Azerbaycan Türkçesi ile
sizi selamlayarak blog yazıma başlamak istedim. 2 Aylık Azerbaycan/Ganja “
Caucasian Youth Dream EVS Projesi”nin 1. Ayını tamamladım. Geriye 1 ayım
kaldı. Size 1 ayda yaşadıklarımı,
gezdiğim gördüğüm yerleri, burada neler yaptığımı, ne deneyimler kazandığımdan
bahsedeceğim.
Öncelikle İstanbul’dan
19 Ağustos tarihinde uçağa bindim. Ağustos ayı olduğundan dolayı Türkiye’deki
sıcaklık bir hayli yüksekti. Fakat Azerbaycan Bakü’ye iniş yaptığımda,
İstanbul’dan daha da yoğun bir sıcak beni karşıladı. Öğrendiğim kadarıyla burada kışlar hafif geçiyormuş ve genellikle sıcak
oluyormuş. Bakü’den Gence’ye otobüse binerek diğer gönüllü arkadaşlarımla
beraber geçiş yaptık. Gence’ye ilk dikkatimi çeken şey binaların tarihi
yapısını koruyor olmasıydı. Şehirde genellikle trafik olmuyor ve şehir merkezi
güzel bir düzen içinde kurulmuş. Burada yaşadığım ev, koordinatörümüz
tarafından belirlendi ve şehir merkezinde yer alıyor. Bu benim için büyük bir
şans. Şehir merkezine yakın olması, gezilecek yerlere yürüme mesafesinde olması
benim için çok iyi bir unsurdu.
Buraya ilk geldiğimde
Azerbaycan insanlarıyla tanıştıkça aslında dillerinin Türkçeden ne kadar farklı
olduğunu anladım. İlk başta onları anlarım diye düşünmüştüm fakat dilleri bizim
dilimizden çok çok farklı olduğundan biraz zorlandım diyebilirim. Buradaki
insanların çoğu 2. Bir dil olarak mutlaka Rusça biliyor. Bu da beni şaşırtan
diğer bir unsur oldu. Azerbaycan halkı genel olarak çok yardımsever ve iyi
niyetli. Türk olduğumuzu öğrendiklerinde daha da iyi, hoşgörülü ve yardımsever
davranıyorlar.
Ev sahibi kuruluşumuz
olan “Bridge To The Future” Azerbaycan adıyla “Geleceye Körpü” teşkilatında görevler
alıyorum. Burada haftalık rutinimin nasıl olduğunu size anlatayım; Azerbaycanlıların
deyimiyle haftanın 1. Ve 2. Günleri yani Pazartesi ve Salı günleri sabahları 2
saatlik ‘Uşaq Evi’ine (çocuk yurdu) giderek oradaki çocuklarla zeka geliştirici
aktiviteler, bulmacalar, boyamalar yapıyoruz. Bazen de outdoor aktiviteler
yapıyoruz. Çocuk yurdu sonrası ofise dönerek her Perşembe günleri
gerçekleştirdiğim ‘Psikoloji Klübü’me hazırlanıyorum. Psikoloji öğrencisi
olduğumdan dolayı ofiste böyle bir klüp açarak hem insanlarla çeşitli
psikolojik konular hakkında konuşuyor hem de bilgi paylaşımında bulunuyorum. Bu
benim için çok yararlı oluyor. Cuma günleri ise ‘SOS’ adı verilen çocuk yurduna
giderek oradaki çocuklarla aktiviteler gerçekleştiriyoruz. Ayrıca haftada 2 gün
1 saat ofiste Azerbaycan dili öğreniyoruz. Bir haftalık rutinim bu şekilde
işlemeye devam ediyor...
Tüm bunların yanı sıra,
size burada gezdiğim gördüğüm ve edindiğim güzel dostluklardan bahsetmek
isterim. Gence Şehir Merkezi dışında Göygöl, Xoshbulaq , Mingeçevir, Yeni Gence
( Heydar Aliyev Parkı ), şişeden yapılmış ev (Bottle House) gezdik. Bu haftasonu da Şeki’yi gezmeye
gideceğiz. Onu bir sonraki blog yazımda anlatacağım J
Göygöl; Kepez dağında gerçekleşen deprem sonucunda oluşmuş bir göl. Doğallığını
koruyarak insanların ziyaretine sunulmuş olan Göygöl’ü çok beğendim. Başta
koordinatörümüz olmak üzere burada çok dostluk kazandım. Ve her yeri birlikte
gezdik.
Bir diğer doğal
güzellikte Xoshbulaq Dağı… Temiz havası beni cazip eden en önemli unsur oldu. Xoshbulaq’ta
insanlarla konuşma fırsatı yakaladım. İnsanlar yazın burada göçebe şeklinde
yaşadığını gördüm. Bize çay ikram ettiler ve çok misafirperver davrandılar.
Mingeçevir’de Kur
Irmağı bulunuyor. Nehir o kadar büyük ki denize benziyor. Ve suyu tatlı.
İnsanlar oradaki nehire girebiliyor. Haliyle bizde girdik… Bence suyu çok
temizdi.
Yeni Gence yani Heydar
Aliyev Parkı gençlerin ve ailelerin akşamları vaktini geçirebileceği en ideal
yerlerden biri. Akşam yürüyüşleri için çok uygun. Şişeden yapılmış ev
mutlaka görülmesi gereken, bence büyük uğraş verilmiş bir yapıttı.
Genel olarak Gence’yi
çok beğendim. Daha da gezmek ve sizlerle paylaşmak isterim..
Bana burayı gezme,
güzel dostluklar edinme, deneyimler kazanma, yeni bir kültür, yeni bir dil
öğrenme fırsatını verdiği için başta gönderen kuruluşum İYACA’ya, daha sonra ev
sahibi kuruluşum “GELECEYE KÖRPÜ”ye beni kabul ettikleri için teşekkür
ediyorum..
Yeni yerler, yeni
maceralarımla bir sonraki blog yazımda görüşmek üzere..
No comments:
Post a Comment