BARCELOS HOROZ EFSANESİ
Avrupa Dayanışma Programı(ESC) ve Avrupa Gönüllülük Hizmeti (AGH) kapsamında farklı coğrafyalardan derneğimizde(IYACA) gönüllülük yapan gençlerin; gerçekleştirdiği etkinlikler, topluma dair gözlemleri, kültürümüzün tanıtımı ve gönüllülük hakkındaki tecrübelerini paylaştıkları; aynı zamanda derneğimizin(IYACA) ortaklığında farklı ülkelere giden gönüllü gençlerin deneyimlerini içeren blog sayfasıdır. Bunlara ek olarak gönüllülük programına ait bilgilerde bulabilirsiniz.
Friday, 29 July 2022
BARCELOS' UN MEŞHUR SİMGESİ
Xylokastro Macerası Sonu
Selamlar, ne yazık ki Xylokastro maceramın sonuna geldim. 2 aylık macera son buldu. Size ilk yazımda yazdıklarımın özetini geçmek isterim. Ben Burak, 19 yaşında İzmir'de hazırlık sınıfı öğrencisiyim 2 aydır Xylokastro şehrinde bulunuyordum.
Tunus Günlükleri 2. Ay
Tunus gönüllülük sürecimin 2. ayını da bitirdim. Öncelikle sizlere burada olan deneyim ve duygularımdan bahsetmek istiyorum. 2 ay bana gerçekten çok özel şeyler kattı. Bana yeni bir kültür, yeni arkadaşlar, yeni deneyimler ve en önemlisi yeni bakış açıları kazandırdı. Yeri geldi çocuklarla beraber derslerine eşlik ettik. Yeri geldi çevre sağlığını korumak adına atık toplama faaliyetlerine katıldık yeri geldi duvarla kapı bile boyadık. Bunlar harici farklı milletlerden insanlarla bunu yapıyor oluşunuz bu anları bir hazine niteliği kazandırıyor. Şimdi sizlere gezdiğim yerler hakkında ufak bilgiler vereceğim.
EL JEM
El Jem beni gerçekten büyüleyen Roma döneminden kalma bir harabedir. İçeride yürürken gerçekten o dönemin tarihini hissediyorsunuz.
MUNASTIR
Xylokastro'daki 2. Ayım
Xylokastro'daki 2. ayımdan herkese merhaba!
Şu an burası neredeyse 40 derece, sıcakla başa çıkmak gerçekten çok zor, ama tabii ki Yunanistan'ın güzelliklerine değer. Şu an son kez Atina'yı ziyaret ettiğim gezimden Xylokastro'ya dönüyorum. Bu ay size gönüllülük deneyimlerinden, Atina ve Aegina gezilerimden bahsetmek istiyorum ve tabii burada 2 ayda en çok ihtiyaç duyduğum eşya ve kıyafetlere de yazımda yer vermek istiyorum. İyi okumalar.
Evet, öncelikle gönüllülük faaliyetlerine değinelim. Zaman ilerledikçe ve hava sıcaklaştıkça çalışmak ve sabahın erken saatlerinde uyanmak gerçekten çokça zorlaşıyor fakat siz yolları, sahilleri temizlerken çevreden geçen insanların size selam vermesi, sizinle sohbet etmeleri, su veya kahve ikram etmeleri insana iyi bir şey yapıyor olduğunu hissettiriyor ve bu gerçekten çok güzel bir his. Tüm yorgunluklara ve sıcağa değiyor. Her ay 2 tane olmak üzere toplam 4 kez izin günü kullanma hakkımız var. Ben bu izin günlerinizi ya en sıcak havalarda ya da gezilerinizi uzatmak istediğiniz zamanlarda kullanmanızı öneririm.
