Thursday, 29 February 2024

Kendime yeni bir ben ekledim...

KENDİME YENİ BİR BEN EKLEDİM...

Merhaba arkadaşlar! Kasım ayinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu ay benim için yeniliklerin ayı oldu. Ay başında “On-Arrival” etkinliğimiz vardı. Bu etkinlikte Avusturya genelindeki rastgele seçilen yaklaşık 20 gönüllü Viyana`da dört gün geçirmekte. Ben bu etkinliğe bu ay katildim. Ve muhteşem bir deneyimdi. Her ne kadar Viyana'yı keşfetme fırsatı bulamasak ta şimdilik bize edecek kadarını başarabildik.

Bu etkinlikte neredeyse 7-8 farklı ülkeden benim gibi gençler vardı. Çok güzel arkadaşlıklar edindim. Kendi kültürümden başka pek çok kültürü tanıma fırsatında bulundum. Kendimi çok enternasyonal hissediyorum. Ve belki de en cezbedici kismi Viyana`da dört gün Avusturya'nın en bilinen otellerinden birinde hiçbir ücret ödemeden bu deneyimi kazanmak.

Viyana`da girdiğiniz her sokaktan farklı bir müzik duymak, farklı bir enstrüman duymak gerçekten çok başka bir alemde olduğunuzu hissettiriyor. Havaların yavaş yavaş soğumasına rağmen Grazin güzel insanlarının yüzünden sıcak gülümsemeleri eksilmemekte. Yolda yürürken çocuk ya da yaşlı erkek ya da kadın fark etmeksizin insanların art niyet belli etmeden selam vermeleri bizlerin artık çok uzaklaştığı bir hareket. Ne hoş ki bu insanlar bunu devam ettirmekte...

Gitgide artan arkadaş çevrem sayesinde ilk yurtdışı deneyimimi (aslında eylülde Slovenya'ya gitmiştim ama o sadece 3 saatlik bir gezintiydi ve benim evime sadece 30 dk mesafedeydi) Linz`deki arkadaş grubumuzla beraber ilk yurtdışı maceramızı Prag'a yaptık. Kelimenin tam anlamıyla muhteşemdi. Prag gerçekten görülmeye değer yerlerin başında gelmekte. Kasım ayında olmamıza rağmen dondurucu soğuğu yine de bizi gezmekten alıkoyamadı. E bir gönüllü olarak bizi gezmekten hiçbir şey alıkoyamaz desek yeridir.

Her gecen yeni bir gün hayatıma yepyeni şeyler katmakta. ESC gerçekten muhteşem bir şey!





 

My First Month in Turkey




Hi everyone! My name is Arnas. I am from a small town called Širvintos, Lithuania. I'm volunteering in Ankara, Turkey for two months.

So far, my experience in Turkey has been amazing. This is my second time visiting another country, and I find it mind-blowing because of the stunning views in Ankara. When we were landing in Turkey, I saw mountains and fields from the plane window. It was so exciting—I wish you could have felt what I did! I’ve seen some mosques, and experiencing the new culture and religion here has been very interesting.




When I arrived in Ankara, I thought it would be easy to adapt to the culture and religion, but I was wrong. There have been some challenges, but I can say that from those difficulties, some wonderful experiences have emerged. For example, visiting Lösev and learning about how they help children with cancer was truly inspiring. 

It was emotional to see how they provide opportunities for cancer patients and their families to travel and experience new things in life. So, from the tough moments have come good things—like a flower just starting to bloom. I know there are more experiences ahead for me in Turkey.





We also visited Hatay, which was affected by an earthquake last year. We went there to help collect mandarins for people in need after the disaster. That experience was fantastic; I felt fulfilled knowing that I helped someone without expecting anything in return. I believe that someday, someone will help me too. That has been my most memorable experience so far in Turkey.

 

Until next time, 

Arnas

Wednesday, 28 February 2024

Dreams come true! My life in Turkey: The Happiest Thing in My Life 😊


Hello everyone! My name is Dominykas, and I'm 19 years old from Lithuania. I’m currently volunteering in Turkey for two months. My hobbies include music—I enjoy playing the guitar and learning the piano. I also love reading books, and sports are a big part of my life, including going to the gym and horse riding. It’s great to meet you all!

My journey began on January 17th, when I traveled from Vilnius to Warsaw and then from Warsaw to Ankara. I was thrilled to be flying for the first time! As I looked out of the plane, I was amazed by the view of the city.

