyorum.









Güven Ceren


Wednesday 16 February 2022

Barcelos ve Güzel Deneyimler!

Merhaba 😊 Ocak 2022´den herkese sevgiler!

Portekiz'in Barcelos şehrinden güzel deneyim ve anları sizlere aktarmaya devam ediyorum...Öncelikle bu blog yazıma mükemmel lezzet ile başlayarak, harika manzaralar ile devam edeceğiz.

FRANCESINHA

Francesinha, Portekiz´in geleneksel yemeği olup herkes tarafından çok sevilmektedir. Açıkçası ilk baslarda ben çok on yargılı yaklaşmıştım (çok pişmanım). Çünkü, bizim alışık olduğumuz tatlardan ve görüntüden farklı. Bolca sos, iki ekmek arasında sosis, biftek dilim et, salam ve daha bir suru şey, üzerine eritme kasar ve göz yumurta ile şekillendirilmiş ve patates kızartması ile sunulan ve yanında genellikle bira ile (Super Bock, Portekiz yerli birası ve benim favorim) tüketilen fazlaca ağır olan bir öğün. İsteğe göre yarım veya tam porsiyon olarak tüketilebilir.

Fakat, etrafımdan duyduğum söylentilere göre, Franchesinha`yi seven ya çok seviyor, ya da bir daha yiyemiyor 😊)) Ben kesinlikle öneriyorum!


SPORTING – BENFICA FINAL MACI

Tek kelime ile; MÜKEMMELDİ!!

Sporting ve Benfica, Portekiz`in en önemli iki futbol takımı. Bizim Galatasaray ve Fenerbahçe gibi düşünebiliriz 😊 Ve ben bu iki takımın ve herkes tarafından heyecanla beklenen bu maçı canlı canlı izlemeye gittim. Yaşanan atmosfer, insanların heyecanı, bağırışları son derece doğal ve içtendi. Çünkü bu derbi, onlar için çok önemli. Bem Benfica ( Lisbon takimi) taraftarı olsam da arkadaşlarım Sporting (Porto) takımı  destekliyordu. Mac sonucu 3-1 olarak sona erdi. Galib olan takım; SPORTING!! İnsanların sevinçleri, bağırışları, havai fişekler…  Stadyum full + full dolu hatta ayakta izleyen yüzlerce insan vardı neredeyse 2.000 insan vardı diyebilirim..

Portekiz'e gelip de mutlaka bir futbol maçı izlemeden gitmeyin. Bunu gerçekten yaşıyorlar!

OCAK AYINDA ILKBAHAR

Portekiz, hava durumuyla şaşırtmaya devam ediyor… Öğle saatlerinde 20 dereceye kadar ulaşan hava, güneş gittiği anda neredeyse yarı yarıya hatta daha düşük dereceye ulaşması mümkün ve dondurucu soğuğa kadar gidiyor.  Fakat öğle saatlerinde bu mükemmel havayı solumak, yürüyüş yapmak, cimlerde ve gol kenarında piknik yapmak ocak ayından sizi alıp, nisan – mayısa götürüyor. Fakat güneş gittiği anda Ocak ayında olduğunuzun farkına varıyorsunuz :D ( buraya gelmeden bunu göz önünde bulundurmak ve hasta olmaktan kaçınmak gerek)




BRAGA – UNIÁO DAS FREGUESIAS DE ESTE

Braga şehir merkezinde bulunan bu tepe yerli halk tarafından çok sevilmekte. Özellikle aksam saatlerinde gün batımını seyretmek ve ilerleyen saatlerde gençlerin favori toplanma alanı olarak bilinir. Ve büyüleyici şehre tepeden bakış manzarasıyla herkesin gözde konumu haline gelmesi tesadüf değil 😊

Ocak ayı; yine dolu dolu ve birbirinden güzel anılarla tamamlanmış oldu. Şubat ayında tekrardan yeni kesifler ve deneyimlerle burada olacağım!

Sevgiler 😊

Wednesday 2 February 2022

İyi ki Varsın ESC!


Geçen ayın ardından bu ay dolu dolu gezilerle geçti. Aralık ayının ilk haftasında değişim projesi için Türkiye'den gelen üniversite paydaşlarının eğitimi yerinde incelemeleri için hazırlıklar yapıldı. Gençlik merkezinde, derneğin Türkiye'den gelen öğretmenler için yaptığı çalışmalar anlatıldı. Ayrıca aynı hafta doktora gittim ve pcr testi yaptırdım. Kaposvar'da hastalanıp hastane bulmakta biraz zorlansam da mentörüm Reni'ye ilgisinden dolayı teşekkür ederim. Ayrıca ilk defa projem süresince geçerli olan sigortamı faturaları firmaya göndererek kullandım ve 1 hafta sonrasında da ilaçlara harcadığım parayı hesabıma yatırdılar. Kendimi iyi hissettikten sonra 3. haftada İngilizce konuşan kulüplere katılmaya devam ettim. İngilizce konuşma kulüplerinde çeşitli oyunlar oynayarak Zeyti ve diğer yerel katılımcılarla çalıştık. Sonrasında Noel için sığınma evinde kalan çocuklara küçük hediyeler yapma fırsatımız oldu, bu benim el becerilerimi geliştirdi. 

