Thursday 19 December 2019

SLOVAKYA’DAN ILK YAZI


Yaşadığı süre boyunca sürekli bir şeylere koşturan, hep dünyada barış sağlama hayali kuran bir kızın serüveninin ilk yazısı bu. Size 1 yıllık projesinden, anılarından bahsetmek için tee Slovakyalardan yazıyor.
Geldiğimde ilk bir hafta bile “Hala çok tuhaf” derken duyuyordum kendimi. Neyse şaşkınlığımı üstümden attım ve bu yazıyı yazarken ilk defa üşenmiyorum
3 Eylül sabahı İstanbul’da havaalanından başlayabilirim heralde. Check-in, pasaport kontrolü vs. 2 saat sonra kendimi Viyana’da valiz beklerken buldum.  Büyük bir mücadele sonucunda diğer Türk gönüllüyle Viyana’dan bir otobüsle Bratislava’ya ve sonra Zilina’dan aktarmalı bir trenle Cadca’ya ulaştık. Normal saatimizden iki saat geç gelsek de bu hayatta gördüğüm en minnoş ev sahiplerimiz bizleri karşıladı ve bir yıl geçireceğimiz şehirin ilk uykusunu uyumak üzere evlerimize gittik. İlk haftamızı oryantasyon amaçlı aile yanında geçirmek bizim için en doğru karardı heralde. Geldiğimdeki ilk İngilizce konuşma çalışmalarımı hatırlıyorum da konuşamıyordum resmen. Bir hafta sonra mentorum Zuzana sayesinde daha rahat anlıyor ve iletişim kuruyordum. İnsanların sorduklarını anlaması ya da senin uygun cevaplar vermen iç rahatlatıcı.

Slovakya’da ilk geçirdiğim haftasonu sonrasında artık bir yıl diğer gönüllülerle beraber yaşayacağım evime geçmemiz gerekiyordu. 
Ev yaşantısına alışmaya başlamışken iki gün sonra varış eğitimi için ben ve 4 arkadaşım Terchova’ya gittik. 5 gün süren eğitim sonucunda beynimin içinde yer kalmamıştı diyebilirdim size. Verilen bilgiler sayesinde hem kendimi daha iyi farkettim hem de geliştireceğim projelere fazlasıyla katkı sağladı. 
Eğitimden döndüğümüzden beri ise fazlasıyla yoğun geçiyor günlerimiz. Gelelim evdeki yaşama; Fransa, Avusturya, Ekvador, Vietnam, İngiltere ve bu hafta Myanmar ve Hindistan’dan gelen kısa dönem yeni gönllülerle şu an evde 11 kişi kalıyoruz. Çok kalabalık gelebilir kulağa çünkü öyle. Ama bu durum bizi hiç kötü etkilemeyip aksine avantajlarını önümüze sunuyor. Bunun en güzel yanı da her gün farklı bir dilde farklı kelimeler öğreniyoruz.
Her gün bir şeyler öğrenirken aynı zamanda öğretiyoruz. Öğretme demişken Ekimin ilk haftasında görevlendirildiğim okullarımla tanıştım ilk görüşme o kadar güzel geçti ki bir senenin ne kadar mükemmel geçeceğini anlamış oldum. Bunun yanında dernekte 8 tane öğrenciğimin olduğu bir sınıfım var. Her hafta farklı bir konu belirleyip eğlenceli bir şekilde ders işliyoruz. Ben ingilizce öğretirken aynı zamanda Slovakça, diğer gönüllü arkadaşlarımdan da Fransızca ve İspanyolca dersleri alıyorum. Yani Türkiye’ye dönerken 5 dil ile dönebileceğim.
Bir yandan bir şeyler öğrenmeye ve öğretmeye çalışırken bir yandan da gezmeye çalışıyorum. Denedim hepsi bir arada oluyormuş. Bu süre zarfında yaşadığım yer olan Cadca’ya yakın olan Zilina, Martin gibi küçük şehirleri ve gördüğünüzde yapılarla büyüleneceğiniz Bratislava’yı gezme şansım oldu. Tren gerçekten harika bir seyahat aracı; daha hızlı giderken ray sesleri büyülüyor sizi ve bir sürü anı biriktiriyorsunuz kompartımanlarda.
İlk ayın nasıl bittiğini anlamadım bile. Zaman gerçekten uçuyor burda. Bir dahaki ay bissürü macerayla görüşmek üzere.






No comments:

Post a Comment