Saturday, 30 November 2024

Kasımda Başka Bir Hikâye Yazmak

Bu yıl Kasım ayına, Çekya’nın büyülü başkenti Prag’da girdim. Sonbaharın en güzel renklerini sergilediği bu şehirde, Cadılar Bayramı için birkaç etkinliğe katıldım. Prag’ın dar sokaklarında dolaşırken, Brno’ya kadar uzanan kısa ama derin bir yolculuk yaptım. Her iki şehirde de öyle güzel insanlarla tanıştım ki, o anların sıcaklığı hala içimi ısıtıyor. Bu deneyim, hayatımda unutulmayacak bir yer edindi.

Ancak Kasım benim için yalnızca gezilerden ibaret değildi; derin bir duygu fırtınasını da beraberinde getirdi. Eski ev arkadaşımın, en yakın dostumun düğünü vardı. Ama ben, Prag’dan Slovakya’nın küçük ama huzurlu bir kasabası olan Čadca’ya doğru yola çıkıyordum. Tren yolculuğu boyunca içimde tarifi zor bir karmaşa yaşadım. Bir yandan mutlulukla, bir yandan özlemle doluydum. Gözyaşlarım usulca akarken, düğüne görüntülü aramayla dahil olmaya çalıştım. O an anladım ki, buradaki her yenilik, her deneyim kadar özlem de bu yolculuğun bir parçasıydı. Kendi olma ve kendimle olma mücadelesinin tam ortasındaydım.



Prag’dan dönüşümle birlikte, Slovakya’daki geçici kimlik sürecimin son adımını tamamlamam gerekiyordu: doktor kontrolü. Nihayet, uzun uğraşlar ve dil engeline rağmen prosedür tamamlandı. Hastanedeki personelin İngilizce bilmemesi işleri zorlaştırsa da, kendimi ifade etme çabalarımın bir gün gülümseyerek hatırlayacağım anılar arasında olacağını biliyorum.


Bu ay yalnızca resmi işlerle değil, aynı zamanda unutulmaz deneyimlerle doluydu. Yeni arkadaşlıklar edindim, host ailemle, mentörümle ve dostlarımla kahve sohbetleri ve etkinlikler yaptım. Ev arkadaşlarımla ise bambaşka deneyimlerin peşine düştük. Kasımda ilk kez buz hokeyi maçına gittim. Oyunun hızı, oyuncuların yeteneği ve atmosferin büyüsü beni kendine hayran bıraktı. O kadar soğuktu ki, bir yandan titrerken bir yandan coşkuyla tezahürat yaptım. Buz hokeyi maçından kısa bir süre sonra ise buz pateni pistine adım attım. Paten yapmaya çalışmak başlı başına bir meydan okumaydı ama her denemede daha çok keyif aldım.

Ve sonra, ilk kar…

Bir sabah okula gitmek için otobüsteyken, yağmurun kar tanelerine dönüştüğü o büyülü anı yakaladım. Hayatım, yepyeni bir yerde, yepyeni bir başlangıçla anlamlanıyordu. O an gözlerim doldu. Yenilikler bana göz kırparken, ben de bu yolculuğun tadını çıkarmaya devam ediyordum.



Kasım ayında bir de yerel bir kermes etkinliğine katıldım. Ev sahibi kurumumla kitap değiş tokuşu etkinliği yaptık. İnsanların ilgisi, tüm kitaplarımızın hızla tükenmesi ve yenilerini getirerek destek olmaları beni hem şaşırttı hem de mutlu etti. Yerel etkinliklerde görev almak, yeni insanlarla tanışmak ve kültürü daha yakından tanımak için harika bir fırsattı.



Bu Kasım, hayatıma yepyeni insanlar, kültürler ve deneyimler ekledim. Kimi zaman özlem, kimi zaman heyecan, kimi zaman da mutlulukla dolu bu ay bana bir kez daha gösterdi:

Kasımda aşk, gerçekten bambaşka…

Şimdi gözüm Aralıkta. İçimde tarif edilemez bir heyecan ve ufukta bekleyen güzel bir seyahat planı var. Bekleyip göreceğiz, Aralık bana neler getirecek…



Naile Öykü Muslu

Saturday, 2 November 2024

Sirvintos’ta Birinci Ayım

 

Herkese merhaba! Ben Eren Yiğit. Sizlere şu anda gönüllülük yaptığım Sirvintos’tan yazıyorum.

Projemde 1 ayı geride bıraktım. Buraya ilk geldiğim günü hatırlıyorum… Aslında ilk yurt dışı deneyimim olmamasına rağmen çok gergindim. Çünkü Litvanya’ya ilk defa geliyordum ve nasıl bir 6 ay geçireceğimden emin değildim.

İzmir, Antalya, Vilnius şeklinde uzun bir yolculuktan sonra Vilnius Havalimanı’ndan kurumda çalışan Daiva beni aldı ve Sirvintos’a doğru yola koyulduk. Güzel bir sohbetle beraber keyifli bir yolculuktu. 

Sirvintos’a vardığımızda ilk durağımız gönüllülük yapacağım gençlik merkeziydi. Kısa bir şekilde ziyaret ettik, beraber çalışacağım harika insanlarla tanıştım. Akşamında ise gençlik merkezinin kuruluşunun 6. yıl dönümü vardı ve o güne denk geldiğim için şanslıydım. Bir film gecesi düzenlemiştik ve birçok genç katılımcımız vardı.


