Friday 13 November 2015

Kaldığımız yerden devam :)

     Bugün 9 Kasım Pazartesi. 4 gün sonra Portekiz'e geleli 2 ay olacak. Şöyle dönüp bakıyorum da ne çabuk geçmiş zaman. Oysa geldiğim ilk günü hatırlıyorum. Buraya alışamayacağım diye akıttığım gözyaşlarını..Bizim dışımızda Türk arıyordum burada. 1 tane bile görsem, vatanıma kavuşmuş gibi hissedecektim çünkü. Çok şükür ki o sıkıcı zamanları atlattım ve buraya alıştım.


        Barcelos'taki üniversitede Erasmus yapan yaklaşık 10-12 kişilik bir Türk grubuyla tanıştık. Onlar da çok sevmişler burayı ve hiç gitmek istemiyorlar. Hatta ve hatta seneye başka ülkelerde tekrardan Erasmus yapmak isteyenler bile var. Bizim burada ne için bulunduğumuzu soruyorlar. EVS diyoruz, Avrupa Gönüllü Hizmeti diyoruz fakat çoğu gencimizin bu projeden haberi bile yok. Biz de başlıyoruz anlatmaya ve EVS, Erasmus'tan daha cazip geliyo onlara. Tabiki de daha cazip çünkü, en başta okul ve sınav stresi yok. Dilini geliştirmen ve farklı kültürleri tanıma şansın, kendini kişisel olarak geliştirip eksik yönlerini tamamlama şansın daha fazla. Ve en çokta insanlara yardım ederek elde ettiğin mutluluk...Bunlar genelde EVS'in proje kapsamında olan şeyler. Mesela huzurevlerinde, çocuk yuvalarında, kreşlerde bu projeyi sürdürenler için daha büyük bir mutluluktur diye düşünüyorum ben.






Ekim ayının sonuyla birlikte gruplarımız Türkiye'ye döndüler. Ve biz Büşra'yla ikimiz, yani Edi ile Büdü kaldık başbaşa :) Bir şeyler yapmamız lazımdı. Yeni grup ne zaman gelecek bilmiyoruz. Onlar gelene kadar zamanı değerlendirmek lazım. Neler yapabiliriz konusunda çok düşünmemize gerek yoktu. Çünkü 3 Kasım'da Galatasarayımızın Benfica ile Şampiyonlar Ligi maçı vardı Lizbon'da. Kaçırır mıyız? Tabiki de hayır. Portekiz'li kankamız Sara'dan maç biletlerini nereden alabileceğimiz konusunda yardım istedik. Aynı bizim Türkiye'de takımların lisanslı ürünlerini satan GS Store, Fenerium gibi, burada da Benfica'nın ürünlerinin satıldığı ''Benfica House'' varmış ve maç biletleri orada satılıyormuş. Hemen gittik ve aldık biletlerimizi. Geriye kaldı maç gününü beklemek. 3 Kasım sabahı saat 7 treniyle Lizbon'a yolculuğumuz başladı.5 saat süren bir yolculuk sonrasında 12:00'da oradaydık. Üzerimizde Galatasaray tişörtü ve formasını gören herkes alay eder gibi gülüyor ve ''Benfica Benfica'' diye bağırmaya başlıyordu. Belki de 2 kız olduğumuz için yadırgamış olabilirlerdi, bilmiyorum :) Oradan kalacağımız otele gittik yerleştik. Saat 16:30'da Lizbon'un ünlü Rossio Meydanında Galatasaray taraftarları toplanacaktı ve biz de oraya gittik. Yolda, metroda, otobüste üzerinde sarı kırmızı tişört, forma, atkı olan birilerini görünce öyle mutlu oldum ki. Maç sanki deplasman değil de, kendi evimizdeymiş hissi verdi. Meydanda toplandık ve ardından hep birlikte metroyla ''Estadio do Luz'' stadına doğru yola çıktık. Portekizliler sağolsun bizim için özel metro ayarlamışlar. Gidişte ve dönüşte ücretsiz olarak ulaşımımızı sağladılar. Marşlarla stada doğru yürüdük. Dünyanın en mutlu insanı bizdik o an. Yıllarca hayalini kurduğumuz Avrupa'da, Galatasarayımızın Şampiyonlar Ligi maçını izliyoruz. Daha ne isteyelim ki? Tabi sonuç her ne kadar yenilgi de olsa, bizim için çok önemli değildi. Maksat takımımıza destek olmaktı ve biz bunu yaptık.








O gece Lizbon'da kaldıktan sonra ertesi gün Barcelos'a döndük. Ama dönüş saatine kadar elimizde harita, Lizbon sokaklarını alt üst ettik. Gitmediğimiz yerlere gittik. En çok da metroda aktarma yaparken kaybolmadığımıza şaşırdım. Normalde ben İzmir'de metroda en korktuğum şeydir yanlış binip kaybolmak ya da gideceğim yeri bulamamak. Ama burada sanki elimizle koymuşuz gibi bulduk. Sonra düşündüm, ''Dünya zaten küçücük avuç içi kadar. Lizbon'da mı kaybolcaz sanki. Amaan eğlen, gez, dolaş, Avrupa'nın tadını çıkarmaya bak Pelin'' dedim kendime. Eğer sizin de böyle bir hayaliniz varsa çok düşünmeyin, bir an önce icraate geçin. Korkmayın yapamam edemem diye. Hiç ummadığımız, ummadığınız insanlar neler yapıyor, siz mi yapamayacaksınız. Hayatınızı, planlarınızı ertelemeyin. Ne kadar ileriye, geleceğe atarsanız, gerçekleşme ihtimali o kadar azabilir çünkü.

Ve maçın ardından kürkçü dükkanımız olan, bizim minik şehrimiz, çok sevdiğimiz Barcelos'a geri döndük. Durur muyuz? Hayır :) Haydi o zaman alışverişe. Viana do Castelo şehrine alışverişe gittik. Barcelos'ta mağazalar dışında alışveriş yapabileceğimiz bir AVM yok. En yakın şehir olan Viana'ya gittik biz de. Daha doğrusu bu fikir Sara kankamızdan çıktı. Türkiye'ye göre gayet ucuz burada mağazalar, özellikle kıyafet ve ayakkabı. Ne bulduysak topladık Büşra'yla :) Uzun zamandır bir alışverişten sonra bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum hiç. İşte yeni grup gelene kadar bu şekilde devam edicez biz. Gezmeler, alışverişler, eğlence... Bu arada Türkiye'den 2 yeni gönüllü arkadaşımız daha geldi. Onlarla da tanıştık.Projemiz aynı zamanda bitiyor. Yani Ağustos ayına kadar birlikteyiz. Daha eğlenceli zamanlar bizi bekliyor gibi

No comments:

Post a Comment