Thursday 27 September 2018

İkinci ayım bitmiş

Merhabalar,
Geldiğim ilk hafta 6 ay nasıl geçecek derken şimdi bakıyorum 2. ayım bitmiş bile. Buraya tamamen alıştım dersem yalan olmaz.. Gelirken yaz ayından itibaren kalın montları giyerim diye tahmin ederken havanın sıcaklığı beni şaşırtmaya devam ediyordu :)Bir İzmirli olarak en büyük merakım Kasım ayı, ‘ ne olmuş yahu biraz soğuk, biraz kar bunları da görmek, bilmek lazım ‘ diyorum..
Burada yaptığım en güzel aktivitelerden biri nehir üzerinde kano ile vakit geçirmekti. Bir an nehrin ortasında durup sadece sessizliği dinlemek istiyorsunuz.. Bu süre zarfında etrafımda sadece 2 renk olması resmen kendi ülkemde en son ne zaman böyle bir manzarada keyif yaptın sorusunu hatırlattı bana.. Şimdiye dek böyle bir aktivite denememiş olmam da ayrıca kendime karşı kızdırdı beni :) Letonya’yı bu konuda övmekle bitiremiyorum. Doğaya saygıları inanılmaz yüksek..Bir diğer güzel gezim ise Letonya’da bulunan tek saray Rundale Palace’a yaptığımız ziyaret idi.. Daugavpils’ten sarayın bulunduğu şehre gidene kadar tekrar doğaya, ağaçlara, Letonların çoğunun sahip olduğu countryside house ; onların deyimi ile; daçalarının bahçelerinin dizaynına aşık olmadan kendinizi alamıyorsunuz :) Ortalama 4 saatlik bir yolcuğun ardından saraya varmış bulunuyorduk.. Saraya giden uzun ağaçlı yolun güzelliğinden sanıyorum yarım saatimizi orada harcamıştık :) Rundale Palaca‘ı Letonya’ya uzun süreli gelen birinin görmeden gitmesi büyük ayıp doğrusu.. Gerçekten görülmeye değer yerlerden..

Saturday 22 September 2018

Czersk’te EVS – Yeni Deneyimler, Yeni Dostluklar

 Merhaba Czersk'te dördüncü ayımı tamamlamak üzereyim, burda zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyoruz hergün bir etkinlik hergün bir faliyet yeni arkadaşlar yeni dostluklar yeni gençlik projeleri derken kendi projemin 3 te birinin bittiğini anladım biraz da üzüldüm açıkçası insan buraya alıştıktan sonra burdan gitmek istemiyor geriye dönüp baktığımda Türkiye'yle ilgili sadece yemekleri özlüyorum herhalde onun dışında buraya adapte olmak çok kolay. Burda hafta içi hergün rehabilitasyon merkezine gidip zihinsel ve bedensel engelli kişilere yardımcı oluyoruz, onlara rehberlik yapıyoruz. Çalıştığımız kurumda birkaç kişi İngilizce biliyor iyi ki de biliyor yoksa işimiz çok zor olurdu tabi bizde bu arada lehçe öğreniyoruz çünkü dışarda kendimizi ifade edebilmemiz gerekiyor.

Saturday 15 September 2018

Moldova’dan Tecrübeler

Herkese tekrardan merhaba, daha önceki blogumda sizlere kim olduğumdan, AGH projelerinden, ilk iki hafta içinde şehire dair izlenimlerimden ve yaptıklarımdan kısaca bahsetmiştim. Şimdi ise projemi tamamlamış, 2 ay Moldova’da yaşamış ve Türkiye’ye dönmüş olarak ikinci ve son bloğumu yazıyorum.
Bu blogumda ise proje içeriğinden ziyade yaşayarak edindiğim tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle şehirde yaşadığım zorluklardan bahsetmek istiyorum. Bu sayede, sizler de katılmaya karar verirseniz göz önünde bulundurmanız gereken zorluklardan haberdar olursunuz. En önemli zorluk dil bariyeriydi. Rutin alışverişlerde almak istediklerimi anlatmak olsun, yol tarifleri olsun, Türkiye’de olmayıp Moldova’da çok alışılagelmiş davranışları özümsemek olsun, dil bilmeden bu işleri halletmek gerçekten zorlay
ıcıydı. Bu sorunu ise Moldova’nın konuşulan dili olan Rusçayı öğrenmeye başlayarak hallettim. Kiril alfabesi kullanılan bir yere gidiyorsanız kesinlikle alfabeyi okumayı öğrenmenizi tavsiye ederim çünkü bazı restoranlarda size direkt kiril alfabeli menü getiriyorlar.

Friday 7 September 2018

KAFKASYA’DAN SON DEMLER

Projemin yaklaşık olarak iki aylık zarfını tamamlarken bu sürecin son blog yazısını kaleme alıyorum. Öncelikle projemin ilk zamanlarına dönüp baktığımda koskoca iki ay nasıl geçecek diye düşündüğümü hatırlıyorum. Ancak şimdi zamanın ne kadar da hızlı bir şekilde aktığını ve bana ayrılan sürenin yavaş yavaş sona erdiğine tanıklık ediyorum. En başta bu kadar gözümün korkmasının sebebi ilk yurt dışı deneyimim olması ve beni burada neler beklediğinden bihaber olmamdı. Daha sonrasında işler yoluna girmeye ve projemle alakadar olmaya başlayınca bir gün, bir hafta, bir ay nasıl çabuk geçiyor diye kendime hayret etmeye başlamıştım. İlk bloğumda kısaca değinmiş olduğum Avrupa Gönüllülük Hizmetleri sayesinde bu deneyimlemiş olduğum çok farklı iki aylık süreçte unutamayacağım her birinin bende apayrı yerleri olan anılar biriktirdim. Bu projeye dâhil olmasaydım bu iki ayı nasıl değerlendirecektim o da bir muamma tabii ki. İyi ki IYACA ile tanıştım ve onlar sayesinde bu tecrübeyi yaşadım.