Macaristan’daki noel tatiline gittikten sonra Kaposvar'dan önce otobüsle Hırvatistan'ın Başkenti Zagreb'e gitmek için Nagykanizsa'ya ve Nagykanizsa'dan Gyekenyes'e trenle gittim. Gyekenyes'te uluslararası trene bindim ve sınırı para ödemeden geçtim. Koprivnica’da tren bileti aldım bu arada Avrupa Gençlik Kartı-EYCA kullanımında yüzde 25 indirimli bilet alınabiliyor. Zagreb’e ulaşmanın ardından tarihi 1. yüzyıla kadar uzanan şehir, kültürel mirasını çok iyi korumuş. Avrupa Birliği şehirleri arasında en korunaklı ve gelişmiş şehirlerden biridir. Tarih boyunca pek çok savaşa tanık olan bu şehir, tüm bu hatıraları silüetinde taşımaktaydı. Ban Josip Jelačić Meydanı'na geldikten sonra Türkiye'deki İstiklal caddesine benzeyen Ilıca caddesini dolaştım. Renkli ve kiremitli çatısıyla Zagreb'in en ikonik simgesi olan San Marco Kilisesi ve Zagreb Katedrali'ne gittim. Zagreb gerçekten pahalı ve turistik bir şehir olmasına rağmen Noel pazarı çok kalabalıktı, bana denk gelen 10 kişiden 9'u da İngilizce konuşabiliyordu.

Korona önlemleri toplu taşıma ve toplu alanlarda çoğunlukla maske kullanmadan devam ediyordu. Ayrıca QR kod uygulamasını protesto ediyorlardı. 3 günlük Zagreb turunun ardından otobüse binerek Sırbistan'ın başkenti Belgrad'a gittim. Belgrad, Eski Şehir (Stari Grad) ve Yeni Şehir (Novi Grad) olmak üzere iki ana bölgeye ayrılmış. Turistik yerlerin tamamı şehrin tarihi kesiminde yer aldığından konaklama yerini de buna göre ayarladım. Yeni Belgrad ise alışveriş merkezleri ve gökdelenleriyle şehrin modern yüzünü temsil ediyor. Tarihi öneme sahip Kalemegdan'ı gezdikten sonra Türk lezzetlerini aradığım için börek yemeye gittim. Macaristan'da Budapeşte dışında ne yazık ki börek yapan yer yok ya da ben henüz bulamadım. Knez Mihaillova caddesinde yürümeye başladım. Bu arada cadde, Sırbistan Prensi III'ün adını aldı. Mihailo ve 1870'lerin sonlarından kalma birçok büyük ve etkileyici binaya ev sahipliği yapmaktadır. Caddenin bir ucu Terazije Meydanı'na, diğer ucu Kalemegdan'a açılıyor. Yine şehrin simge yapılarından biri olan Aziz Sava Katedrali'ni ziyaret ettim. Kilise, Sırp Ortodoks Kilisesi'nin kurucusu ve ortaçağ Sırbistan'ında önemli bir şahsiyet olan Sava'ya adanmıştır. Sırbistan Cumhuriyet Meydanı'nda Prens Mihailo Heykeli'ni gördüm. Belgrad'daki Nikola Tesla Müzesi'ne de gitme fırsatım oldu. Belgrad'da gittiğim diğer yer tajmaj oldu. Sırbistan'da da Türkçe kelimelerle benzer çok kelime dikkatimi çekti.

Sırbistan'da 4 gün kaldıktan sonra tekrar otobüsle Zagreb'e döndüm. Otobüs yolculuğunun ardından uçağa binmek için Zagreb havaalanından Sofya'ya gittim. Sofya'daki Aslanlı Köprü, Kara Camii (Kilise) ve Noel pazarını gezdikten sonra otobüsle Bükreş'e gittim. Çavuşesku Sarayının Pentagon'dan sonra dünyanın en büyük ikinci binası olduğu söyleniyor. Çavuşesku Sarayı'nı ziyaret ederken; Girişte sıkı bir güvenlik kontrolü ile karşı karşıyasınız. Aslında, binaya girmek için pasaportunuzun yanınızda olması gerekiyor. Pasaportunuzu güvenlik görevlilerine bıraktıktan sonra boynunuza asmanız için bir kart veriliyor ve gruplar halinde alınıyorsunuz. 1100 odası olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Bükreş'te yerel bir restoranda tatlı olarak papanasi yedim. Ekşi mayalı hamurla yapılan, krema ve reçelle zenginleştirilen bu tatlı son derece doyurucuydu. Ayrıca Bükreş diğer Avrupa şehirlerine göre ucuz bir başkent. İyi ki varsın ESC!!!

