Saturday 2 November 2019

Adventures in Slovenia

Uzun bir oturum kartı bekleme sürecinin ardından sonunda oturum kartımı aldım ve projeme başlayabileceğim.  Şimdi hemen niye vize değildi oturum kartı diyenleriniz olmuş olabilir hemen açıklayayım, Slovenya uzun dönemli gönüllülük için orada bulunacaksanız size oturum kartı çıkarttırıyor. Bu şekilde siz tıpkı vize sahibi olmuşsunuz gibi Shengen ülkelerine rahatlıkla gidebiliyorsunuz.
Evet şimdi gelelim yolculuğuma bu projeyi nereden bulduğuma ve projemin neyle ilgili olduğuna. Ben projemi European Solidarity Corps’un database’indeki projelerden buldum sonra onlar benimle irtibata geçti. Facebook üzerinden mülakat yaptık ve beni projeye kabul ettiklerini söylediler (Tabi ki bu süreç hemen olmadı diyebilirim,  sayısını hatırlayamadığım kadar projeye başvurmuş olabilirim. Ama asla vazgeçmedim bu konuda kendimle gurur duyuyorum , her araştırmamda ne gibi şeyler eklesem de daha dikkat çekici olurum diye araştırdım, gerçekten de çok faydasını gördüm diyebilirim.). Ev sahibi kuruluş tamam. Peki gönderen kuruluş? Ankara’da yaşadığım için, hemen Ankara’daki gönderici olabilecek kuruluşları araştırdım ve bu konuda çok şanslı olduğumu belirtmek istiyorum en iyi kuruluşlardan birini bulmuştum, IYACA. Neden kendimi şanslı gördüm çünkü bu konuda çok deneyimlilerdi ve onlarla konuştuktan ve süreç hakkında daha fazla bilgi aldıktan sonra kafamda hiçbir soru işareti kalmadı diyebilirim. Ve evet benim gönderici kuruluşum olmayı kabul etmişlerdi. Bundan sonra gönderen kuruluş ve ev sahibi kuruluş arasında bir mail köprüsü kurdum ve rahatlıkla iletişime geçtiler.  Ve bütün işlemleri hallettikten sonra artık yola çıkabildim. Önce Zagreb’e indim oradan projemin olduğu şehre geldim. Ormoz/ Slovenya. Küçük ama harika manzarası olan ve şaraplarıyla ünlü bu küçük yemyeşil şehirde tam bir ayımı doldurmuşum ve gerçekten ne ara geçti zaman hiç anlayamadım. Bu bir aya o kadar çok şey sığdırdım ki. Çalıştığım yer kalenin içinde Mladinski Center Ormoz olarak geçiyor ismi. Gençler ve çocuklar okul çıkışında buraya gelip çeşitli oyunlar oynuyorlar, kendilerine atıştırmalık bir şeyler hazırlıyorlar ve benimle konuşuyorlar. Türkiye’ye dair, Türkçeye dair bir sürü sorular soruyorlar. Bazen de biz kurum olarak gidip ilk okulda ve lise de sunum yapıyoruz farklı workshoplar düzenliyoruz. Bende dört kere Türkiye ile ilgili sunum yaptım. Onlara Türk kültürünü anlattım birkaç kelime öğrettim. Bir kerede anaokuluna gittim. Oradaki çocuklara Nasreddin Hoca’nın masallarından okudum, onlara Türkçe çocuk şarkısı öğrettim (sadece 1 den 5 e kadar saymayı öğrenmiş olsalar da bence bu da bir başarı ) Yetişkinlere yönelik olarak da Türk gecesi düzenledik, onlara kısır, simit ve tatlı yaptım. Sonrasında da Türkiye’den getirdiğim kahveyle Türk kahvesi yaptım sonrasında fal bakmayı anlattım, onların fallarına bakmaya çalıştım Burada 10 yıl öncesine kadar Meksika dizileri fenomenmiş, şimdi ise Türk dizileri yükselişteymiş. Benim Türkiye’den geldiğimi duyan insanlar hemen tanışmak ve Türkçe öğrenmek için yanıma geliyorlar. (Türk dizileri sayesinde bu küçük yerde bir ayda ünlü oldum diyebilirim.

Şimdilik yazıma burada son vereyim son beş ayım umarım en az bu kadar güzel ve eğlenceli geçer.
Zaman çok hızlı akıyor eğer gönüllülük yapmak gibi planlarınız varsa hemen araştırmaya koyulun ve asla hayallerinizden vazgeçmeyin.
Adijo! 










No comments:

Post a Comment