Tunus’a uçuyoruz. Dört saatlik rötardan sonra sabaha karşı
Tunis, Chartage Havaalanı’nındayız. Henüz şehrin üzerinde alabildiğine düz
coğrafyasıyla Afrika göz kırpıyor. Gökyüzü her yana uzuyor. Hava ılık. Aylardan
Eylül. Projenin gerçekleşeceği şehir Sousse’a gidiyoruz. Evs’in ilk günlerine
adım atıyoruz. ‘Lira’ ve ‘kuruş’lar ‘dinar’ ve ‘milim’e dönüyor.
Faaliyetlere katıldığım yerler; kreş, sera, hastane; çocuk,
sanat ve gençlik merkezleri. Buradayken Dünya, loage seyahatlerinde Arapça
şarkılar, çocuklarla boyamalar, serada bitkiler, Tunusça Asslemalar, Fransızca
Bonjourlar, medinalarda pazarlıklar, palmiyeler, çöller, denizler, yaseminlerle
kendi çevresinde 58 kere dönüyor. Tunus, Sahra topraklarında. Sahra’yı yazması
kolay değil. Sousse, Tunis, Nabeul, Monastir kocaman kumsallarla, az katlı
beyaz evlerle dolu Tunus şehirleri. Cafelerden thé à la menth adını verdikleri
bol şekerli nane çayı temin edilebiliyor. Chapati ve brik bazı vejetaryen
atıştırmalıklar. Kaktüs ve hurma pek çok. Arsalarda atıklar görülebiliyor.
Burada genellikle anadilleri Arapça’nın yanında çok büyük ihtimalle Fransızca
da konuşabilen insanlar ve birçok kedi yaşıyor. Duvara monte taharet muslukları
var. Evler geniş balkonlu ve yüksek tavanlı. Kısa bir tanımım yapmak istedim,
herkesin Tunus’u ziyaret etmesini tavsiye ederim.
No comments:
Post a Comment