We arrived in the heart of Ankara, Kızılay, which was bustling with life. It took just 15 minutes by bus from my dorm to Kızılay, and the office where I worked was nearby. On my second day in Turkey, we explored Ankara and visited the castle, which offered a breathtaking view from the top. The people were incredibly friendly.

 




One of the most unforgettable experiences I had this month was visiting a mosque. An imam approached us, and we ended up having a conversation about religion. He kindly offered to give us books as gifts. We then went to the minaret, where we were surprised to find a lift that took us to the top. Initially, we thought we were heading to a library, but when the lift doors opened, we were astonished to find ourselves on the minaret balcony, overlooking the entire city in the evening. It was chilly, but the view was so mesmerizing that we hardly noticed the cold.

As we were leaving, we accidentally broke the lift, which meant we had to walk back down the stairs. Regardless, it was the most incredible moment of the month!




If I had to share the second incredible thing, it would be Hatay city. What makes it so special to me? Hatay boasts stunning mountains and a beautiful sea, and it was my first time swimming in the ocean. You might wonder why I was in Hatay; our team was sent there to collect oranges. Just a year ago, Hatay experienced a devastating earthquake.

For me, the hardest part has been communicating with the locals since not many speak English. However, we have Turkish language lessons once a week, and each day it becomes easier to connect with the people here. While I find Turkish challenging, I believe that anything is possible to learn if you’re determined. I know enough to introduce myself and order coffee at a café.





Turkey has a different religious landscape than Lithuania. While Lithuania is predominantly Christian, Turkey is mostly Muslim. I find it interesting that the mosque calls people to pray five times a day, and you can hear the imam’s call throughout the day. The Turkish people are very religious, and I’ve learned so much from them. Meeting new people from various countries and discovering this wonderful land, its history, and language has been truly enriching.

 This is my life in Turkey now, and I’m really happy to be here. Turkey is such a unique country that everyone should visit. I have to say goodbye for now, as I need to pack for my trip to Istanbul. Bye for now!

 

P.S. I love baklava! Best wishes, Dominykas!







Tuesday, 27 February 2024

Avusturya'daki İkinci Ayım

 Avusturya'daki İkinci Ayım

Avusturya´daki ikinci ayımdan herkese merhaba. Geçirdiğim bu iki ayda bu ülkeye olan hayranlığım günden güne artmakta. Bu ay eylül ayına kıyasla daha çok doğada vakit geçirme fırsatında bulundum.

 

Okulun orman günüyle başlayan doğa serüvenim yine okulun bir etkinliği olan ama bu sefer sadece öğretmenlerin katılabildiği hafta sonu dağ evi tatiliyle son buldu. Dağ evine giderken kendimi adeta en sevdiğim çizgi filmdeki “Heidi” gibi hissettim. Tam olarak Alplere yapmış olduğumuz bu yolculuk, orada geçirdiğimiz tatil; bu kültürü anlamama daha da yardımcı oldu.  Doğruyu söylemek gerekirse gerçekten çok imrendim. Bu insanların doğaya, sanata, müziğe olan bu düşkünlükleri önünde insanın şapka çıkartası geliyor. Umarım biz de gerçekten yakın zamanda bu seviyeye gelebiliriz.

Avusturya, özellikle Graz.. Çok güzelsin!






Friday, 23 February 2024

Hayatımın İkinci Baharı: Avusturya

Avusturya'daki İlk Ayım 

Merhaba arkadaşlar ben Ecem. Esc uzun dönem Avusturya gönüllüsüyüm. Burada ilk ayımı tamamladım ve sizlere biraz Avusturya’dan, biraz yaşadıklarımdan biraz da projemden bahsetmek istiyorum. E hadi başlayalım o zaman :)

Öncelikle ben 2 ay önce Almanca öğretmenliği bölümünden mezun oldum. O yüzden hep almanca konuşulan bir ülkeye gitmek istemiştim. Daha önce şansımı hep Almanya’dan yana kullanmıştım fakat denediklerimin hiçbirisi olmadı. Nitekim buraya geldiğim ilk günlerden itibaren iyi ki de olmamış dedim. Ve bir kez daha anladım ki bekleyince en güzeli gelip buluyormuş insanı.. 

Bir Almanca Öğretmeni olarak konuşulan dili anlayacağımı bekliyordum ancak uçaktan inip trene binince anladım ki benim öğrendiğim almanca ile bu ülkenin almancası bir değildi :D Avusturya’ya gitmek isteyen arkadaşları önceden uyarmak istiyorum ki burada çok güçlü bir diyalekt farkı var arkadaşlar. Başlarda gerçekten zorlandım ama yaklaşık 2 hafta sonra diyalekti çözmeye başladım.