Bu ay Atina'ya iki kez geldim. İlk geldiğimde şehir bana çok kirli ve kalabalık gelmişti tabii ki antik yapılar çok çok güzeldi ama onun dışında sokaklar çok yorucu ve güvensiz gelmişti. Çokça üzülmüş ve hayal kırıklığına uğramıştım. Yanlış yerlerde geziyormuşum. Bu seferki gezimde ise Yunanistan'daki en güzel günlerimi geçirdim diyebilirim. Atina çok büyük bir şehir ve çok kalabalık herhangi bir yere gitmek için otobüs veya metro kullanmanız gerekiyor ama ulaşım bileti sistemleri bizden biraz farklı burada 90 dakika,24 saat, 5 gün kadar kullanabileceğiniz farklı biletler satılıyor. Bu biletlerden alırsanız belirtilen süre içerisinde istediğiniz kadar toplu taşıma aracına binebiliyorsunuz bu gerçekten çok avantajlı. Atina'da farklı yiyecekler yiyebileceğiniz, alışveriş yapabileceğiniz birçok yer var. Biraz pahalı sadece lütfen kafelere oturmadan önce İngilizce menü istemeyi unutmayın, fiyatları inceledikten sonra istediğiniz yere gönül rahatlığıyla oturabilirsiniz. Yunanistan'da genellikle tüm kafe ve restoranlarda su ikram ediyorlar ben buna çok şaşırmıştım ama yazın bu sıcağında gerçekten çok güzel bir jest. Aegina'dan bahsedecek olursam ise Atina'dan aktarma yaparak gittiğimiz bir ada. Vapur yaklaşık 2 saat sürüyor keyifli bir yolculuk. Ada da oldukça güzel fakat çok büyük. Adayı gezmek istiyorsanız bisiklet kiralamak çok rahat olacaktır. Açıkça söylemem gerekirse yaptığım geziler arasında en az beğendiğim yer burasıydı, eğer Yunanistan'daysanız öncelikli tercihinizin bu ada olmamasını öneririm. Aegina'daki en güzel şey kaldığımız evdi, çok güzel bir balkonu ve manzarası vardı...
Gelelim en önemli bulduğum kısım olan buraya gelmeden önce bavul hazırlarken dikkat etmenizi gerektiğini düşündüğüm kısma; ben genelde seyahatlere çıkarken yanıma ne olur ne olmaz diye her şeyi ama her şeyi alan bir insanımdır. Buraya gelemden önce birçok blog okudum ve eksiksiz gelmeye çalıştım. Lütfen siz böyle yapmayın, eksiklerinizi buradan da tamamlayabileceğinizi unutmayın yoksa kocaman bavulları buraya kadar sürüklemeniz ya da onların sizi buraya kadar sürüklemesi gerekebilir :)
Sadece unutmamanız gereken birkaç şeye yer vermek istiyorum.
• Eğer yazın burada bulunacaksınız mutlaka yanınıza 3-4 hatta belki 5 tane kısa kollu oversize tişört alın. Ben crop giyerim bu sıcakta tişört hiç çekilmez demeyin çünkü ben dedim ve yanıma sadece iki tane tişört aldım biri pijama- güneş teninizi çok fazla etkiliyor özellikle çalışırken omuzlarınızı koruması için kısa kollu tişörtlere çok fazla ihtiyaç duyuluyor.
• İkinci ve ben en önemli olan eşya ayakkabılar... Ben buraya bir converse bir sandalet ve bir parmak arası terlikle gelmiştim. Ama inanın hiç yeterli olmadı buradan yeni bir spor ayakkabı ve terlik almak zorunda kaldım. Çünkü işe gittiğimiz zamanlarda kimi zaman sahilde kimi zaman ormanda kimi zaman caddede oluyoruz ve ayakkabılar çok yıpranıyor. Yanınız iş için bir spor ayakkabı (muhtemelen dönerken çöpe atacak olduğunuz), bir günlük ayakkabı, bir sağlam terlik, bir sandalet ve de aksamları dışarı çıkmak isterseniz de şık bir ayakkabı almanız iyi olacaktır.
• Bazı geceler serin olabiliyor bir ceket ve bir sweat mutlaka size yardımcı olacaktır.
• Eğer ağır bir bavul taşımak istemiyorsanız şampuan, saç kremi vs. almanıza gerek yok çünkü burada bu ürünlerin fiyatları oldukça uygun buradan alabilirsiniz.
• Yanınıza çalışırken de seyahatlerinizde de lazım olacak cüzdan, telefon, pasaport gibi eşyalarınızı koyabileceğiniz minik bir çanta almayı unutmayın. Kendisi çok konforlu oluyor.
