Sizleri öncelikle Bulgarca selamlamak istedim, hepinize
merhabalar arkadaşlar J
Bulgaristan’da Evs yapma fikrim tamamen şans eseri gelişti
ve neden olmasın dedim .Sınır bir ülke olması ilk Evs projem olması,
kültürlerin yakın olması beni çeken nedenler arasındaydı J Tüm iyikilerimi bu
yolda yaşadım .Kocaman bi çuvalla gitmemiştim belki beklentilerim çok yüksek
değildi. Burgas’da olacaktım. Öncelikle çok araştırma yaptım ,tarihi,
kültürleri, yaşama koşulları gibi. Tahmin edeceğiniz üzre internet koca bir çöp
yığını ve saçma sapan bilgilere çok da kulak asmayarak hazırlıklarımı yaptım.
Benim pasaportum bordo olduğu için vize şartı vardı ve gerekli belgeleri teslim
ettikten sonra 15 gün vizeyi bekledim ve yola düştüm. İlk önce İstanbul sonra
Burgas . Otobüs yolculuğum rahat oldu ama gümrükte sadece benimle alakalı bazı
durumlardan onlarca insan bekletildi. Başörtülü olduğum için büyük bir
önyargıyla karşılandım.Eğer başörtünüz
varsa buna hazırlıklı olmalısınız ne yazıkki. Bulgaristan’da kullanılan
para birimi leva Türk parasının iki katından biraz fazla değerde. Avrupa
Birliğine 2007 yılında girmiş ve halk bundan fazlasıyla şikayetçi. Her şey ucuz
, ekonomik yönden kalkınamayan bir ülke maalesef.
Proje kapsamında birçok il gezdim. Kırcaali , Haskovo ve
Polovdiv’e gittim.Tüm ihtiyaçlarım proje kapsamında karşılandı. Bulgaristan’ın
her yerisanat.Basit bir binanın üzerinde dahi şaheserlerle karşılaşmanız
mümkün.Her sokağı müzik. Sokakta çevirdiğiniz sıradan görünen birinin müzisyen
olma ihtimali yüzde yetmiş mesela. Birde alabildiğine yeşillik… En güzel yanı
ormanlara dokunmamışlar. Kırcaali ‘deki Türk nüfusu yüzde seksene yakın ve Türk
kültürünü her yerinde hissedebilirsiniz. Öyle çok turistik bir yer değil, iki
kilise bir cami var .Birde dillere destan medresesi. Çok güzel bir tarih
yatıyor Bulgaristan’da. Çoğunlukla yanlış bilinse de 500 sene birlikte
yaşamışlığımız var ve bu her alanda çok açık. Haskovo kilise ve cami sayısı
eşit tek il. Dünyadaki en büyük Meryem Ana heykeli merkezinde ve Guinness
Rekorlar Kitabı’na bile girmiş. Hala hoşgörü ve huzurla birlikte yaşıyorlar.
Polovdiv ise Avrupa Kültür başkenti seçilmiş. Roman Stadyumu, Cuma Camii, Antik
Roma Tiyatrosu ve Eski Şehir kısmı tarihin en önemli anlarına tanıklık etmiş.
Ben gittiğimde Roma stadyumu restore aşamasında olduğu için içine giremedim ama
yukardan görüp inceleme imkanım oldu. Gerçekten görülüp gezilmesi gereken
yerler.Bu yerler dedininiz ne olursa olsun semboller bile taşıyabilirsiniz hiç
problem olmayacaktır. Ama bazı şehirler fazlasıyla saygısız bu yüzden dikkatli
olmanızda fayda var.
Sonrasında arkadaş ortamımla saklı koylara kampa gittim.
Lipite bunun için gerçekten çok güzel bir yer.Yıldızlara dokunup sadece ay
ışığıyla güzel bir gece geçirebileceğiniz arkanızı ormana yaslayıp
bacaklarınızı denize uzatabileceğiniz muhteşem bir koy.Keza küçük illerden
Sozopol ,Primorosko, ve Nessebar da fazlasıyla güzel ve tamamen turistik.
İki ay dolu dolu muhteşem bir hızla geçti, genel itibariyle
gözlemlerim bu kadar. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim, herkesin gitmesi
görmesi dileğimle J
No comments:
Post a Comment