Ben gönüllülük projemi Graz’da (hatta Graz’ın bir kasabasında) yapıyorum. Ev arkadaşım Sandra İspanyol. Çoktan birbirimize kendi kültürlerimizi, tek tük kelimeleri aşılamaya başladık. Burada bir ilkokulda çalışıyoruz. Ben birinci ve ikinci sınıf öğrencileri ile çalışıyorum. Okul, öğretmen arkadaşlarım, öğrenciler, veliler.. Hepsi çok iyi, çok sıcakkanlı, çok yardımsever insanlar.

Günlerimi özellikle hafta sonlarımı dolu dolu geçirmeyi kendime amaç belledim. İlk defa yurtdışına çıkmış bir insan olarak, hele böyle güzel bir fırsatla buralara gelmiş biri olarak listeyi çoktan hazırladım. Henüz ilk ayım olmasına rağmen ilk yurtdışı ziyaretimi gerçekleştirmiş bulunmaktayım. Hoş çok da büyük bir deneyim yaşamadım. Gittiğim yer Slovenya’nın bir ili olan Maribor. Eve sadece 30dk uzaklıkta. E bu kadar yakınken gitmemek olmazdı. Bir öğrencimin velisi Maribor’da yaşıyormuş ve bizi davet ettiler. Biraz kültür öğrendik biraz da gezdik.

Bu ülkeye bu şehre gelmeden önce aslında burasıyla ilgili pek de bir fikrim yoktu. Ama kalpten söyleyebilirim ki burası beni büyüledi. Geldiğim ilk günden beri yaşadığım şeyler her günüme teşekkür sebebim oldu.

Bir aydır hep bulutların üzerinde yürüyorum. Bu mutluluk gerçekten başka. Ben hiç bu kadar şanslı olduğumu bilmiyordum. Umarım şans hep benden yana olmaya devam eder..

Bir aylık deneyimimle size şunu söylemek isterim ki Esc’ye katılın! Projelere başvurmaktan vazgeçmeyin. Kim bilir, ya tutarsa? :)) 










Tuesday, 20 February 2024

Kerem'in Litvanya'da İlk Ayı

Litvanya'daki İlk Ayımın Yolculuğu

Litvanya'ya varmadan önce, rehberim Zivile beni yoğun soğuk konusunda uyardı ve buna göre sıcak giysiler getirmem için uyardı. Ancak bilmediğim bir şey vardı ki o da Litvanya’nın beklediğimden daha soğuk olmasıydı. Kış ekim ayında buraya çoktan gelmişti. Hava tam anlamıyla dondurucuydu, ancak günler geçtikçe soğuğa uyum sağladım hatta soğuğa karşı bir sevgi geliştirdim.

Sirvintos'a vardığımda, beni bir haftalık tatil bekliyordu. Bu süre zarfında Jelena ve diğer gönüllülerle tanıştım. Birlikte, Mezarlık'taki Anma Günü etkinliklerine katıldık ve mumları mezarlara koyarak saygımızı sunduk.

Sonraki gün, Gülsüm ile Vilnius'u keşfe çıktım. Şehrin mimarisinin inceledik, Old Town’da dolaştık ve Üç Haç’a çıkarak soluk kesici panoramayı seyrettik. Daha sonrasında Vilnius katedraline uğradık.

 

Ertesi gün Youth Center beni hoş ve dostane bir şekilde karşıladı. Agne ve Zivile ile tanıştım. Bana Youth Center hakkında bilgi verdiler ve ortamın nasıl olduğundan bahsettiler.



Sirvintos’ta geceleri gökyüzündeki hemen hemen nerdeyse bütün yıldızları görebiliyordum. Çoğu gece göl kenarında yürüyüşe çıkıyorum. Şehir sessiz ve sakin olmakla birlikte gök yüzü büyüleci bir manzara sunuyor.

Takip eden günlerde Jelena ile birlikte Gelvonai'ye giderek ordaki gençlerle  oyunlar oynadık ve sohbet ettik. Bir sonraki gün Musninkai'de Türk kültürü kutlaması yaptık. Ben mantı pişirirken, Refik ve Furkan pide ve menemen yaptılar, ardından oyunlar oynadık.


