Saturday 25 February 2017

YENİLİĞE MERHABA


Bir maceraya, yeni işlere, gönüllülüğe, umuda bir başlangıç bu. İsveç'te 1 aylik bir gönüllülük. Merhaba ben Damla. 20 yaşındayım ve şu an bu satırları İsveç'ten yazıyorum. Elbette merak eden olacaktır burada kışın ortasında ne yaptığımı :) Ben bir gönüllüyüm. Peki nedir bu gönüllülük? Avrupa Gönüllü Hizmeti denilen, benim gibi 18-30 yaş arasında olan bireylerin yurt dışında, özellikle seçeceği belli konularda yapacağı bir gönüllülük programı. Ve sizler de bu maceraya geç olmadan başlayın :) Bu daha ikinci günüm, belki daha zorluklar yaşamadim ama siz yine de gidin :) Zorluklar üstesinden gelinmek icin vardır. Zorluklar demişken herhalde anlatacaklarıma yolculukla başlamam lazımdı :) İstanbul'dan İsveç'e yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk. Öncesi tabiki hep hazırlıkla dolu... Vize işlemlerinden, gereken belgelerden ve valiz hazırlamadan tutun da sizi meşgul edecek ama yapmanızın zorunlu olduğu şeyler bunlar. Bunlar elbet hallolur. Biraz yorulacaksınız ama sorun değil :) Yeşil pasaportu olan arkadaşlara buradan selamımı iletiyorum. 1-0 önde basladınız :)

Sizler enerjinizi valiz hazırlamaya daha çok verin :) Nerde kalmıştım? Evet İstanbul. Kalabalıgıyla, tarihiyle, deniziyle, sakladıgı duygularla hem kendine çeken hem de iten bir şehir. Ve yolculuk havaalanına gitmekle başladı. Valizleri teslim etme, pasaport kuyruğu derken EVS yapacağım arkadaşımla buluştuk ve maceraya doğru adımlarımızı beraber atmaya başladık. Uçuşumuzdan bahsetsem mi bilemedim :) Coğu birbirimizi tanımak adına yaptıgımız muhabbet ile geçti. Sonra da "siesta" ile :) İsveç'te gideceğimiz yer güneyde olduğu için uçuşumuzu Danimarka'nın başkenti Kopenhag'a aldık. Havaalanından sonra trenle İsveç'e geçtik.
Yolculuk epey güzeldi. Ne kadar kış vakti olsa ve yeşillik göremesem de kendine has özelliğiyle insanın ilgisini çekiyor İsveç. Sessiz bir yer. İnsanları bireysel vakit geçirmeyi seviyor. Zor kaynaşan ama kaynaşınca zor bırakan bir toplum. Özel alanları vardır her birinin. Onları ihlal etmemelisiniz. Ancak kaynaşmanın en guzel vakti "fika" dedilen kahve saatleridir. Böylece onlarla tanışma ve geçireceğiniz güzel bir vakit için fırsat bulmuş olursunuz. Bir de ingilizcesi çok iyi bir toplum. Bunu belirtmeden geçemeyeceğim. Türklerle de karşılaşabilirsiniz bu arada. Biz her yerdeyiz :) Mesela Kopenhag Kastrup havalimanından İsveç'e giderken tren istasyonunda bir Türk abi vardır. Birkaç kez denk geldim ondan biliyorum :) Ya da Kopenhag'da gezerseniz sokakta birine seslenmek için bağıran bir Türk de görebilirsiniz belli olmaz yani :) Neyse şimdi yolculuğuma döneyim. Trenden sonra Hassleholm'e geldik. Orada otobüsü kaçırınca 2 saat beklemek zorunda kaldık ama havanın soğukluğuna rağmen biraz gezdik. Arkadaşımla fotoğraf çekilmek için de dolandık tabiki :)

Bir de internet vardı o da önemli bir detay :) Hava burada erken kararıyor. Saat 5'e doğru kararan bir havada yaklaşık 45-50 dakikalık bir yolculuk yaptık. Size eşlik eden bir müzik ve güzel bir yolculukla atlatamayacağınız bir yorgunluk yok. Zaten biraz da uyuyakalmışım :) Otobüsten inince bizi karşılayan ilk sey İsveç'in soğuğu oldu. Bir Ankara'nın ayazı kadar insanın derinlerine işleyecek kadar soğuk oluyor geceleri :) Üşümemek için ne yaptık peki? Tabiki dans ettik :) Birkaç kişinin dikkatini çekti tabi. Kafalarındaki, "deli mi acaba bunlar?" sesini duyar gibi oldum ama hiç umrumda olmadı :) Yöresel danslar ve yabancı danslarla soğukta biraz bekledik ki sonunda arabaya valizleri yükleyip kalacağımız yere vardık. Odalarımız temiz ve ferah, ortam büyüleyici güzellikte idi. Tabi bu karanlıkta değil, ertesi sabah gün ışıgı ile belli oluyor :) Göl kenarında güzel bir tesiste kalıyoruz. Arkadaşımla aynı odayı paylaşıyoruz ve yemeklerimizi de biz yapıyoruz :) Artık ne kadar becerebilirsek işte :) Sanırım şimdilik bu kadar :) Kendinize iyi bakın, bizim yerimize de türk mutfağının tadını çıkartın :) Esenlikle kalınız :)

No comments:

Post a Comment