İkinci günümde ev arkadaşımla tanışmıştım ve günüm Vilnius’u ziyaret etmekle geçmişti. Küçük bir Doğu Avrupa başkenti… Ufak bir keşif yapmıştım.

Hafta sonunun ardından gençlik merkezinde çalışmaya başlamıştım. Yavaş yavaş kurumun çalışma stilini ve insanları daha fazla tanıdım. Bana “mobil çalışma” dediğimiz, haftada iki gün Gelvonai ve Musninkai kasabalarına gittiğimiz bir görev verildi ve bu kasabalardaki gençler için aktiviteler tasarlamaya başladım. Her hafta, iki gün bu iki kasabaya gidiyoruz ve çeşitli aktiviteler yapıyoruz. Bunların dışında gençlik merkezinde diğer gönüllü arkadaşlarımın aktivitelerine de gerektiğinde yardımcı oluyorum. 


Ekimin başında bir hafta sonu Kaunas’a gittim. Küçük ve güzel bir şehirdi. Önümüzdeki süreçte fırsat buldukça Litvanya’nın diğer şehirlerini ve farklı ülkeleri de göreceğim. Bu birinci ayın içerisinde en çok sevdiğim kısım varış eğitimi oldu. Litvanya’nın farklı şehirlerindeki diğer 16 gönüllüyle tanışma fırsatı buldum. Birbirinden farklı 16 değerli kişi…Gönüllülük yapmak için, başkalarının hayatlarına dokunmak için buradalar. Bu eğitim sırasında Trakai şehrindeydik. Bu şehir, Litvanya’nın önde gelen turistik noktalarından birisi. Meşhur bir kalesi var. Aynı zamanda Tatar Türkleri’nin de burayla ilgili bir geçmişi var. 5 gün boyunca çok güzel bir tesiste konakladık ve her şey çok güzeldi. 

Eğitimde geleneksel Litvanya müziği ve dansı hakkında bilgi edindik, toplu bir şekilde dans ettik, orman yürüyüşleri yaptık, diğer gönüllü arkadaşlarımla eğlendik. Böylece bir ayımı özetleyebilirim. Önümdeki 5 ayı görmek için sabırsızlanıyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere!







Friday, 1 November 2024

İKİ AYDA BİR HAYAT



İzmir’in sıcak rüzgarlarını, denizin tuz kokusunu ardımda bırakarak kendimi Slovakya’nın küçük ama bir o kadarda güzel bir şehrinde buldum. Bir ESC gönüllüsü olarak ikinci ayımı tamamladım. Her şey farklı, her şey yeni; bir o kadar da heyecan verici. İtalyan, İspanyol ve Alman katılımcılarla aynı çatıyı paylaşıyorum. Farklı kültürlerden insanlarla yaşamak, başka dünyalara adım atmak gibi. Herkesin alışkanlıkları, mizah anlayışı, yemek kültürü farklı; kimi zaman zorlayıcı ama çoğu zaman keyifli.







İlk günlerde zorlandım. Alışmak kolay olmadı. İzmir’in karmaşık sokakları ve hareketliliği burada yok. Burası daha küçük, daha sakin. İlk günlerde, yeni hayatımın tadını çıkarırken, bir kaza yaşadım. Bisikletten düştüm ve dirseğimi çatlattım. Kolum üç hafta boyunca alçıda kaldı. Tek başıma işlerin üstesinden gelmek, kendi işimi görebilmek bile bir mücadeleydi. İlk anlarda başarısız hissettim, çünkü her şey gözümde büyüdü. Bir yandan alışmaya çalıştığım yeni bir ülke, yeni insanlar; bir yandan fiziksel engeller... Ama sonra fark ettim ki burada olmak, bir başıma durabilmek, yeni bir yaşama adım atmak başlı başına bir başarıydı.









İzmir’de olsam muhtemelen panikleyecek, ailemin ya da arkadaşlarımın desteğini bekleyecektim. Ama buradaki tecrübe bana, zorluklar karşısında sakin kalmayı ve kendi başıma ayakta durabilmeyi öğretti. Düştüğüm anda derin bir nefes aldım, sakin kalıp çevreme bakındım ve su isteyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Hastaneye giden yolda, zorlukların beni geri adım attırmadığını, aksine beni güçlendirdiğini hissettim. Kendime inanarak, pes etmeden devam ettim.







Zor bir başlangıç yaşasam da pes etmedim. Kendime yeni hedefler koydum. Burada geçireceğim bir yıl boyunca yeni hobiler ve alışkanlıklar edinmek istiyorum. Şimdiden bu konuda küçük adımlar atıyorum, yeni şeyler öğrenmek için her fırsatı değerlendiriyorum ve elbette bol bol geziyorum. İtalya, Avusturya, Çekya ve Slovakya’da birçok şehir gördüm. Her sokak, her meydan, her kahve molası bana bir şeyler kattı. Şimdi Aralık ayı için büyük bir gezi planım var, sabırsızlıkla bekliyorum.

Bu iki ay bana ne kadar büyüdüğümü, zorluklara karşı nasıl ayakta durabildiğimi gösterdi. Yeni bir ülkeye adapte olmanın, düşmek ve yeniden kalkmanın, kendi ayaklarımın üstünde durabilmenin gururunu yaşıyorum. Yıl sonuna kadar daha ne keşifler yapacağımı, hangi yollarda kendimi bulacağımı merak ediyorum.



Naile Öykü Muslu