Hafta sonları, özellikle Vilnius'ta, müze ziyaretleriyle dolu bir keşif alanı haline geldi. Bu inanılmaz ayı düşünerek, kültürel alışverişler ve Litvanya'ya yeni duygularla başlayan bu macerada benim için anlam taşıyan olağanüstü deneyimlere sahip oluyorum.





















Saturday, 17 February 2024

Litvanya'daki İlk Ayım

 Litvanya'daki İlk Ayım 

Litvanya'ya gelmeden önce, danışmanım Zivile bana ülkenin soğuk olacağını ve hazırlanmam gerektiğini söylemişti. Bu nedenle kendime bol miktarda kışlık kıyafet getirdim. Fakat; Litvanya'ya ilk geldiğimde bu kadar soğuğu hiç beklemiyordum! Kış tam anlamıyla ekim ayında buraya gelmiş! Hava dondurucuydu ve sanki üşüyen tek kişi bendim.

 

Sirvintos'taki evime vardığımda yeni evimi görmenin mutluluğunu yaşadım. Güzel ve rahat bir evdi. Ertesi gün pazardı, bu yüzden şehirde dolaştım ve bu güzel kiliseyi gördüm.

Sirvintos'ta geceleri tüm yıldızları olduğu gibi bütün çıplaklığıyla görebilirsiniz. Geceleri gökyüzüne baktığımda şok oldum çünkü ışık kirliliğinden dolayı Ankara'da hiç bu kadar çok yıldız görmemiştim ve burada gök yüzü oldukça berrak. Benim için oldukça farklı ve harika bir andı.

 

Gençlik merkezindeki ilk günümde herkes çok misafirperverdi. Herkesle tanıştım ve gençlerle oyunlar oynadım. Buradaki Türk gönüllüler olan Refik ve Furkan ile de tanıştım. İkisi de yardımsever ve sıcakkanlılar.

Ertesi gün Gençlik Merkezimizi ve ESC'nin (Avrupa Dayanışma Birliği) ne olduğunu anlatmak için ``Sirvintu Atzalyno Progimnazija`` adlı ortaokula gittik. Onlarla ilk kez bir arada toplandık ve onlar da bizimle eğlendiler!

Ukraynalılar gençlik merkezimize geldiğinde heyecanlandım. Gençlik merkezimizi tanıttık, onlar da gençlik merkezinde yaptıkları etkinlikleri anlattılar. Birlikte harika zamanlar geçirdik.

 

Bu ayın ilk perşembe günü Musninkai'ye gittik. Daha önce hazırladığımız oyunları oynadık ve aktiviteleri yaptık. Musninkai'li gençler çok naziktiler ve tüm aktivitelere katılmaya istekliydiler.

Hayatımda ilk defa muhteşem bir Cadılar Bayramı partisine katıldım! Cadılar Bayramı partisinde cadı oldum ve herkesin falına baktım. Aynı zamanda gençlik merkezinde genç gönüllüler olan Vilté ve Dovilé’nin hazırladıkları Cadılar Bayramı etkinliklerine katıldık. Mükemmel bir partiydi. Geceyi gençlik merkezinde geçirdik.

31 Kasım'ın neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde Anma Günü olduğunu öğrendim. O gün insanlar mezarlığa giderek sevdiklerinin mezarlarını temizler ve onlar için mum yakarlarmış. O gün bizler de mezarlıklara giderek sahipsiz mezarları ve şehit mezarlarını birlikte temizledik. Benim için güzel ve büyülü bir deneyimdi.

Hafta sonları çoğunlukla Vilnius'a gittim ilk ayımda ve her gittiğimde büyüleyici eski kenti yeniden keşfediyorum. Eski kent olarak adlandırılan kısımda bir çok eski kilise ve katedraller de mevcut. Ayrıca her ayın son Pazar günü tüm devlet müzeleri ücretsiz oluyor. Litvanya Büyük Dük Sarayı, KGB Müzesi gibi müzeleri bu zamanlarda ücretsiz keşfedebilirsiniz. Pazar günleri kiliselerdeki tüm ritüellere de katılabilirsiniz.

Ayrıca Trakai şehrini de ziyaret etmelisiniz. Doğasına ve tarihine hayran kalacaksınız. Ünlü Trakai Kalesi'nde kendi özel paralarınızı yapabilirsiniz.



 

Saturday, 10 February 2024

PORTEKİZ KÜLTÜRÜ

 Portekiz'de Kebap Yemek 

Ve.. Portekiz e geldik biz burada ne yiyoruz? Kebap hasreti çekmiyor muyuz?

