Monday 30 December 2019

GÖNÜLLÜ OLMAK!!!

Her ay daha da uzayan yazılar,
Farklı şehirlerde başlayan kasım ayı da farklı deneyimler, öğrendiğim yeni kelimeler, yerler, her gün çalmaya çalıştığım yeni notalarla sona ermiş bulunuyor. Bu ay neler yaptım diye arkama baktığımda koskocaman bir dağ görüyorum. Sanki ben her ay daha yüksek bir dağın zirvesine çıkan bir tırmanışçıyım. Yolda giderken yeni insanlarla tanışıyor, her seferinde daha yükseğe çıkıp daha geniş manzaralar görüyorum. O zirveye tırmanırken oksijen seviyesinden dolayı zorlandığım oluyor tabiki ama çabalamaktan başka çare yok çünkü amaç her zaman geri dönmek değil ileri gitmek. Bu kadar motivasyon konuşması yeter...
Bakalım neler anlatıcam bu ay size;
Tatilin son günleri olduğundan biraz hızlı başladık Kasım ayına. Presov, Kosice, Levoca gibi birkaç şehir gezdikten sonra evimize döndük ve bizi bekleyen yoğun programlar bizi bekliyordu. Her pazartesi KERIC günü ilan edildiği için Slovakça dersi ve toplantılar haricinde her ay küçük bir seyahat düzenliyoruz. Bu ay da Velky Rozsutec isimli 1610 m olan zirveye gittik. Her ay yapılan zirveler, her ay gezilen farklı şehirler insana daha da aitlik ve daha fazla şey keşfetme hissini veriyor. Fotoğraflarda göreceksiniz fazlasıyla kar var ama küresel ısınma sebepli hava değişimi her gün farklı bir ülkede hissettiriyor. Bir gün evde soğuktan donarken, diğer gün arkadaşınla parka gibi piknik yapabiliyorsun. 
Kışın gelmesiyle birlikte atkımın olmamasını farkettim ve en yakın tuhafiyeye gidip şiş ve ip almaya karar verdim. Eve geldiğimdeyse herkes görür görmez öğrenmek ve hemen almak  istedi. Şu an sonuç ne diye sorarsanız evin yarısı şapka, atkı örüyor ve her perşembe akşamı örgü gecesi yapıyoruz. Evet bu  kadarını ben de düşünmemiştim, sadece her ne olursa olsun nerede olursan ol üretmek insana iyi gelen bir aktivite.
Yemek konusunu konuşursak burada her şey anı tatta olmasa da bulduklarım beni o kadar mutlu ediyor ki buraya gelirken orada hiçbir şey yiyemezsin gibi uyarıların hepsine ters yaşıyorum şu an. Bal kabağı tatlısı, kısır ve mantının simülasyonu olan ‘Pirohy’ ve daha sayamadığım nice geleneksel Slovak yemekleri beni mutlu ediyor.
Her hafta gittiğim Struzielka’da bu ay kütüphaneye giderek ayın farklı etkinliği gerçekleştirdik ve çocuklar bizlere masallardan akıllarında kalanları çizip boyayarak yeteneklerini teker teker gösterdiler.
Aynı zamanda Struzielka’nın üye olduğu Rotary Kulübü’nün düzenlemiş olduğu klasik müzik konserine katıldık. Hayatımda ilk defa klasik müzik konserine gitmiş olmam sonucu normaldekinden iki kat daha fazla sevgim arttı.
Programım fazlasıyla yoğun gözüküyor ve her pazartesi üşengeçlik seviyem zirve yapıp lütfen bu yeni hafta başlamasın diyorum. Oysa hafta bittiğinde arkadaşlarımla, öğrencilerimle mükemmel zaman geçirdiğimi farkediyorum.  Geldiğimden beri kendim ve Türkiye hakkında kaç kez sunum yaptım bilmiyorum ama gelen farklı sorular, yorumlar insanı bir kez daha anlatmaya motive ediyor.
Her hafta okullarım için belli konular seçerek, derslerde öğretmenlere eğitici oyunlarla İngilizce öğretmeye yardım ediyorum. Her derse farklı bir şarkı seçerek çalmayı öğreniyor ve öğrencilere derste güzel zaman geçirilebileceğini bilincini yaratıyorum.
Her ayın yazılarımı tam zamanında bitireceğim diye düşünürken, her gün farklı farklı deneyimleri hatırlayıp onları ekliyorum ve ben yazıyı bitirmeden diğer ayın ortasına gelmiş bulunuyorum bile. Geçirdiğim bu üç ay hayatımın en hızlı, en zorlu, en dolu ve bir o kadar da kahkahalı geçti. Bir haftayı sekiz günmüş gibi yaşamak insanı yorar diye düşündürebilir ama yaşayınca farkediyorsunuz ki dokuz gün bile yaşarsınız. Belki EVS için genel olarak bunu söyleyemem ama kendi projemi size bu şekilde tanıtabilirim.
Gelecek ay Christmas hazırlıkları, tatil derken paylaşacak daha bir sürü şey olacak ki sadece Slovakya hakkında değil farklı ülkeler de eklenecek yazıma.
Geçirdiğim her gün sonrası dediğim gibi iyi ki EVS diyerek sonlandırayım yazımı.






No comments:

Post a Comment