Kaposvar'da Zaman Hızlıca Akıp Geçiyor!

Sziasztooook!

Kaposvardan selamlar ! Projemin ikinci ayını doldurmuş bulunmaktayım. Zaman bu şehirde gerçekten de hızlıca akıp geçiyor.

Geçen ay gibi bu ay da benim için oldukça verimli geçti diyebilirim. Projemin ikinci ayında ev sahibi kuruluşum Compass da farklı aktiviteler içerisinde bulunmak bana şimdiden katkı sağlıyor. Burada bulunan çok kültürlü ortam, farklı dillerin konuşulması gerçekten de bireysel açıdan beni geliştiriyor. Belki de Erasmus+ projesinin en güzel taraflarından birisi de bu özelliği.

 

Bu ay Compass’a gelen yerel gençlik ile birçok İngilizce konuşma kulübü düzenledik. Neredeyse her gün yerel gençlik ile bir konuşma kulübü düzenliyoruz ve farklı konular üzerinde İngilizce konuşuyoruz. Her birimizin İngilizce seviyesi farklı olsa bile İngilizcesini geliştirmek isteyen insanlar için oldukça güzel bir aktivite olduğunu söyleyebilirim, hiç çekinceniz olmasın bu konuda.

Aralık ayı benim için oldukça yoğundu diyebilirim. Organizasyonumuza Türkiye'nin farklı bölgelerinden Özel Eğitim, Sosyal Hizmet konularından uzmanlar geldiler ve Macaristan'da gerçekleşen ve organizasyonumuzun ev sahipliğini yaptığı proje çerçevesinde dezavantajlı grupların sosyal ve iş hayatına entegrasyonu için sağlanan sosyal hizmet ve olanaklarını gözlemlediler. Ben de organizasyonumuzu tanıtan kendi alanım olan eğitim ile alakalı  daha  önce  yapılan aktiviteleri  tanıtan bir İngilizce sunum gerçekleştirdim. Daha öncesinde birçok kez sunum deneyimim olmasına rağmen İngilizce olarak burada yaptığım sunumların beni daha da geliştirdiğini gözlemliyorum. Profesyonel iş hayatında da bana oldukça katkı sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca Kaposvar'da bir otelde gelen misafirlerimize birlikte bir workshop’ a katıldık ve dezavantajlı grupların yer aldığı bir sosyal hizmet servisinde hangi tür aktivitelerin düzenlendiğini biz de incelemiş olduk. Gerçekten Compass bana her anlamda çok özellik kazandırıyor diyebilirim. İngilizcemi daha da geliştiriyorum, Sunumlar yapıyorum, Workshoplarda yer alıyorum. Bu benim için çok önemli bir fırsat.

Bu ay özellikle Christmas dolayısıyla Compass da oldukça eğlenceli vakit geçirdik. Her birimiz farklı kostümler giydik ve ofisimizi Christmas için süsledik. Bu özel zaman için küçük yılbaşı hediyeleri yaptık ve şekerlerle renklendirdik. Sonrasında bu hediyeleri kadın sığınma evinde kalan küçük çocuklara ulaştırdık. Onlar için küçük bir hatıra bırakmış olduk ve bu bizi çok mutlu etti diyebilirim .Gerçekten Avrupa'da bu geleneksel aktiviteyi yerine getirmek benim için oldukça zevkliydi. Umarım sizin de yakından gözlemleme şansınız olur.

Ev sahibi kuruluşumuz bize Christmas dolayısıyla iki hafta sürecek tatil sağladı ve bu sayede farklı ülkelere gitme ve birçok güzel mekanı gözlemleme şansı buldum. Krakow ve Prag da yaklaşık olarak bir hafta geçirdim ve özellikle Prag’ın muazzam bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Astronomik saat, Prag meydanı, Prag kalesi ve Letna tepesi mutlaka gidilmesi gereken mekanlar. Eğer sizin de fırsatınız olursa mutlaka Prag’a gitmelisiniz . Ayrıca Krakow da bulunan Auschwitz müzesi (Hitler  döneminden  kalan  bir  çalışma  kampı  )  mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bana göre. Gönderici kuruluşum IYACA ve ev sahibi kuruluşum Compass sayesinde farklı kültürleri gözlemleme ve genel kültürümü geliştirme şansı buluyorum. Bu benim için harika bir deneyim ve siz de mutlaka bu deneyimi yaşamalısınız bence .