Tabii ki de! Hem de fazlasıyla  bilindiği üzere Avrupa´da Kebapçılar meşhurdur ve hemen hemen her Avrupa ülkesinde bulunur. Almanya kadar olmasa da Portekiz´de de birkaç tane “kebapçı” restoranı var. Fakat, ne kadar kebap bu biraz tartışılır :D ( Bizim gerçek kebabımızı gerçekten çok özledim. ) 

Bizler kebabın orjinalinin nasıl olduğunu çok çok iyi biliriz! Ama Avrupa´da yenen kebaplar oldukça farklı (bana göre). Özellikle kebabı bizim ülkemizde yiyen ve gerçekten et severler beni anlar :D 

Fiyatlar konusunda, ortalama 7-15 Euro arasında bir adet kebap menü yenilebilir. Yukarıdaki menü fotoğrafında da örneği mevcut. Mesela benim yediğim karışık menü, içecek dahil 10 Euro tutarındaydı.

Evet yanlış görmüyorsunuz! :D 

Durum kebap, Lahmacun olarak geçiyor. :D 

Neredeyse Kebabın bir sürü farklı “yeni çeşidi” var.


Portekiz'de Pazar

Barcelos'ta haftanın her perşembe günü şehrin meydanında pazar kurulur. Bu pazar bizim aynı bildiğimiz pazarlardan. Hatta bazı yerlerde Sosyete Pazarı olarak da geçtiğini duymuştum. Çünkü, burada aklınıza gelebilecek her şey bulunuyor. Meyve-sebze, hediyelikler, takılar, kıyafetler, taze çiçekler ve hatta ahşap mobilyalar. Bu pazara Portekiz´liler “Market” diyorlar ve oldukça ilgi görüyor. Sabah 6-7 civarı kurulur, aksam 6´da toplanılmaya baslar.

Benim en sevdiğim bölüm ve her hafta perşembe günü gittiğim bir yer vardır. Taze çiçekler Her hafta gider ve odama bir demet taze çiçek alırım. Bu beni mutlu ediyor. Fotoğrafta gördüğünüz üzere çok fazla seçenek var ve hepsi birbirinden güzel.

Pazar ´a kadar gitmişken, yolu uzatıp Barcelos´un simgesi meşhur köprümüzü ve nehrimizi görmeyelim mi? Asla  Hele bir de hava güzelse…

O zaman bu güzel “Pazar Gününü” Geleneksel ve Portekiz´liler için çok önemli olan Pastel de Nata tatlısını yemeden bitirmeyelim. Nasıl olsa yolumuzun üstü diyerek bu güzel tadı atlamıyoruuuz )))


Afrika Festivali


Grupo Folclórico de Barcelinhos, bir kez daha Rio'da, Cávado Nehri kıyısında, Orta Çağ Köprüsü'nün yanında gerçekleşecek olan Uluslararası Folklor Festivali'nin 40. Sini  düzenlediği ziyaret edenlerin renklerinin ve kültürlerinin uyumlu bir giyim ve dans hareketi içinde geçit töreni yaptığı tarihi Barcelos bölgesinin muhteşem çevresinde, Cávado Nehri kıyısında kurulmuş bir sahnede. Dünyanın en iyi folkloru, her yıl yaz aylarında Rio Festivali'nin her baskısında bulunur. Rio Uluslararası Folklor Festivali, bu ve diğer festivallerin kalitesini denetleyen uluslararası bir organizasyon olan CIOFF (Uluslararası Folklor Organizasyonu ve Geleneksel Sanatlar Festivalleri Konseyi) kapsamında Portekiz'de düzenlenenlerin en önemlilerinden biri. 


İspanyol İçkisi Queımada Yaptık 

 

Bu eski geleneğin, Galiçya olarak bilinen bir bölge olan İspanya'nın uzak kuzeybatı köşesinde ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu bölgeye cadılara (meigas), sihire ve kötü ruhlara inandıkları bilinen Keltler yerleşmiştir. Kötü ruhları kovmak için Queimada'ya hizmet etme ritüelini uyguladılar. Bu içecek, geleneksel olarak, içi sırlı ve servis için bir dizi küçük kil fincana sahip bir toprak kapta karıştırıldı. Geçmişte oyulmuş balkabaklarında da yapılırdı. Karışım tencereye konur ve ateşe verilerek mavi bir alev oluşur. Conxuro olarak bilinen bir büyü, içki yanarken okunur ve içki servis edilmeden önce alev söndürülür.
Oldukça keskin ve ağır bir içki..