Ve tabii ki sakın güneş kremlerinizi, güneş gözlüğünüzü ve şapkanızı unutmayın. Bunlar benim deneyimlerimden elde ettiğim ve bir sonraki projelerde mutlaka dikkat edeceğim şeylerdi umarım sizlerin de işine yarar.
Nasıl geçtiğini anlamadığım 2 ayın sonuna gelirken burada geride bırakacaklarım için çok üzülüyorum ama geriye dönüp baktığımda buradan çok özel arkadaşlar ve çok güzel deneyimlerle ayrılıyor olacağım. Bana kattığı her şey için emeği geçen herkese teşekkür ederim. Umarım ben de herkese geriye dönüp baktıklarında yüzlerinde minik gülümsemeler oluşturabilecek minik ama anlamlı anılar bırakabilmişimdir.
Romanya Anılarına Veda
Guiamares ve Caminha'yı Geziyorum
GUİAMERS
Guiamares, daha önce de ziyaret ettiğim fakat şehrin, hatta Portekiz'in doğmuş olduğu şehrin ana sembolü olan kuleyi daha önce ziyaret edememiştim. Kuleye 3 euro karşılığında bilet alıp ziyaret ettim. Hemen yanında bulunan Guimaraes Palace'da ücrete dahil olup, müze olarak tarihi ve kültürel içerikli oldukça ilgi çekici bir saray havasında, tarih kokan bir yapı.
Buraya kadar gelip, ziyaret etmeden ayrılmak oldukça içimde kalmıştı.
CAMİNHA
Paskalya,Sakura ve Kaunas!
Tunus Hakkında Düşüncelerim ve Bazı Yerler
de şirin bir yer değil. Zaten Afrika kıtasında olduğu için kum ve toz çok olabiliyor. Bunun dışında
benim en çok üzüldüğüm şey ise insanların etrafı oldukça kirli tutması oldu. Birkaç yeri temizleme
faaliyetinde bulunduğumuzda oldukça çöp poşeti birikiyordu. Bu çöplerin içinde her şey olabiliyordu.
Aşağıdaki fotoğraf, kaldığımız evin yanındaki boş arazi temizlendiğinde çekildi. 30’a yakın çöp poşeti
çıktı ve ne yazık ki birkaç hafta sonra temizlediğimiz yer yine fazlasıyla kirlenmişti. Halbuki biz temizlik yaparken yerel halktan birkaç kişi teşekkür etmiş ve birisi yardım bile etmişti ancak durum yine aynı olmuştu.
Romanya'da Türkçeye Olan İlgi!
Mükemmel bir bahar ayından herkese kocaman selamlar. Ben Gürcan Gürel Romanya'da gönüllülük deneyimimin ilk ayını bitirdim. Benim için unutulmaz günler oluyor. Sizlere burada bulunduğum süreç boyunca neler yaptım, nelerle karşılaştım biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. Romanya'daki maceraya proje koordinatörlerimizden Adrian'ın bizi İstanbul'dan alıp Bükreş'e doğru yola çıkmamızla başladı. Yol boyunca sürekli şarkı söyleyip, sohbet ettik, Bulgaristan'da yemek molası verdik (teşekkürler Adrian :D) Ortalama 11 saat süren bir yolculuktan sonra Bükreş'e vardık. Roma+ isimli projemizi gerçekleştireceğimiz okulumuz Breneşti'de idi. Bükreş'e yakın sayılabilecek bir mesafede. 2 vasıta ile gitmek zorundasınız. İlk önce otobüse binip daha sonra metroya binebilirsiniz ya da otobüs- otobüs yapabilirsiniz. Sizin tercihinize kalmış ben olsam 2. Seçeneği seçerdim eğer bir gün burada gönüllülük yapma fırsatınız olursa nedenini anlarsınız, trafiğe bağlı olarak en fazla 1 saat içinde Bükreş'te oluyorsunuz.
