Günler su gidip akıp
gitmeye dursun efendim. 4 ayı bitirip 5.aydan gün aldık Poggiardo'da.
Anaokulunu, rehabilitasyon merkezini kapatıp yaz kampında göreve bile başladık.
Biraz çoğul ve efkarlı bir girişin ardından selamlar herkese. Çoğul ve efkarlı
oldu biraz zira özlemeye başladım evimi yurdumu. Çoğulcu konuşmamdan sebep ise
iş paylaşımı yaptığım arkadaşlarımın bulunması.
Günler epeyce hızlı
akıyor. Bunun iki sebebi var ilk EVS'ci arkadaşlarımızı uğurlamaya başladık bu
da onlarla daha fazla vakit geçirmek adına, gün içinde yaptığımız sohbetlerin
artması ve gezmelik görmelik yerleri tüketme hızımızın zirveye ulaşması demek.
Uzun dönem buradaki hayatı tecrübe edip ( yaklaşık 1 yıl kadar) akabinde
projelerinin bitmesi üzerine ülkelerine geri döndüler (romanya, macaristan) bu
bizi biraz hüzünlendirse de ilk etapda buradaki sürecin biteceğini ve kısıtlı
zamanlarla burada olduğumuzu hatırlattı.Diğer sebep ise mevsim yaz malumunuz,
hava resmen burnumuzdan getiriyor. İzmir ve ŞanlıUrfa sıcağı görmüş biri olarak
buranın sıcağı bizim oralara** rahmet okutuyor(** çünkü buradayken Türkiye
sınırları içerisinde kalan heryer bizim oralar oluyor...). Siesta başlangıcının
bir ertesinde, güneş batıncaya kadar sıcaktan transa geçmiş vaziyette olduğumuz
yerde kalakalıyoruz. Bazen hadi gari bir cesaret deyip bisikletlerle kendimizi
en yakın mesafedeki deniz kıyısına atıyoruz. Ancak genel itibariyle yaz
kampındaki çocuklar bütün enerjimizi sömürmüş olduğu için bu işlevi
gerçekleştirmek genelde haftasonlarında mümkün oluyor.
Yaz kampı demişken biraz
bahsetmek istiyorum. Bir sürü küçük çocuğun evlerine tıkılıp kalmalarını ya da
teknolojik araçlarla haşır neşir olmalarını bir nebze de olsa engelleyen bir
aktivite alanı aslında. Güney italya'da gerçekleşen tüm resmi faaliyetler gibi
sabah başlayıp öğlen 13.30 a kadar devam ediyor. İçerik olaraksa en güzel
bir şey (bu kelime dizisini kullanmayı çok seviyorum) engelli çocuklar ile
engeli bulunmayan çocuklar birlikte aktivite gerçekleştiriyorlar. Bu
aktiviteler genelde boyama, resim yapma veyahut basit fiziksel aktivitelerden
oluşuyor. Öğretici bağlamda ise çocukların karma iletişim kurması konusunda
yardımcı oluyor. Bir nevi kaynaştırma eğitimi gibi.. Ben genelde işin boyama ve
boyanma kısmında yer alıyorum ki bundan sebep nasibimi aldığım fotoğrafları
aşağıda paylaşacağım. Cağnım beyaz tshirt'im boyama yaptığım minik
arkadaşlarımın boyalı ellerince damgalandılar...
Diğer taraftan sosyal
hayat iyiden iyiye hareketlendi buralarda. Yaz olması sebebiyle her yerde bir
etkinlik gerçekleşiyor. Sokak oyunları, konserler genelde genç kuşağın ilgi
alanı, orta yaş veyahut yaşlı kuşak akşamları kendilerini kapı önündeki
sandalyelerinde buluveriyorlar. Çekirdek çitleyip çay içmeselerde sokaktan
geçenleri izleyip , kendi aralarında muhabbet edip selamlar veriyorlar (
tanıyıp tanımamaları mühim değil, tıpkı bizim küçük yerleşim yerlerimizde devam
eden kültürümüz gibi; sokağından/muhitinden geçene gösterilen misafir
nezaketinin gereği) bu biraz daha kendimi buraya yakın hissetmeme sebep oluyor.
Çünkü oturduğumuz sokaktaki hemen hemen bütün orta yaş ve üzeri amcaları,
teyzeleri tanıyorum. Onlarda beni :) bu güzel bie şey çünkü sabah uyanıp
kendimi evimde bulmak istediğim günlerin akşamlarında bu insanlar, burayla olan
bağlılığımı arttırmam için gerekçe oluyor.Ama yine de hiç bir şey insanın
çocukluk komşusu ayten teyzenin güvenini, anne kokusu ve onun salçalı ekmeğinin
samimiyetini tutmuyor.
Bu ay için böyle durumlar. Gelecek ay'a kadar
sağlıcakla kalın efendim.
No comments:
Post a Comment