Monday 9 September 2019

Adventure in Italy


    Herkese merhabalar , özgürlüğümü doruklarına kadar hissettiğim bu İtalya macerama hepiniz hoş geldiniz . Gerçekten pek çok aksiyona ev sahipliği yapan bu yolcuğum ilk olarak uçakta arkadaşlar edinerek ,beraber Bologna seyahatimiz ile başladı .Bologna belki de en çok Avrupa kenti hissiyatı aldığım şehir oldu. Uzunca gezmeyi ne kadar istesem de yağmurum yağması ile benimde Bologna planlarım şimdilik suya düşmüştü. Hayatım boyunca hiç alışık olmadığım tren sistemi ile EVS projemin başlayacağı şehre gitmem gerekiyordu. Venedik’e kadar pek bir sorunla karşılaşmamıştım ancak Venedik-Treviso arası adeta bir kabusa dönüşmüştü, trenimi bulamıyorum ve danışabileceğim kimse yoktu saat geç olmuştu. Türkiye ile kıyasladığım zaman insan çalıştırmak yerine çoğu işi makineler ile hallediyor olmaları hoşuma gitmişti ancak zor durumda kaldığınızda makineler yardımcı olamıyor. Kayboldum korkusu ile treni bulma çabalarımda şans yüzüme gülmüştü ve Treviso trenimi bulup projemi hayata geçireceğim şehre sonunda ulaşmıştım. Gerçekten yorucu bir yolculuğun ardından tek istediğim dinlenip beni nasıl bir projenin beklediğini görmekti. EVS açılımının çevrilmiş hali ile birlikte Avrupa Gönüllü Hizmetleri, katılımcıların konaklama ve besin ihtiyaçlarına kadar karşılayan ve birbirinden eğlenceli etkinliklere ev sahipliği yapan projedir. Projeler genel olarak hoşuma gitmişti ve projeleri  yaparken elimden geldikçe öncelikle kaldığım şehir, devamında ülkeyi kültürel ve şuan ki konumları çerçevesinde gözlemlemeye özen göstermiştim. İtalya’dan bahsettiğimiz zaman size söyleyebileceğim ilk şey İtalyanlar ve Türkler dış görünüş bazında çok benzerler. Özelden genele açılmamız gerekir ise Treviso şehir olarak çok tatlı ama bir o kadarda küçük, iyi bir arkadaş grubuyla çok eğlenceli aktiviteler bulabileceğiniz bir şehir. Treviso’nun tartışmasız en iyi özelliğini Venedik’e aşırı yakın olması, tren ile çok ucuz bir fiyata 30-40 dakika arası Venedik’e gidebiliyorsunuz. Bu bilgi bizi benim ilk İtalya içi seyahatime getiriyor, Venedik yolcusu kalmasın !
Venedik gerçekten ayak bastığım andan itibaren beni etkisi altına alan bir şehir, fotoğrafçılığa olan ilgimden ötürü biraz hayal kırıklığına uğramış olsam bile Venedik hala İtalya’nın en değerli ve en güzel şehirlerinden biri. Sabahın erken saatlerinde ulaştığım için Venedik en sessiz ve tenha haliyle beni  karşılamıştı. Bu maceramda canım hangi yöne gitmek isterse oraya gidecektim ki Venedik bu tarz bir maceraya en açık şehir, daracık sokakları ve sokak aralarında size eşlik eden deniz. Sokaklarının birbirine aşırı benzemesi ile kaybolmuştum ama sorun yok bir şekilde yolumu bulacağımdan emin olarak en ufak bir paniğe kapılmadan yoluma devam ediyordum, en fazla başıma ne gelebilirdi ki.Başıma en fazla ne gelebilir ki diye düşünürken 2 gencin Türkçe olarak hakkımda konuştuğunu fark ettim ve onlara doğru yönelerek Venedik gibi bir şehirde bile hemen Türkler ile karşılaşmış olmanın komik ve mutlu edici hali ile selamlaştık. Almanya’dan gelen bu iki gurbetçi kardeşim piyasalara sürmek üzere oldukları türkü albümlerinden bir şarkılarına klip çekimleri için Venedik’te olduklarını ve benimde klip çekimlere yardımcı olmamı istediler, merak etmeyin klipte oynamadım elbette. Klip çekimi sırasında teknik konularda bu iki türkü sevdalısı arkadaşıma elimden geldiğince yardımcı olduğum sırada kendimi Venedik gibi bir şehirde tek başıma geziyorum ve Almanya’da gurbette olan iki kişinin klip çekmesine yardımcı oluyordum, evet bence de başıma daha saçma bir olay gelemezdi…Belki de gelmiştir, İtalya maceramın henüz başlangıcında benim bu anımı bu yazımı okuyarak benimle paylaşan herkese çok teşekkür ediyorum.





No comments:

Post a Comment