Bizim proje dönemimiz biraz şanslı bir tarihe denk geldi çünkü Romanya'ya geldikten 1 hafta sonra okullar paskalya tatiline girdiler ve bizde onlarla birlikte tatile girdik. Bu bize şehri daha yakından tanımak için bir fırsat verdi. Romanya tarihi binalarıyla sizi kendisine hayran bırakan bir şehir. Herhangi normal bir ara sokaktan çıkıp dünyanın en güzel binalarından birisini görebilirsiniz. Bununla birlikte Nisan ayından itibaren hava çok güzeldi nisan ayında ortalama haftada 2 gün yağmur yağdı. Yine de bu ayda gelecek olursanız kışlık getirmeyi unutmayın soğuk oluyor. Romanya parklarıyla ünlü bir şehir her parkta bir göl var diyebilirim ve size dinginlik sunuyor. Mutlaka haritaları açın ve teker teker bütün parklara gidin. Bunların haricinde Romanya ulusal tarih müzesini ve köy müzesini gezdik. Tarih müzesine aşık olabilirsiniz gerçekten etkileyici bir mimariye sahip. Karşısında ise Avrupa'nın en eski binası var şuan banka olarak kullanılıyor.
Biraz projemizde neler yaptığımızdan bahsetmek istiyorum. Roma+ isimli projemizde zorbalık üzerine çalışmalar yapıyoruz. Haftada 2 gün okulumuzdaki öğrenciler ile birlikte seçtiğimiz oyunları oynuyoruz. Benim oyunumun ismi "KNYSNA BLUE" bu oyunda Türkçe bir müzik seçtim ve ilk önce bunu öğrencilere dinlettim daha sonra sorular sordum ve en son birlikte söylemeyi teklif ettim. Oyunun amacı farklı kültürden müziklere karşı merak uyandırmak, önyargıları kırmak. Romanya'ya geldiğimden beri fark ettiğim önemli şeyler birisi Türkçeye çok aşina olmaları. Türk dizileri burada çok popüler ve bu yüzden bir çok kelimeye aşinalar o yüzden oyunumu oynatırken hiç zorlanmadım. Öğrenciler size karşı çok samimiler her pazartesi ve Çarşamba spor salonunda voleybol maçı yapıyoruz.
Sağlıcakla kalın :)
İyi Ki Gönüllüyüm!
Türkiye'ye Dönüş Yolculuğu ve Unutulmaz Romanya Anıları
Merhaba ben Rukiye Şahin. Romanya’da geçen son ayımı size dolu dolu anlatmak istiyorum. Bu üç ay nasıl geçti anlamadım bile hem dolu dolu hem de göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibi. Artık okul etkinliklerimiz neredeyse bitti genellikle vaktimizi gezmeye son anlarımızı yaşamaya ayırıyoruz. Bükreş'te gidilmesi gereken bir diğer yer olan Köy Müzesine gittik bu hafta fazlasıyla büyük olan yerde bahar gelmiş gibiydi. Bu aralar çok fazla Türk ile karşılaşıyorduk. Burada da proje için Türkiye’den gelmiş öğretmenler ile karşılaştık. Köy müzesinde geçmişten kalma Moldova’dan bile getirilmiş eserler vardı. Güzel bir gün geçirdik. Daha sonraki günlerde hep birlikte Sinea ve Braşov’a gittik galiba Romanya da görüp görülebilecek en güzel yer Peleş Kalesi'ydi. İçi o kadar güzel dizayn edilmiş ve dolu dolu eserler vardı. Çok güzel göz dolduruyordu. Sinea küçük bir yer ve fazlasıyla soğuktu. Genellikle kayak için buraya geldiklerini söylediler. O gün Sinea ve Braşov arasında bir otelde kaldık ve diğer gün Bran Kalesi'ne gittik. Hayal kırıklığı olan bir kaleydi diyebilirim. O kadar çok övülüp öne çıkmasına rağmen ben abartılacak bir yanını göremedim belki Peleş Kalesi'nden sonra gözümüze küçük geldi. O gün Braşov’u da gezdikten sonra akşam Bükreş’e döndük.
