Bir hafta sonu hosting (ev sahipliği yapan) ailem ile birlikte bir Rus köyüne ve kolektif bahçe adında köye benzeyen bir yerleşim yerine ziyarette bulunduk. Daça adı verilen evlerde kaldık , orada yaşayan insanlarla tarlaları gezdik, birlikte çalıştık, seralardaki sebzeleri toplamalarına yardım ettim. Bir yabancının onları ziyaret etmesi onları çok mutlu etti ve bir anda ilgi odağı oldum köyde. Herkes benim tatmam için bazı yöresel yemekler hazırladı. Hepsi çok lezzetliydi. Bütün gün gezdik, çalıştık, sohbet ettik ama yorucu olmanın aksine dinlendiriciydi. Şehrin gürültüsünden, kalabalığından uzakta doğanın içinde bu samimi ve misafirperver insanlarla zaman geçirmek huzur doluydu.
Rusya'da gezdiğim en güzel yer ise Tataristan'ın başkenti Kazan'dı şüphesiz. Petersburg'a gittikten sonra fikrimin değişmesi muhtemel tabi. Ama Kazan gezimizi güzel yapan sadece bu şehrin güzelliği değildi tabi ki. Tam bir Uluslararası ortam olan grubumuzda farklı ülkelerden arkadaşlarımız vardı. İtalyan, Amerikan, Rus, Başkurt, Alman, Tatar, Türk... Kazan, Ufa'dan 7-8 saat uzaklıkta olan yakın bir şehir. Yolculuğumuzu zorlu yapan ise kuşkusuz soğuk oldu, yoğun kar yağışı ve tipi vardı. Aynı sebeple ilk gün dışarı pek çıkamadık ama ikinci gün hava biraz ısındıktan sonra pek çok yeri ziyaret ettik.
Rengarenk ve capcanlı olan bu güzel şehirdeki gezilecek ilk adres Kül Şarif Camisi'idi. Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bir şehir olması sebebiyle şehirde pek çok cami bulunuyor . Bunlardan en ünlüsü ve ihtişamlısı Kazan Kremlini'nin hemen yanında bulunan Kül Şarif. Daha sonra bazı Ortadoks kiliseleri, müzeler ve Kazan Kremlini'ni ziyaret ettik. Yemek tercihimizi ise Türk mutfağından yana kullandık hem Kazanda pek çok Türk restoranı vardı hem de hepimizin sevdiği bir mutfaktı Türk yemekleri. Daha sonra ise her istasyonu farklı şekilde dizayn edilmiş Moskova metrosuna benzeyen Kazan metrosunu gittik. Ulaşım aracı olarak değil daha çok bir müze olarak görüyorduk orayı.
No comments:
Post a Comment