Artık neredeyse bireysel gezilerimiz başlamıştı okul etkinlikleri bitti ve okul müdürü tarafından belgelerimizi almıştık izinlerimizi kullanmaya başladık. Ben ve arkadaşım bu izin günlerinde ek olarak Cluj’a gittik. Romanya’da aklımın kaldığı yer olabilir. 10 saatlik tren yolculuğu sonrası Cluj’a vardık. Havanın güzel olması öğrenci şehri olması bunların artı yanıydı. Büyük ve tarihi yerlerinin çok olması ve hepsinin birbirine yakın olması da ayrıca güzeldi. Fazlasıyla kalabalık bir şehirdi geçirdiğim güzel günlerdendi çünkü şehri alt üst ettik. Diğer gün ise gidilmesi gereken yerlerden biri olan Salina Mağarası'na gittik Cluj'a biraz uzak olan mağara güzel ve görülmesi gereken yerlerden biri. Oldukça soğuk olan mağara fazlasıyla derin yükseklik korkusu olan insan için biraz tehlikeli. Cluj da da güzel vakit geçirdikten sonra tekrar Bükreş’e döndük. Dolu dolu geçen Romanya’yı nasıl anlatabilirim ki; Geleneksel sevgili günü kutlaması, erkekler günü kutlaması, baharın gelişini kutlamaları eğlenceyi çok sevdikleri her günü kutladıklarından belli. Sömürge altında kalmış olan bir devlet olarak kendi özlerini de devam ettirmekteler.
Gönüllü Olarak İlk Ayım
Şimdilik bu kadar görüşmek üzere!
Merhaba Okuyucular
Macaristan'da Maraton Deneyimi!
HELLOOOOOO J
KUZEY AFRİKA’DA ESC
Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Sousse’a, kalacağımız eve geldik. Biraz evimizden ve muhitinden bahsedeyim. Evimiz Tantana bölgesinde ve denize 3-4 dakika. Tantana turistik bir bölge ve fazlaca otel, turistik bir bölge olduğunu hissettiren hediyelik eşya dükkanı vb. var. Yine de çok kalabalık değil ve ben sakin bir bölge olduğundan seviyorum. Etrafta büyüklü küçüklü marketler var ve alışveriş için bunları tercih ediyoruz. Doğal olarak Türkiye’de olup da burada bulunmayan bazı şeyler var. Örnek olarak yoğurt burada meyveli yoğurtlar (danone) şeklinde küçük olarak satılıyor. Yine de genel olarak çoğu sebze-meyve ve diğer gıda ürünleri buradaki marketlerden alınabilir. Bu faslı da burada bitiriyorum.
Biraz da yaptığımız etkinliklerden, aktivitelerden bahsetmek istiyorum. İlk aktivitemiz arkeolojik sitede yaptığımız çalışma. Burası mozaiklerin çıktığı bir alan, biz alanın temizlenmesinde, çıkan toprağın alanın dışına çıkarılmasında yardımcı oluyoruz. Arkeolojiye merak duyan biri için güzel bir etkinlik oluyor.
Bunların haricinde temel düzeyde iletişim kurabilecek kadar Arapça, daha doğrusu Tunusça dersi alıyoruz. Çünkü Tunus dili fasih Arapça’dan epey farklı. Fransızcadan birçok kelime almış ve bazı Arapça kelimelerin de söylenişi farklı. Mesela Arapça’da günaydın için "sabahu’l hayr" denirken Tunus dilinde “sbekhir” olarak söyleniyor. Arapça bilen bazı arkadaşların burada anlaşamadıklarını biliyorum. Bu yüzden Arapça öğrenmek veya geliştirmek için Tunus iyi bir seçenek olarak görünmüyor.
Bir diğer faaliyetimiz ise “cultural night” yani kültür geceleri. Burada herkes kendi ülkesini tanıtıyor. Türkiye, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Tunus şimdiye dek anlatılan, tanıtılan ülkeler. Ben bu etkinliği seviyorum çünkü hem o ülkeden olan gönüllü arkadaşımızdan bizzat ülke hakkında bilgi ediniyoruz hem de bir kaynaşma ortamı oluyor.
Bunun dışında bir üniversitede ESC ve Erasmus fırsatları hakkında bilgi verdik ve ardından ülke sunumlarımızı yaptık. Yabancı bir ülkede yabancı dilde (İngilizce) sunum yapmak kolay değil ama gerçekten kendimizi geliştirmemizi sağladığını söyleyebilirim.
Benim çok sevdiğim ve normalde de yaptığım bir diğer aktivite ise okul etkinlikleri. Bir ortaokulda çocuklara İngilizce dersi veriyoruz. Çocuklarla etkinlik yapmak, bir şeyler öğretmek güzel bir his. Onların bize verdiği enerji de yanında ekstra oluyor.
Bu ayki macera bu kadardı. Gelecek ay görüşmek üzere!